Irkçılığın kaynağına dair ibretlik bir kanıt

11 Ekim 2023 Çarşamba

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, cumartesi günü Hamas’ın Gazze’den İsrail’e karşı başlattığı Aksa Tufanı adlı operasyonla ilgili olarak, “İnsansı hayvanlarla savaşıyoruz ve ona göre hareket edeceğiz” deyince büyük tepki çekti. Herkesin aklına Nazilerin de Yahudileri aynı şekilde tanımladığı geldi. Yıllardır anlatmaya çalıştığım gibi, ırkçılık ile türcülüğün aynı kaynaktan çıktığını gösteren ibret verici bir kanıt bu…

Çoğu kişi, bu kan dondurucu ifadeye, insanların hayvan olarak nitelenmesi dolayısıyla öfke duydu. Ben bu sözlerin ardından hem insanlara yönelecek şiddeti düşünerek, hem de o şiddete haklı olarak tepki gösterenlerin aynısı hayvanlara uygulandığında bunu hiç sorgulamamaları nedeniyle, bir kez daha dehşete kapıldım. 

Aklıma Polonya doğumlu Yahudi yazar Isaac Bashevis Singer’ın “Söz konusu hayvanlar olunca bütün insanlar birer Nazi’dir; bu hayvanlar için ebedi bir Treblinka’dır” sözü geldi. Ailesi Nazi kamplarında katledilen Nobel Edebiyat Ödülü sahibi yazar, hayvanlara mezbahalarda yaşatılan vahşet ile Nazi işkenceleri arasındaki benzerliği görüp hayvan yemeye son vermişti. 

Robert de NiroRoger Waters ve pek çok Amerikalı, Trump’ı domuza benzettiğinde, bir siyahi eylemci Trump’a öfkesini üzerinden kanlar akan gerçek bir domuz kafasıyla gösterdiğinde de, Trump gibi ırkçı birinin her türlü eleştiriyi hak etmesine karşın, domuz ile simgelenmesinin kökeninde de hayvanlara karşı nefretin yer aldığını söylemiştim. 

Elbette Trump’ı değil, domuzu savunuyordum ve anlatmak istediğim; gerçekte sevgi dolu, barışçıl, akıllı ve temiz bir hayvan olan domuzun insanlar tarafından en çok ezilen, mezbahalarda canice katledilen türlerden biri olduğuydu Ancak kimse gerçeği duymak istemiyordu. Aşağılayacaklardı ki o hayvanın yaşam hakkını yok edebilsinler. 

GERÇEKLERİ UNUTMAYALIM

Bunları belirttikten sonra Hamas ile İsrail arasındaki savaşa ilişkin bazı hususları netleştirmek istiyorum.

İsrail, işgalci bir devlettir. Filistin sorunu, 1967’de İsrail’in Doğu Kudüs ve Batı Şeria'nın yanı sıra Suriye'ye ait Golan Tepeleri, Gazze ve Mısır'a ait Sina yarımadasının büyük bölümünü işgal etmesiyle başladı. İsrail, Gazze’den çekilmesine rağmen Filistin toprağı olarak bilinen Batı Şeria’da hava sahasını ve kıyılarını kontrol ederken, bölgeye malların girişini sınırlandırıyor. Bu yüzden Gazze, bir açık hava hapishanesine dönmüş durumda.

Filistinlilerin İsrail’e karşı verdikleri mücadele kuşkusuz haklı bir mücadeledir. Ancak İslami Direniş Hareketi ya da kısa adıyla Hamas, cihatçı bir terör örgütüdür. Filistin’i tek başına temsil etmediği gibi sivillere yönelik şiddeti lanetlenmeli, bu vahşet haklı bir davanın arkasına gizlenip meşrulaştırılmamalı. 

Bölgede yaşanan gerilimin tek çözümü, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın da yinelediği gibi, İsrail’in, Filistin Devleti topraklarındaki işgaline son vermek suretiyle sağlanacak siyasi çözümdür. Türkiye, barış çabalarına katkı sunmalı ama Ortadoğu bataklığından uzak durmalı!

AYNI 11 EYLÜL GİBİ…

İsrailli yetkililer ya da uzmanlar ne derse desin, ben İsrail istihbaratının böylesine büyük bir saldırıdan haberdar olmamasını mümkün görmüyorum. Aynı 11 Eylül 2001’de Pentagon’un tepesine ve İkiz Kuleler’e inen bombalardan ABD hükümetinin haberinin olmamasını mümkün görmediğim gibi…

Netenyahu’nun 2019’da Likud partisinin üyelerine, “Filistin devletinin kurulmasını engellemek isteyen herkes, Hamas’ın desteklenmesini ve Hamas’a para aktarılmasını desteklemek zorundadır. Bu bizim stratejimizin bir parçası” dediğini ve Hamas’ın kuruluşunda yaygın olarak kabul gören Filistin Kurtuluş Örgütü yerine Hamas’la mücadele etmeyi tercih eden İsrail istihbaratının parmağı olduğunu da hatırlatmak gerekir. 

Filistin halkının davasında haklı olduğunu söylemek, Hamas’ı ve sivillere yönelen şiddetini desteklemek değildir. Hamas’la ilgili gerçekleri söylemek, Amerikan emperyalizminin aparatı olan işgalci İsrail devletine destek olmak hiç değildir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları