Yiğit Güralp
Yiğit Güralp yigit.guralp@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çocuklarımız ne okumalı?

23 Nisan 2024 Salı

Her yazara sorulan temel sorulardandır: “Neler okumalıyız? Nasıl okumalıyız?”

Bu sorulardan birincisine, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı da anlamlı bir fırsat olarak görüp çocuklar üzerinden yanıtlamak istiyorum. Siz yetişkinler de okuduğunuzda kendinize önemli paylar çıkarabilirsiniz.

Okumak bir eylemdir. Her eylem gibi motivasyona yani güdülenmeye ihtiyaç duyar. İnsan psikolojisi motive olmadığı her eylemden kaçma ya da onu erteleme eğilimindedir. Okumanın pek çok insan için sıkıcı bulunmasının nedeni okuma güdülenmesi kazanmamış ya da bu motivasyonu kaybetmiş olmasıdır.

Bu anlamda insanın daha çocuk yaşta okumaya heyecan duymasını sağlamak kadar onu okumaya küstürmemek de önemlidir. Bunun için de dikte etmek ile teşvik etmek arasındaki farkı iyi anlamak gerekir.

Teşvik etmek; isteklendirmek, özendirmek, yüreklendirmek anlamına gelir. Sigara içmenin çocukluktan itibaren, büyümeye dair bir poz, bir özenme olarak algılandığını hatırlayalım. Bu zararlı örnek, çocuğun kendine rol model aldığı başta aile büyükleri üzerinde gözlemlenir. Daha sonra da maalesef bir bağımlılığa dönüşür. Peki biz okuma eylemini çocuklarımız için aynı yolla bir bağımlılığa dönüştüremez miyiz? Elbette bu da mümkün. Bir evde iştahla kitap okuyan, okunan kitaplar üzerinde konuşan, bu konuşmalardan zevk alan yetişkinler olması, çocuğun okuma eylemini büyümeye yani varlığını ispat etmeye dair bir poz olarak algılaması için önemlidir.

Çocuğun aile dışına çıktığında çevresindeki figürler ya da popüler kültür öğelerindeki karakterler de çeşitli pozlar edinmesi için önemlidir. O yüzden sinema, televizyon ve müzik alanında üretim yapan sanatçıların havalı şekilde sigara tellendiren karakterlere, imgelere yer verdiklerinden daha çok; imrenilecek ölçüde kitap yazan, okuyan, basan, satan insanlar ve mekanlar yaratmalarının önemi de yine vurgulanmaya değer.

Profesör Selçuk Şirin’in; “ülkemizde evlerde çocukların kitap şöyle dursun, kitaba benzer, kitap boyutlarında bir obje ile bile tanışma/karşılaşma oranının çok düşük olduğuna” dair sözlerine kulak vermek gerekir. Evinizde cam ve seramik eşyalarla dolu büfeler kadar dikkat çekici bir alanda, göz alıcı bir kitaplığın da bulunması değerlidir. O kitaplıkta mutlaka çocuklarınızın da kendi kitaplarını koyabileceği kendine ait rafları olsun.

Ülkemizde mobilyacılık sektörünün, genç ya da çocuk odası dendiğinde minik bir çalışma masası üzerinde 5-10 kitap sığacak bir raf koymakla yetindikleri aşikar. İnsan bu minimal kitaplıklı mobilyaları görünce, sanırım gençlerimizin bundan fazla okuması, kendini geliştirilmesi pek istenmiyor diye düşünüyor.  

Öte yandan evlerimiz de her katta daha çok daire anlayışıyla gitgide balkonsuz hanelere dönüşüp daralıyor. Ülkenin tüm kaynaklarını seferber ettiğimiz inşaatçıların, kitaplığa müsait evlere, dolayısıyla mobilyacıların da fazla sayıda kitaba adeta alerjisi var. “Kız çocuğu okuyup da ne yapacak” anlayışının, “bir gencin veya çocuğun beş on kitaptan fazlasına ne ihtiyacı olacak” dercesine her cinsiyetten gence ve çocuğa uyarlanmış hali diyebiliriz.

Bu Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramında, çocuklarımızın da evde, kitaplarıyla ilgilenebildikleri bir egemenlik alanı kurabilmelerinin, toplumun yükselişi ve bağımsızlığı için yaşamsal bir ihtiyaç olduğunu da bu yazıyla iz düşmüş olalım.

Teşvik etmenin önemine değindikten sonra dikte etmenin zararından da söz edelim. Dikte etmek “söyleyerek yazdırmak” anlamına gelse de “isteklerini zorla kabul ettirmek” anlamına gelen mecaz halini daha sık kullanırız.

“Bu yaz tatilinde şu şu kitaplar okunacak”, ya da “bu klasikler mutlaka okunmalı” gibi kitap okumaya dair zorla kabul ettirilmeye çalışılan söylemlerin pek çok insanı daha çocuk yaştayken okumaktan soğuttuğuna inananlardanım. Artık pek çok uzmanın da değindiği üzere çocuklara okuyacakları kitapları dikte etmek yerine, sevecekleri türleri, yazarları kendilerinin keşfetmesi için onlara alan açmak çok daha doğru.

Yetişkinlere de öneririm: Bir kitaba başladınız diyelim. Kısa bir süre sonra kitap size hitap etmediyse bir daha hiç geri dönmemek üzere yarıda bırakabilmelisiniz. Hiçbir kitabı sevmediğiniz halde sonuna dek okuma mecburiyetiniz yoktur. Kitap seçmeyi ve okumayı en yalın anlamda TV’de izleyecek bir şeyler seçmek gibi düşünün. Onlarca kanal, binlerce film, dizi, program var. Bunlardan bir tanesi size illaki hitap ediyor değil mi? Yeryüzündeki kitaplar ise milyonlarca adet. Bu kadar zengin seçenek içinde size hitap edecek türü, yazarı ve kitabı bulmak işin asıl olan eğlenceli yanıdır.

Çocuklara hediye olarak bile düşünseniz kitap almak yerine bu keşfetme yolculuğuna çıkacak bir bilet alın. Onu kitapçılara götürün. Kendi kitaplarını kendinin seçmesine izin verin. Kitabı alma hazzını kendi yaşasın. Bir eğitimciyseniz onlara okunacak kitaplar listesi vermeyin. Milyonlarca kitap arasında seveceği kitabı keşfedebilme yolculuğuna teşvik ve eşlik edin. Bir eğitimcinin görevi, çocuğun sayısız eser arasında ömür boyu tutkuyla bağlanacağı türleri, yazarları bulmasını sağlamaktır.

Özellikle bizim çocukluğumuzda çizgi roman okumak avam bir eylem olarak görülür ciddiyetsizlikle bir tutulurdu. Bu da yanlış bir yaklaşım. Çizgi roman okuma eylemini heyecanlı kılan önemli bir türdür. Dünyanın en pahalı endüstrilerinden biri olan sinemanın temeli storyboard yani çizgi romandır. Dünyada çizgi roman üretiminin ileri olduğu ülkeler sinemanın da devleri arasında yer almaktadır. Çizgi roman okumak çocuğunuza aklınıza bile gelemeyecek büyük kapılar açabilir.

Günümüzde kitap mağazalarının çocuk kitapları reyonları son derece zengin. Yaş gruplarına göre bölünmüş, albenisi yüksek pek çok türe ev sahipliği yapan bu mağazaları çocuğunuzla birlikte keşfe çıkılacak rotalar olarak belirlemek sizin elinizde. Ve pek çok kitap dışarıda içeceğiniz bir kahve ile aynı fiyatta hatta daha düşük fiyat seçeneklerini bile bulmak mümkün.

Son olarak dijitalleşen dünyada, teknolojiyle, telefon ve tabletlerle çok erken tanışan çocukların yine eğlenceli okuma ve kitap uygulamaları ile tanışmalarını sağlamayı da ihmal etmemeli. Bu anlamda teknoloji yazarları ve pedagogların güncel önerilerini takip etmek de sizleri hızla değişen zamana karşı zinde kılacaktır.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları