Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Karanlıkları aydınlığa çıkarmak

24 Nisan 2022 Pazar

Elektrik ücretindeki aşırı zammı protesto etmek için faturalarını ödemeyen Selvi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun evinin elektriğinin kesilmesi, uzun süre gündemde kalacağa benziyor.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşiyle birlikte yan yana oturup mum ışığında yaptığı açıklama ve ardından bahçede basın mensuplarıyla buluşması sırasında söyledikleri, siyasi tarihimize geçti.

Dünya basını da konuya ayrıntılı yer vermiş. Uyandırdığı yankıya bakılırsa, ana muhalefet partisinin, bu eylemden istediği sonucu aldığını söylemek mümkün. 

Kılıçdaroğlu, bu direnişiyle elektrik faturasını ödeyemeyen milyonlarca vatandaşın sorununa dikkat çekmeyi başarsa da açıklamalarına temkinli yaklaşanlardanım.

“Dünyanın en zengin 26 insanının serveti dünya nüfusunun yarısına eşit. Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bu sistem artık miadını doldurdu. Neoliberalizm artık can çekişiyor. Sıradan insanların öfkesine yenilmek üzere neoliberalizm. İmkânsız görünen düşüncelerin sonu gelmiştir. Devletler insanların temek ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür. Neoliberalizmin sonu gelmiştir.”

Kılıçdaroğlu’nun bu yedi cümlede anlattıkları, solun çok uzun zamandır söylediği gerçekleri yineliyor. Covid-19 salgının da etkisiyle piyasacı politikaların çökmesinden sonra, bunları ana muhalefet partisi CHP’nin genel başkanından da duymak, elbette önemli ama CHP, bu sözlerin gereği olan altyapıyı kurmak için politika değişikliklerini yapacak mı diye sormak lazım.

SÖZLER, EYLEMLER VE ÇELİŞKİLER 

Mum ışığında söylenen “Neoliberalizmin sonu gelmiştir, karanlıkları aydınlığa çıkaracağız,” sözü gerçekten çarpıcı ancak karanlıklar nasıl çıkacak aydınlığa?

İktidara geldiklerinde uygulayacakları ekonomi politikaları değişmiş midir? 

CHP, tümüyle kamucu politikaları benimseyerek, özelleştirmelere son mu verecek? Yoksa sadece piyasa tahakkümünü dengeleyen üçüncü yolu mu savunacak?

TÜSİAD ile ilişkileri ne olacak?

Bunları sormak ve aynı zamanda da çelişkilere dikkat çekmek zorundayız.

Türkiye’de özelleştirmenin çarkını çevirerek işçinin ve emekçinin canına okuyan, 24 Ocak Kararları’nın mimarı Özal’a “örnek devlet adamı” diyerek saygı sunuyorsanız...

Dinci sağdan oy alma hevesiyle, siyasal İslamın sembol ismi Necmettin Erbakan’ı “örnek siyasetçi” diyerek övüyorsanız...

Kurumsallaşmış neoliberalizmin en güçlü askeri örgütü NATO’yu “21. yüzyılda demokrasinin güvencesi” olarak görüyorsanız...

Yaptığı 13 yıl bakanlık 18 yıl vekillik döneminde AKP yıkımınının, özelleştirmelerin, neoliberal politikaların yürütücüsü Ali Babacan, ittifak ortağınızsa...

Neoliberalizmin iki yıkıcı sonucundan birisi olan katılımcı demokrasinin zarar görmesini doğrudan etkileyen laikliğe karşı uygulamalara sessiz kalıyor, hatta Diyanet Akademisi Yasası’nda olduğu gibi zaman zaman destekliyorsanız...

Yine neoliberalizmin eseri olan “liberal” söylemlere savrulup devrim kanunlarını yeterince sahiplenmiyorsanız...

Laikliğin sınıf meselesinin de önemli bir unsuru olduğunun ayırdında değilseniz...

Karanlıkları aydınlığa nasıl çıkaracaksınız?

SİYASAL İSLAMLA MÜCADELE ETMEDEN AYDINLIĞIN YOLU AÇILMAZ 

Elektrik zammı geri çekilip faturalar ödendiğinde ampuller yanarsa, ortalık bir süre aydınlanabilir ama çelişkiler sürerse, bu sadece görünüşte kalır. Bugün çekilen zam, bir gün mutlaka yeniden yapılır. 

Gerçek aydınlık için, hem toplumdaki derin ekonomik eşitsizlik ile, hem halkı içeride ve dışarıda sömüren holding çeteleri ve kartellerle, hem de demokrasinin önüne engel koyan dinci gericilikle, siyasal İslamla mücadele şarttır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları