Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

15 Temmuz’un 5. yılında, yine tarikat cenderesinde…

13 Temmuz 2021 Salı

İki gün sonra 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin 5. yıldönümü… 

Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) kalkıştığı bu hain girişim, kuşkusuz Atatürk’ün yolundan sapmayan subayların direnmesiyle önlendi. 

Gülen Cemaati ile yıllarca el ele yürüyenler ise bu gerçeğin net olarak ortaya çıkmasına karşın, yine dezenformasyon peşindeydi. 

Örneğin Fahrettin Altun, 1 Ekim 2016’da, Sabah gazetesinde yayımlanan bir yazısında şöyle diyordu:

“Bugünden geriye bakarak FETÖ’yle mücadelenin şampiyonu biziz diyen Kemalistlerin kahir ekseriyeti bu yapıyla ‘irticayla mücadele’ kapsamında, güçlü bir ‘dini cemaat’ olduğu gerekçesiyle karşı karşıya gelmişlerdi.

Ne acıdır ki bizatihi bu tavırları FETÖ’nün toplumsal alanda kendisine daha fazla yer bulmasına neden oldu.”

Makalesinin tümünü okuyunca görülüyor ki “dini cemaatlerin hepsi aynı değil, siz ‘dini cemaatler böyle’ deyip kesip atıyorsunuz, FETÖ’yü de o nedenle eleştirdiniz” diyor.

Oysa biz laik cumhuriyetten yana olanlar, Cemaat’in şeriat devleti hedefine ulaşmak için kendilerinin de pek iyi bildiği takıyye yöntemini kullandığı; kurulu sisteme ters düşmek yerine, onunla barışık ama onu içten ele geçiren bir yöntemi benimsediği ve irticai faaliyetler içinde olduğu konusunda yıllarca uyardık.

TARİKATLARA GÜÇ KATANLAR 

Buna karşın AKP ne yaptı? 

2010 yılında Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nde değişiklik yaparak irticayı suç olmaktan çıkarıp onun yerine şiddet yanlısı terör örgütlerinin isimlerini koydu. Dini cemaat dedikleri FETÖ, irticai faaliyetlerine böylelikle rahatça devam etti!

AKP’nin şeriatçı tarikat ve cemaatlerin önünü açma çabaları, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra da devam etti. Türkiye’de yasak olmasına karşın faaliyet göstermeyi sürdüren aktif 30 tarikat ve cemaat var ve bunlar AKP döneminde devletin bir parçası haline geldi.

Bakanlıklar tarikatlar arasında adeta pay edilirken, Milli Eğitim Bakanlığı, tarikatların kurduğu vakıflarla eğitim anlaşmaları yapıp çocukları dinci gericiliğe teslim etmeyi sürdürüyor. Biz bunları yazarken AKP, yine gerçeklerin yazılmasını engelleme girişimlerine devam ediyor. Daha geçen hafta Mine Kırıkkanat’ın Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un Adnan Oktar ile bağlantısını anlattığı yazısına erişim engeli geldi!

AKP’nin irticai faaliyetlere kalkan olma politikasında bu yıl bir gelişme daha oldu. Milli Savunma Bakanlığı, mart ayında, Harp Okulları ile Astsubay Yüksekokulları’na giriş koşullarında değişlik yaptı.  

Önceki yönetmelikte bu okullara giriş şartları arasında bulunan “irticai ve bölücü görüşleri benimsememiş veya bu faaliyetlere karışmamış olmak” hükmü kaldırıldı. 

Buna gerekçe olarak da bunun “Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak düzenlenmediği, muğlak ve sübjektif değerlendirmelere açık olduğu” gerekçesi gösterildi.

İRTİCA İKTİDARDA

Bugüne kadar 15 Temmuz’un siyasi ayağının araştırılması için muhalefetin verdiği önergeler de reddedildiğinden, devlet kurumları ve orduda yuvalanan tarikat ve cemaat üyeleri, kamuflaj içinde gizlenmeyi sürdürüyor. 

Cüppeli muvazzaf amiralin aksine kendilerini açık etmeden irticai faaliyetlerine devam edenler, 19 yıldır bu ülkede altın çağını yaşıyor! Dönek solcular da şeriat isteyen bu yapılara, hâlâ “sosyal ağ” ya da “sivil toplum örgütü” diyerek meşruluk kazandırıyor. 

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in 15 Temmuz’dan iki hafta sonra İstanbul’da Kalaşnikof silah dağıtıldığı iddiasını bu çerçevede ivedilikle soruşturmak gerekir. 

Çünkü silahlanan irtica her şeyi teslim alır. 15 Temmuz’da bunun provası yapılmıştır. 

Bu arada tabii irticanın ne olduğunu da unutmamak gerekir. Arapça bir kelime olan “irtica”, gericilik anlamına geliyor; İslam Ansiklopedisi’ne göre tanımı şu: 

“Türk siyaset literatüründe önceleri geriye dönüşü, daha sonra bilhassa mevcut düzeni dinî esaslara dayandırmayı amaçlayan düşünce ve eylemler için kullanılan bir terim.”

19 yıldır iktidarda bulunan partiyi ve bütün bu yaşananları düşünürseniz, 15 Temmuz’un 5. yıldönümünde içinde bulunduğumuz vaziyetin tehlikesi, tam da bu tanımın içinde…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları