Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Hapiste kral gibi karşılananlar ve hapisten ölüsü çıkanlar...
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adana’da gençlerle bir araya gelip sohbet etmiş. Trabzon İlahiyat Fakültesi’nden bir öğrenci de çanak soru sormuş:
“Bu ülkeye hizmet için çok bedel ödediniz. Bunlardan biri de cezaevine girmekti. Cezaevinde hiç unutamadığınız bir anınız oldu mu? O günleri bize anlatır mısınız?”
Erdoğan’ın yanıtı: “Ula, cezaevindekilerin içindekileri anlattığımız zaman bir daha bizi içeri mi sokacaksınız? Oraların maceraları ayrıdır ama benim oradaki en önemli hayatım şuydu: Tüm günümü ziyaretçilerimle geçirir, gece de sabah namazına kadar bana gelen mektupların cevabını yazardım (...) Allahıma hamt ediyorum. Hani derler ya Medrese-i Yusufiye diye, hakikaten öyle bir hayat.”
“Medrese-i Yusufiye”, İslam literatüründe Hz. Yusuf’un iftira ve zulümle hapiste kalmasına benzetilerek iman ve Kuran’a hizmetinden dolayı tutuklananların hapsedildiği yer anlamında kullanılıyor. Haksız yere hapse atılan müminler, hapishaneyi bir tür eğitim mekânı olarak görüyor. Bu nedenle hapishaneler “medrese” olarak niteleniyor.
Erdoğan da bu kavramı kullanarak kendisinin haksız yere hapse atılmış bir mümin olduğunu anlatıyor. Yıllardır Erdoğan için “Bir şiir okudu, içeri girdi” deniliyor ancak Yargıtay kararını kısaca hatırlamakta yarar var.
Kararda (Yargıtay 8. Ceza Dairesi Esas No: 1998/10296. Karar No: 1998/11672), Erdoğan’ın konuşması sırasında “‘kula kulluk edenler’ sözleriyle Atatürkçü laik kesimi, ‘Hakk’a kulluk edenler’ sözleriyle İslam ve şeriatla bütünleşen Müslümanları amaçladığının anlaşıldığı, halkı din ve ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik” ettiği belirtilmişti.
‘SIKICILIKTAN UZAK BİR YAŞAM VE ÇALIŞMA ALANI’
Erdoğan’ın 4 ay 10 günlük hapis cezası her fırsatta mağduriyet için kullanılınca insanın aklına Pınarhisar Cezaevi’ndeki koşulları geliyor.
Hüseyin Besli ve Ömer Özbay’ın kaleme aldığı R. Tayyip Erdoğan: Bir Liderin Doğuşu adlı kitapta Erdoğan’ın “yol arkadaşı” Hasan Yeşildağ’ın yaptıkları anlatılırken hapishane ortamının ayrıntıları da şu satırlarla ortaya çıkmıştı:
“Erdoğan’la hangi hapishanede yatacakları konusunda ihtimaller gözden geçirilir: Erdek, Karamürsel, Çorlu, Akyazı derken, Pınarhisar Cezaevi kesinlik kazanır. Hasan Yeşildağ, önceden gidip cezaevini gezer. Yapılacak işlerin bir listesini çıkarır.
Yönetimden gerekli izinleri aldıktan sonra kendilerine tahsis edilen koğuşu bir güzel temizletir. Duvarları kâğıt kaplatır, zemine boydan boya halı döşetir. Elektrik ve sıhhi tesisatı yeniler. Sıcak su temini için şofben taktırır. Koğuşun bahçeye ve koridora açılan kapılarını boyatıp yalnızca içeriden açılabilen ilave sürgüler yaptırır. Çatıya manyetik bariyerler, bahçeye elektronik sensörler yerleştirir. Gerekli gördüğü kör noktalara kamera sistemi kurdurur.
Sıra mobilya ve beyaz eşyaya geldiğinde keseye davranmak Erhan Şenol’a düşer. Derin donduruculu büyük boy bir buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinesi, toplantı ve çalışma masaları, deri koltuklar, oturma grupları ve büyük ekran bir televizyonla, kalacakları koğuşu ve cezaevi kütüphanesini, sıkıcılıktan uzak bir yaşam ve çalışma alanına dönüştürürler.
Bu arada mahkûm ve gardiyanlar da unutulmamıştır. Herkese pantolon, gömlek, ayakkabı ve eşofman takımı alınır. Hasan Yeşildağ, ağalığın ‘vermekle kaim’ olduğunun farkındadır.
Son kez İsviçre’ye gittiğinde, işlerini bir arkadaşına, eşini ve çocuklarını Allah’a emanet edip geri dönmüştür. Dışarıdaki işlerini bitirip Reis’ten üç gün önce Pınarhisar Cezaevi’ne teslim olduğunda, mahkûmlar ve gardiyanlar tarafından krallar gibi karşılanır. Yanında getirdiği hediyeleri dağıtırken, ortalık bayram yerine döner. Koğuşu ve aldığı güvenlik önlemlerini son kez gözden geçirir. Her şey yerli yerindedir. T.C. Pınarhisar Kapalı Ceza ve Tevkif Evi, ‘tarihi misafir’ini beklemektedir.”
FETÖ KUMPASLARIYLA HAPSE ATILANLAR İÇİN HAPİSHANE NASILDI?
Acaba öldüğünde halen iddianamesi tamamlanmadığı için neyle suçlandığını bilmeyen, akciğer kanseri olduğu için ölmek üzereyken serbest bırakıldıktan sadece beş gün sonra yaşamını kaybeden Kuddusi Okkır için hapishane nasıldı?
Acaba Balyoz davasından tutuklu olduğu dönemde akciğer kanserine yakalanıp tedavi gördüğü GATA’da yaşamını yitiren emekli Tuğamiral Cem Aziz Çakmak için hapishane nasıldı?
Acaba FETÖ’nün kumpasları sürecinde hakkında ikinci kez tutuklama kararı verilmesi üzerine, yaşamına son veren Yarbay Ali Tatar için hapishane nasıldı?
Artık hayatta olmadıklarından yanıt veremeyecekler ama onlar belli ki sıkıcılıktan uzak bir yaşam ve çalışma alanında, her gün istediği herkesi kabul ederek günlerini geçirmedi, krallar gibi karşılanmadı!
Onlar haksız yere iftira ile hapsedildi, zulüm görerek öldü.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Trabzonspor'da ayrılık!