Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

40. yılında 12 Eylül: Darbe zihniyeti AKP/Saray rejimi ile devam ediyor

13 Eylül 2020 Pazar

12 Eylül 1980...

CIA desteği ile dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren’in liderlik ettiği askeri darbe, hem SSCB’yi çembere almak için oluşturulacak “Yeşil Kuşak” projesinin sonucuydu hem de 24 Ocak Kararları ile birlikte başlayan neo-liberal ekonomik darbenin devamıydı.

O kara günden sonra aralarında siyasi partiler ve sendikaların da olduğu binlerce sivil toplum örgütü kapatıldı. 

Temel hak ve özgürlükler yok edildi.

Resmi verilere göre, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 650 bin kişi gözaltına alındı; bunların yüzde 95’i işkenceye tabi tutuldu. 

14 tutsak açlık grevlerinde yaşamını yitirdi, 171 kişi sorgu ve cezaevindeki işkenceler sırasında katledildi. 50 kişi sıkıyönetim mahkemelerinin kararlarıyla idam edildi. 

Kenan Evren, 17 yaşındaki Erdal Eren için “Asmayalım da besleyelim mi?” dedi; yaşını büyütüp astılar!

Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. 

30 bin kişi siyasal sığınmacı olarak yurtdışına kaçmak zorunda kaldı. 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı. 388 bin kişiye pasaport verilmedi. 

Yargılanan gazeteciler toplam 3 bin 315 yıl 6 ay hapse mahkûm oldu. 300 gazeteci saldırıya uğrarken, 3 gazeteci silahla öldürüldü. 

1402 sayılı yasa yüzünden 3 bin 854 öğretmenin ve 120 öğretim görevlisinin işine son verildi. 

12 Eylül 1980 - 6 Kasım 1983 arasında gözaltında veya cezaevinde 183 kişi öldü; 5 kişi açlık grevinde yaşamını kaybetti. 1982 ve 1988 yılları arasında 9 bin 962 adet işkence davası veya soruşturması açıldı.

Tonlarca kitap yok edildi, yüzlerce yayın ve film yasaklandı.

Darbeyi yapanlar, tüm demokratik birikimi ezip yok etti; Atatürk’ün adını istismar ederek onun ilkelerini ve laik Cumhuriyeti temellerinden baltaladı. 

12 Eylül 2010: Yargıyı Gülen cemaatine teslim eden sivil darbe

2010’da CIA destekli Gülenciler, AKP ve liberallerin işbirliği ile HSYK’nin yapısı değiştirildi ve iktidarın yargıda kadrolaşmasının önü açıldı. Kadrolaşmada Fethullahçılar başı çekti.

2010’daki bu sivil darbe olmasa, sözde referandumu “yetmez ama evetçiler” kazanmasa, Türkiye’de adalet mekanizmaları bugünkü gibi tıkanmaz, rejim bu kadar kolay değiştirilemezdi. 

Yargı, Yargıtay ve HSYK, Gülen cemaatine teslim edilmeseydi Balyoz ve Ergenekon olmazdı. 

Balyoz ve Ergenekon davalarındaki kumpaslarla görevinden edilen askerlerin yerine Cemaatçiler gelmese, 15 Temmuz 2016’da FETÖ darbe girişimi yaşanamazdı. (Not: Bu konunun daha geniş bir değerlendirmesine İkinci Cumhuriyetçiliğin Temelleri adlı kitabımda yer verdim.)

İşin ironik yanı, 2010 sivil yargı darbesi, kamuoyunun desteğini alabilmek için sanki 12 Eylül 1980 darbesinden hesap soracakmış gibi gösterildi. Halkoyuna sunulan 26 maddeden birisi, 12 Eylül askeri darbesinin sorumlularının yargılanmasını engelleyen geçici 15. maddenin kaldırılmasıydı.

2010 Anayasa Referandumu’nda değişikliklerin kabul edilmesiyle, çeşitli sivil toplum kuruluşları ve mağdurlar, 12 Eylül darbesini yapanlar hakkında suç duyurusunda bulundu. 

Ancak önlerine atılan bu yeme tav olanlar, “kandırıldıklarını” bir süre sonra gördü. Darbe lideri Kenan Evren ve dönemin darbecileri, hesap vermeden öldüler. Göstermelik yargılama sonrasında 12 Eylül davası zamanaşımından düşürüldü.

12 Eylül 2020: AKP iktidardayken 12 Eylül askeri darbesi ile hesaplaşılmaz

Türkiye’yi bugün içinde bulunduğu kaosa sokan gerici AKP, 18 yıldır iktidarda. Siyasal İslam, toplumun üzerine kâbus gibi çöktü! 

Günümüzdeki baskılar, 12 Eylül 1980’deki darbe döneminden farksız, sadece yöntemler değişti...

Bugün yaşadığımız derin ekonomik krizin nedeni olan neo-liberal ekonomik program, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin en önemli sonuçlarından biri. Rant için ülke karış karış yağmalanırken, emeğinden başka gücü olmayanlar vahşice eziliyor. 

Tarihin çok net olarak ortaya koyduğu gerçek şu: AKP, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ürünüdür ve o iktidardan gitmeden 12 Eylül ile hesaplaşmak mümkün değildir.

ABD ve FETÖ bunu zaten biliyordu. 

Merak ediyorum: “Kandırıldıklarını” iddia eden liberal “solcular”, darbenin 40. yılında kullanışlı aptallığın özeleştirisini yapıyor mu acaba? 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları