Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Hablemitoğlu suikastında geciken adaletin sorumluları bellidir

28 Ocak 2022 Cuma

“Şeyhleri ABD’de yaşayan ancak kendi ülkesinde Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılanan, CIA, MI6 ve BND gibi yabancı istihbarat örgütlerine taşeronluk yapan bir cemaate mensup müritlerin, asli görevi kendileri ile mücadele etmek olan istihbarat birimlerinde kadrolaşabileceğini, devletin gücünü, devleti savunanlara karşı kullanabilecek düzeye gelebileceklerini kim tahmin edebilirdi ki? ‘Köstebek’, bu ihanet öyküsünün adıdır. 

Siz hiç fethullahçıları devlete karşı bir tehdit olarak algılayan, şikâyet eden ya da onlarla uğraşan bir PKK’lı, Brüksel ya da Köln merkezli bir terörist ya da TÜSİAD üyesi ya da bir siyasal parti lideri ya da bir ikinci cumhuriyetçi ya da bir azınlık mensubu ya da misyoner ya da Hükûmet üyesi ya da bir Başbakan gördünüz mü? Nitekim fethullahçıları kontr-espiyonaj kapsamında iç ve dış tehdit odağı olarak tanımlayan ve mücadele konsepti geliştiren gelmiş-geçmiş bir İçişleri Bakanı, bir Emniyet Genel Müdürü ve bir MİT Müsteşarı da göremezsiniz, gösteremezsiniz!..”

Tarihçi yazar Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, yukarıdaki satırları yazdığı 5 Ağustos 2002 tarihinden dört buçuk ay sonra evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü. 

AKP’nin 3 Kasım 2002’de iktidara gelişinden bir buçuk ay sonra meydana gelen bu suikastla Atatürkçü, laik, yurtsever aydın Hablemitoğlu katledildi. Ölmeden önce üzerine gittiği iki mesele vardı: Fethullah Gülen Cemaati ile “Alman Vakıfları - Bergama Dosyası” adlı kitabına da konu olan ve Türkiye’de yasadışı çalışmalar yaptıklarını anlattığı Alman vakıfları.

***

Yıllardır Emniyet ve yargıda kadrolaşan FETÖ’cüler, soruşturmanın üzerini örtüp delilleri yok ederken iktidar sessizdi. Sonunda dosya rafa kaldırıldı! Soruşturma, suikasttan 13 yıl sonra 2015’te yeniden açıldığında, 17- 25 Aralık Yolsuzluk Operasyonu yaşanmış, AKP ile Gülen Cemaati’nin yolları ayrılmıştı.

Ancak Fethullahçılar hâlâ devlet kadrolarında üslenmiş olduğundan, soruşturma engelleniyordu. Bu şekilde yıllar geçti. Ta ki 15 Temmuz 2016’da FETÖ darbe girişiminde bulunana kadar! 

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bir gün önce, 14 Temmuz 2016’da, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in de aralarında bulunduğu 73 kişi hakkında silahlı terör örgütü kurarak anayasal düzeni ortadan kaldırmaya çalıştıkları gerekçesiyle dava açmış ve iddianamede Hablemitoğlu cinayeti ile FETÖ ilişkilendirilmişti.

Fethullah Gülen Örgütü’nü 1990’ların sonundan itibaren yazan bir yazar, 2002’de öldürüldü ama suikastın üzeri 14 yıl boyunca örtüldü! Ne zaman ki Hablemitoğlu’nun uyarılarının haklı olduğu bir darbe ile ortaya çıktı, o zaman soruşturma için özel bir ekip kurularak üzerine gidilmeye başlandı. 

29 Eylül 2016’da Necip Hablemitoğlu’nun eşi Şengül Hablemitoğlu, yeniden ifade verirken “14 yıl sonra ilk defa bir cumhuriyet savcısı, 8 klasörün tamamını, Emniyetteki 40 klasörün tamamına hâkim bir vaziyette ince ince savcılık zekâsıyla sorular sordu” dedi.

***

Dün AKP’li Cumhurbaşkanı, MİT’in, suikastın zanlısı Nuri Gökhan Bozkır’ı Ukrayna’da bulup sorgulamaya başladığını duyururken dikkat çekici bir cümle söyledi.

“Bilindiği gibi merhum Hablemitoğlu FETÖ’nün devlet içerisindeki kadrolaşma çalışmalarını anlatan Köstebek isimli kitabını yayımlayamadan 18 Aralık 2002’de öldürülmüştü” dedi.

Hablemitoğlu’nun girişte bir bölümünü alıntıladığım Köstebek adlı kitabı, ölümünden sonra 2003’te, bitirilememiş haliyle yayımlanmıştı. FETÖ’nün devlet içindeki kadrolaşma çalışmalarını gösteren belgeler, AKP iktidara geldiğinde de vardı. Ağustos 2004’teki MGK toplantısında Gülen’in “yurtiçi ve yurtdışı faaliyetlerine dönük bir eylem planının hazırlanması önerisi” de yapılmıştı ama hükümet uygulamamıştı.

Bir suikastın üzerine gidilmesi için onun ardındaki gücün iktidarı hedeflemesi mi gerekiyordu? 

Birden yine Hablemitoğlu’nun yazdıklarını anımsadım: 

“Haklı olarak sorarsınız, kendi iç güvenliğini sağlayamayan, sızıntılara engel olamayan bir istihbarat birimi, nasıl olur da ülkenin güvenliğini sağlar?! Bu sorunun yanıtı doğal olarak olumsuzdur. Önünüzde iki tercih vardır; ya çoğunluğun yaptığı gibi bu çelişkiye karşı başınızı çevirir, fark etmemiş gibi yaparsınız veya risk üstlenerek araştırmaya ve mücadeleye başlarsınız!..”

AKP döneminde olan, ilk tercihten daha da kötüydü. Sadece fark etmemiş gibi yapmadılar; Gülen Cemaati’ne zamanında ne istedilerse verdiklerini söylediler, yolları beraber yürüdüler.

Hablemitoğlu suikastında geciken adaletin sorumluları bellidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları