Yazgülü Aldoğan

Suç var ceza yok, ceza var suç yok!

12 Eylül 2019 Perşembe

“Adalet reformu yapacağız” dedikten sonra Meclis’i kapatıp tatile gitmelerinin üzerinden koca bir yaz geçti. O arada Cumhuriyet gazetesinin yazar, çizerleri, Osman Kavala, Eren Erdem, 15 Temmuz günah keçisi yapılmış erler, öğrenciler, askerler, cumhurbaşkanına yan bakmış, hakaret etti denilmiş suçsuz insanlar cezaevlerinde yatmaya devam ediyor. Hatta belediye seçimlerini kazandırdı diye eski defterler karıştırılıp CHP İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu’na irili ufaklı 9 yıl ceza biçiliyor. Ama CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na yumruk atan, bıçak sallayan, linç etmeye kalkanlar hakkında soruşturma bile açılmadı! Suç makinesi, gaspçı, hapçı iki cani, çarşı iznine çıkar gibi yattıkları cezaevinden izinli çıkıp İstanbul Tünel’de elektrik mühendisliği diplomasını yeni almış 23 yaşındaki Halit Ayar’ı bıçaklayarak delik deşik etti. Nasıl adalet, nasıl asayiş? Demirören Grubu’nun satın aldığı Kemer Country’nin yeşil alanlarına, 13 ayrı mahkemenin ayrı ayrı bozduğu, yürütmeyi durdurma emri verdiği 200 villa yapma hevesi, adli tatile denk getirilip bölge idare mahkemesinin başkanına tersten bozduruldu. Nasıl mı? İstanbul’da ağır ceza hâkimi olan eşi Mehtap Yılmaz istifa ettirildi, hayatında hiç avukatlık yapmamış ve avukatlık ruhsatı bile yokken Demirören Grubu avukatlarının başına getirildi. Sonradan ruhsat alan avukat hanım rica etmiş olmalı ki eşi Tuncer Yılmaz da kararı Demirören Grubu lehine bozuverdi. Yazdık. Adalet Bakanı da bu nasıl adalet demedi? Ama iki satır eleştiri yazsan, “vay hakaret etti” deyip cezanı kesiyor, flaş bellekle hâkime iletilen karar, beş dakika içinde çıktısı alınıp karar diye okutuluyor. Kendi canından çocuk dünyaya getirmiş, lohusa yatan karısını hastane odasında öldürmek niyetiyle bıçaklayan kocalara, seviyordum deyip genç kadınları öldüren erkeklere mahkemede iyi hal indirimi veriliyor! Canan Kaftancıoğlu kararın üzerine şiir okumuş diye iyi hal indirimi verilmiyor! İyi ki şarkı söylememiş, asardınız. Pardon, daha çıkmadı değil mi idam cezası? Çıkarın çıkarın da karısını öldürenleri değil, şiir okuyanları asarsınız. Bu nasıl adalet?

Adalet yerine sanat
Memlekette adaletin kalmadığı örnekler sıraladım, onun yerine sanatın olduğu örnekleri sıralayacağım. Eylül ayı sanat ayı. Keşke hep sanattan, güzelliklerden bahsedebilsek. Önce reel sanat: Bienali kıskanan İBB Başkanı İmamoğlu, Yenikapı Meydanı’na bir enstalasyon yaptı ki yüzyıl konuşulur: Kime, niye, neden kiralanmış bilmediğimiz ve gitmedikleri km’ler için inanılmaz benzin paraları ödenmiş bini aşkın aracı sergiledi. Bunları kiralamış olan Vali Bey’den tık yok. İstanbul’un gözbebeği Taksim Meydanı’nda ise rüküşlük sergisi var: Seçim öncesi meydanda patates soğan satmak için açtıkları çadırı kaldırmamışlardı. Kaldırılmasın diye süsleyip püsleyip kapısına Cumhurbaşkanlığı Dijital Gösteri Merkezi yazmışlar, yakışıyor mu Cumhurbaşkanlığı’na çadır açmak? Yanında, köy meydanlarına kurulan cinsten bir panayır oyuncağı getirip koymuşlar, utanç verici. Yetmemiş, Kızılay da kamyonunu çekmiş, kan topluyor. Pes Vallahi!

Al sana sanat
Rüküşlükleri anlattım, sanata gelelim: Eskişehir’de Odunpazarı Modern Müze’yi açtık, şahane olmuş. İstanbul’da (Dolapdere’de) Arter’i açtık. Koç Grubu’nun daveti olunca bin kişiden fazla ziyaretçi, sadece birbirimizi gördük. Gidip görünce yazacağım. İKSV’nin 16. bienali “7. Kıta”yı da salı akşamı açtık. Tersanede yapmayı düşünüyorlarmış ama asbest tozu ziyaretçileri zehirlemesin diye apar topar mekân değiştirilmiş, henüz bitmemiş Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde misafir ediliyor; Pera Müzesi ve Büyükada ise diğer iki mekân. Toplamda 250 eser, 25 ülkeden davetli 56 sanatçının 36’sı bu bienal için özel eserler yapmış. 14 Eylül’den 10 Kasım’a kadar vakit var, Koç Holding’in cömert sponsorluğu sayesinde ücretsiz olarak gezebileceksiniz. Bienalin Fransız küratörü akademisyen ve yazar Nicolas Bourriaud, doğayı nasıl mahvettiğimize takmış, dünyanın her köşesinden, çevreyle ilgili duyarlılığı olan sanatçılar seçmiş ve onlar bu tema üzerine yaratıcılıklarını sergilemiş, müthiş bir zenginlik. Yüz binlerce seyirciyi, özellikle de gençleri cezbedeceği kesin. Bienalin teması “7. Kıta” dedik. Bu kıtayı doğa yapmadı, biz yaptık. Attığımız çöplerden oluşan, 3 milyon km2 büyüklüğünde bir yüzer ada oluşmuş Pasifik Okyanusu’nda! Başta plastik olmak üzere doğada yok olmayan atıklar, birbirine kenetlenmiş olarak yüzüyor ve canlıları öldürüyor. Küratör Nikolas Bourriaud, açılış konuşmasında hepimizi birer antropolog olmaya çağırıp “Zor kullanarak istila ve işgal edilecek bir kıta değil, tam tersine sanayi atıklarından kulak temizleme çubuklarına, plastik torbalara, reddedip attıklarımızdan oluşan, yaşamak istemeyeceğimiz bir yer burası. Ve bunu kavrayabilmemiz için sanatçıların antenleri lazım. Sanatçı bir çevirmendir, insan olanla olmayan arasında bağ kurandır” diyor. Onların yaptıklarına bakın. Anlayacaksınız! Sergiyi ise bir dahaki yazımda yazacağım, söz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları