Yazgülü Aldoğan

Verin artık şu mazbatayı da ağız tadıyla sevinelim yahu!

04 Nisan 2019 Perşembe

31 Mart gecesi, hayatımın en ilginç ve heyecanlı gecelerinden biri oldu. Seçim sonuçlarını İmamoğlu ile birlikte izlemek için Seyrantepe’deki Koordinasyon Merkezi’nde, yüzü aşkın gazeteciyle ve kamera ordusuyla birlikte hop oturup hop kalktık. Yaşamadığımız duygu kalmadı. Bir sevindik, bir meraklandık, bir sevinçten ağlamak istedik, bir tedirgin olduk. Ama her seferinde İmamoğlu karşımıza çıktı ve herkesi sakinleştiren, kendinden emin ve kararlı tutumuyla herkesin içine su serpti. O gece biz altılı ganyan bayiinde atımızı koşturur gibi seçim izlerken sanki ipi göğüsleyecek at o değildi, arada bir gelip seçim görevlilerini uyarıyor, “Hak yemem, hakkımı da yedirmem.” O günden beri yapılan bütün ayak oyunlarına, bütün algı operasyonlarına rağmen efendi kalıp “Bir tebrik bekliyorum” diyor. Karşılığında “Teşekkürler İstanbul” diye afiş asıyorlar! Pişkinlik. Artık dün dayanamayıp “Elimizi kaldırmak bu kadar mı zor?” deyip öyle bir hatırlatma yapıyor ki; arşiv unutmaz. Nurettin Sözen kaybetmiş, Erbakan, Tayyip Erdoğan’ın elini kaldırıyor. Bu kadar mı zor, kazananın hakkını teslim etmek, üstelik de yaratılanı yaradandan ötürü sevdiğini iddia eden dini bütün bir Müslüman için? Ne demişti Bekir Bozdağ? “Türkiye’nin en iyi becerdiği işlerden biri seçim yapmaktır. Kim ki seçim sonuçlarından memnun değildir, bilin ki o kaybetmiştir ve buna mazeret aramaktadır!” Bak sen? Bozdağ bilmiyor mu bu ülkede seçime girmek mümkün ama seçimden kazanan olarak çıkmak ancak AKP’lilere mahsus bir ayrıcalıktır. Muhalefet kazanırsa o seçim şaibeli, sivil darbe, PKK ve hatta FETÖ işidir, AKP kazanırsa milli iradenin tecellisidir!

Usulsüzlük dediği demokrasi
Balkonda karısıyla şarkı söylediğinden beri Reis ortalarda yok. Bu yenilgide suçlu bulduklarının listesini, kimin kellesini alacağının hesabını yapmak üzere ortadan çekildi. B takımı, C takımı sahnede. İl başkanı, ilçe başkanı, başkan yardımcısı filanmışlar, öyle gerekçeler ileri sürüyorlar ki ağzımız açık dinliyoruz. “Bu üsulsüzlükleri şikâyet ediyoruz” diyor biri. Usulsüzlük dediği, seçmenin ilçede başka, ilde başka partiye oy vermesi. Onun için ayrı pusula basılıyor ya? Seçmen, ilçede A partisine, ilde B partisine ve hatta mecliste C partisine verebilir, bunun adı usulsüzlük değil, demokrasi. Ama bunu yapabilmek için biraz zekâ, biraz okumuş yazmış olmak lazım değil mi? Seninkiler aynı kâğıda üç defa mühür basıyor!

AKAjans
Bu seçimin romanı yazılmalı. Mesela A.A. Tam bir AAAAA? durumu. YSK Başkanı “A.A. benim müşterim değil, verileri benden almıyor” dediğinden beri; “E peki kimden alıyor A.A. verileri?” durumu. Bizim cephe de az salak değil tabii. Bir de oy çaldı, usulsüzlük yaptı diyorlar, yahu becerebilseler dükkân senin de. Daha A.A.’nın verileri iktidar partisinin müşahitleriyle okulda görevli polislerden aldığını öğreneli iki gün oldu! Sen bunlardan sahtekârlık, A.A’dan da veri girişi bekliyorsun! Bu mu demokrasi? Bizi kaç seçimdir boşuna kerizlememişler, atlar Üsküdarlar filan. Bu kez İmamınoğlu dişli çıktı. Seçim sonuçlarını otel roof’unda değil, ekibin başında izliyor. Hakkını yedirmiyor. Parti de en küçüğünden en büyüğüne, sayılmış oyların üzerinde yatıp kalkıyor, sahip çıkıyor. Bir de alsak şu mazbatayı, hep beraber sevinsek ağız tadıyla. Hepimizde bir kazansak bile vermezler İstanbul’u, cam tavanı vardı da, kazandıktan sonra hak arama güdüsüne dönüştü.

Kayıp büyük
AKP’nin İstanbul’u kaybetmeyi kabul edememesi iki nedenden: Psikolojik bir. İstanbul, Türkiye’nin kalbi, bu domino etkisi yaratır. İki, AKP’nin kasası, rant kaynağı! Partiye ve vakıflara aktarılan paranın kesilecek olması. Belediyeyi değil, hazineyi kaybettiler. Başka şehirlerde kayyımların boşalttığı belediyeleri mahkeme kararıyla çıkarılmış kiracı gibi zarar vererek, mallarını kaymakamlığa, vakıflara devrederek gittiklerini görüyoruz. İBB’de neler var. AKP teşkilatlarında çalışan binlerce bankamatik memuru, vakıflara verilen paralar, yandaşlara giden ihaleler. Zaten benim ilk yıl beklediğim sadece bu: Bu para musluklarının kesilmesi. Belediyenin iştirakleri zarar içinde, İSPARK bile zarar ediyor, bir otopark işletmesi zarar eder mi? Araç giriş çıkışı, masraf gelir belli. En kârlı iş. Burada zarar ediyor. Çünkü o para da kimbilir nereye gidiyor! Vakıflara giden paraları kessin İmamoğlu, büyük iş beklemiyorum, razıyım!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları