Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Laik bir Cumhuriyetin adliyesinde şeriat çığlıkları suçtur!

19 Ocak 2024 Cuma

Birtakım ılımlı “demokratlar”, liberal “solcular” ve ortaya karışık sözde “cumhuriyetçiler”, yine şaşırtmadı. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, cumhuriyet rejimini sahiplenen bazı ifadelerde bulundu diye hemen alkış tuttular.

Ne demiş Erdoğan? 

“Türkiye’nin rejimiyle ilgili tereddütler 29 Ekim 1923’te ‘Yaşasın Cumhuriyet’ nidaları eşliğinde bitmiş bir tartışmadır. Anayasamızın ilk maddesindeki ‘Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir’ ifadesi bu iradenin sembolüdür. Bu konunun siyasi polemik meselesi haline getirilmesi doğru olmadığı gibi anayasal bakımdan zaten mümkün de değildir.”

Ulusal Kanal, bunu “Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan şeriat açıklaması!” manşetini atarak haber yaptı. Sosyal medyada Erdoğan övgüleri uçuştu. Onlara göre Erdoğan, Atatürk’e ve ölüm yıldönümünde ona dua okuyan imama hakaret eden Ahmet Bostancı’nın serbest bırakılması sonrasında İstanbul Anadolu Adliyesi’nde şeriat ve hilafet sloganları atan gruba yanıt vermişti...

‘BEN ŞERİATÇIYIM’ DİYEN KİMDİ?

Konuşmayı baştan sona dinledim. Erdoğan, ağırlıklı olarak terörle mücadele hakkında konuştuktan sonra o sözleri söylüyor. Bir yerde “Milli hafızamızın 28 Şubat sürecinden çok iyi bildiği marjinal karakterlerin ve kadrolu provokatörlerin bir anda sağda solda yeniden arzıendam etmesi herhalde tesadüf değildir” dese de açık olarak şeriata karşı bir sözü yok.

Zaten daha İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanı iken 1994’te Aziz Nesin ile bir TV tartışmasında, “Ben şeriatçıyım” diyen de Erdoğan’dır. Kendi oğlunun ve AKP’nin önde gelenlerinin aralarında olduğu bir kalabalığın, miting alanı olmamasına karşın Galata Köprüsü’nü kapatarak yaptığı Filistin’e destek eyleminde de hilafet ve şeriat çığlıkları atıldı; hükümet buna da seyirci kaldı. 

Bu tür gösterilerin belli yerlerden onay alınmadan yapılması mümkün değildir. Nitekim anayasaya aykırı bu sloganları haykıranların hiçbirine ceza verilmemesi de bunun göstergesidir. Dolayısıyla Erdoğan’ın konuşmasında şeriatçılara yanıt verdiğini düşünmek için hiçbir kanıt yoktur!

Şeriatçıların tersine, Atatürk’ü ve laik Cumhuriyeti savunup ona karşı yapılanları eleştirdiğinizde ne oluyor denemenize bile gerek yok. 29 Ekim’de çalıştığı Antalya’daki TED Koleji’nde bu yönde bir konuşma yapan öğretmen Emine Karakaş gibi Milli Eğitim Müdürlüğü’nün emriyle görevden alınırsınız! 

CUMHURİYET SAVCILARI GÖREVİNİ YAPMADI 

Sanki “iki ayyaş” diyen...

Ali Babacan yeni parti kuracağını açıklayınca “Ümmeti bölüyorsunuz!” diye karşılık veren...

“Batı’da Hıristiyanlıktan oluşan boşluğa örneğin yurttaşlık dini ikame edilirken Türkiye gibi Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerde de benzer bazı denemelere girişildi. Bunlar kendi elleriyle yurttaş dini benzeri dinler inşa ederek İslamın karşısına kendi yapay dinlerini koymanın çabası içinde. Din ve devlet işleri ayrı olsun diye kendi yapay dinlerini devlete egemen kılmanın mücadelesini verdiklerinin bilincinde değiller” diye konuşan...

“Nefsimize ağır gelse de hayatımızın merkezine dönemin koşullarını değil, dinimizin hükümlerini yerleştireceğiz” diyen...

22 yıl boyunca sürekli laikliği ezip geçen Erdoğan değilmiş gibi son açıklamasını şeriata karşı yaptığını iddia edenler var. Bunu yapanlar, ya İran’ın da bir cumhuriyet olduğunu ama İslam cumhuriyeti olduğunu, Türkiye’deki cumhuriyetin belirleyici özelliğinin ise laiklik olduğunu bilmiyorlar ya da yine halkı kandırmak istiyorlar. 

Erdoğan, konuşmasında, Anayasa Mahkemesi olayında olduğu gibi çiğnedikleri anayasanın birinci maddesine atıf yapmış olsa da şeriat ve hilafet taleplerine verilecek asıl yanıt, söylemediği ikinci maddedir; altı çizilecek olan oradaki laiklik kavramıdır. 

O gün Anadolu Adliyesi’nde şeriat ve hilafet çığlıkları atarak suç işleyen güruha karşı devekuşu misali odalarına saklanan cumhuriyet savcıları da görevlerinin gereğini yapmadıkları için bu rezaletten sorumludur!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları