NASA’nın Jet Propulsion Laboratuvarı’nda biyolojik sistemler ve iklim değişikliği üzerine çalışan bilim insanı Peter Kalmus, arkadaşlarıyla birlikte, iki hafta önce kendisini Los Angeles’taki Chase Bank’ın kapısına zincirledi. 

Gözyaşları içindeydi.

“Bu muhteşem gezegen ve oğlum için risk almaya gönüllüyüm. Sizi onlarca yıldır lanet olası bir yıkıma sürüklendiğimiz konusunda uyarmaya çalıştık ama görmezden gelindik. Bu durmak zorunda. Her şeyi kaybedeceğiz” dedi.

Ve ardından tutuklandı.

Protesto sırasında çekilen videoda duyulan titreyen sesi, geçen yılın çok ilgi gören filmi “Don’t Look Up”ı (Yukarı Bakma) anımsattı. Leonardo DiCaprio ile Jennifer Lawrence’ın canlandırdıkları iki gökbilimcinin başına gelenler, gerçek hayatta da yaşanıyordu.

DiCaprio’nun dünyaya çarpmak üzere olan göktaşı hakkında insanları uyarmaya çalışırken ciddiye alınmaması üzerine canlı yayında yaşadığı sinir krizi sahnesini milyonlarca kişi izledi. 

Ancak o günden bu yana hiçbir şey değişmedi. Bilim insanları yine insanları iklim krizi konusunda uyarmak için ellerinden geleni yapıyor ama seslerini duyan çok az. 

Bu nedenle şiddet içermeyen sivil itaatsizlik eylemleriyle dikkat çekmeye çalışan Scientist Rebellion adlı bir oluşum meydana geldi. Küresel ısınma konusunda ortaya koydukları onca kanıta karşın, “abarttıkları” söylenerek sorunun geri plana atıldığını ve bu nedenle aktivist olarak yasaları zorlayan eylemlere başvurduklarını söylüyorlar. 

Yayımladıkları bildiride çarpıcı bir ifade var:

“Memelilerin, kuşların, balıkların, amfibik hayvanların ve sürüngenlerin popülasyon büyüklüklerinde, 1970’ten bu yana, endişe verici bir şekilde ortalama olarak yüzde 68’lik düşüş oldu, tozlayıcı popülasyonlarında ise belirgin bir çöküş yaşandı. Bu hızla giderse, dünyanın dört bir yanındaki ekosistemler, mevcut nesillerin yaşam süresi içinde çökecek ve insanlar için feci sonuçlar doğuracak.”

BEDELİ EN ZENGİNLER ÖDESİN 

İsyan eden bilim insanları, hükümetler ile şirketlerin dünyadaki yaşamın yok edilmesini kaçınılmaz olarak hızlandıracak olan büyüme ve kârı artırmayı hedeflediğini belirterek, buna karşı taleplerini şöyle sıralıyor:

- Gereken ölçüde karbonsuzlaştırmayı başarmak, en azından kısa vadede ekonomik küçülmeyi gerektirir. Bu, yaşam standartlarında mutlaka bir düşüşü gerektirmez.

- Adil bir geçiş için, küçülmenin bedelini, mevcut yıkıcı düzenden birçok insan zarar görürken kendileri büyük ölçüde yararlanan en zenginler karşılamalı.

- Sürdürülebilir bir sisteme adil geçiş, en zengin kesim olan yüzde 1’in servetinin kamu yararı için kullanılmasını gerektirir.

Aktivistlerin kendilerini Chase Bank’in kapısına zincirlemesinin nedeni de bu. En varlıklı kesime mesaj gönderiliyor ama önemli bir nedeni daha var. 

Chase Bank, dünyanın en kötü fosil yakıt bankası olarak biliniyor. Haber sitesi Vox’a göre, bu banka 2020’de fosil yakıtları finanse etmek için 51.3 milyar dolar harcadı; 2016 ve 2020 yılları arasında bunun için harcadığı miktar ise 317 milyar dolara ulaştı...

BUGÜN 22 NİSAN DÜNYA GÜNÜ!

Bu yıkıcı düzene karşı hepimizin tek evi olan gezegeni korumak için mücadele eden bilim insanlarını saygıyla selamlıyorum. 

Aynı zamanda sadece fosil yakıtlara karşı değil, yeryüzüne onun kadar zarar veren hayvansal tüketim konusunda da uyarıyorum.

IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli), fosil yakıt emisyonları bir gecede ortadan kaldırılsa bile gıda üretiminden kaynaklanan emisyonların tek başına Paris Anlaşması’nın 1.5 °C ısınma hedefi dahilinde kalmayı olanaksız hale getireceğini açıkladı.

İnsan toplumu, insan dışı hayvanları tüketmeye, onları metalaştırmaya son vermek zorunda.