Yazgülü Aldoğan

Osman Dayı yalnız değildi!

25 Nisan 2019 Perşembe

Kılıçdaroğlu’na şehit cenazesine katıldığı köyde düzenlenen provokasyonda yumruk attığı görüntülerle sabit olan Osman Sarıgün, yakalanıp gözaltına alındığında sosyal medyada “Osmandayıyalnızdeğildir” en çok tıklanan paylaşım olmuştu! Malumun ilanı. Osman Dayı’nın yalnız olmadığı, 24 saat bile geçmeden serbest bırakılmasıyla tescillendi. Adalet, bir tweet attı diye insanları sabaha karşı evinden gözaltına aldırır, kimilerini de içerde yatırırken, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’nın canına kastederek yumruk atan şahıs, nasıl serbest kalıyordu? İçişleri Bakanı Soylu gerçekleri çarpıtan pek çok beyanda bulunmuştu; saldıranların şehit yakınları olmasından tutun da, Kılıçdaroğlu’nun katılımının gerekli yerlere haber verilmemiş olmasına kadar ve daha soruşturma başlamamışken “olay organize değil” demişti. Saldırıya uğrayan Kılıçdaroğlu’na bir geçmiş olsun mesajını çok gören Cumhurbaşkanı’na göre ise bu halkın “gaz çıkarması”ydı! MHP Genel Başkanı ise CHP’nin “yüzde 9 oy aldığı” Çubuk ilçesine hangi yüzle gittiğini sorguluyordu? Oysa bu mantığa göre MHP liderinin dolaşabileceği il ve ilçe sayısı hayli sınırlıydı! Yani Osman Dayı gerçekten yalnız değildi, yanında Cumhur İttifakı’nın bütün bileşenleri ve kullandıkları devlet güçleri vardı.

Sevinmek haram bize
Olayı başa saralım. Bütün engelleme çabalarına, eşitsiz geçen kampanya dönemine rağmen Millet İttifakı, büyük ortağı CHP, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin en önemli ve güçlü bütün büyük şehirlerinde belediye başkanlığını kazandı. İstanbul’u iptal ettirmek için AKP’nin çabaları hâlâ sürüyor ama nafile. 17 gün tekrar tekrar sayılan oylara rağmen 14 bine yakın fark kapanamaz görülünce üç cesur yürek kadın hâkimin imzasıyla İmamoğlu’na mazbata verildi. Birlikte sevinmek için pazar günü seçildi. Ama o ne? Epeydir sesi çıkmayan PKK, ittifakın içinde olduğu iddialarına rağmen, nedense, cumartesi günü karakol bastı ve 4 şehit verdik. Kutlamanın biçimi, içeriği değiştirildi, eğlence iptal edildi. Maltepe’ye katılımın az olması için her türlü ulaşım engeli çıkarıldı. Ne özel otobüs, ne yiyecek ikramı, ne cebe konulan harçlık yoktu ama içeride 2 milyon, dışarıda binlerce kişi koşa koşa İmamoğlu’nu kutlamaya gitti ki, telefonlara Ankara’dan gelen kötü haber düştü.

Galeyana geldiler!
Kılıçdaroğlu her zamanki hassasiyetiyle Çubuk’taki şehit cenazesine gitmiş; ailenin isteği üzerine köye alınan cenazeye dışarıdan otobüslerle getirilen ve hiçbir şekilde kontrol edilemeyen büyük bir kalabalık katılmış, bu “güruh” üstelik cenaze namazı sırasında, pek kolay “tahrik olan”, “galeyana gelen” halkımızı hemen tahrik etmiş ve onlar CHP’lileri öldürmek üzere harekete geçmişti! Yetkili çoktu ama kolluk kuvveti olarak birkaç jandarma dışında kimse görünmüyordu. Ankara Emniyet Müdürü, Emniyet Genel Müdürü, Jandarma Komutanı, Milli Savunma Bakanı’nın olduğu ve olayları görebilecekleri yere 300 metre uzaklıkta bir eve sığınan Kılıçdaroğlu ve yanındakilere bir buçuk saat süresince yardım gitmedi! Eve girmeye çalışan yüzlerce kişi, “İçeridekileri yakın” naraları atarken, TOMA, gaz, kalkan yoktu tamam ama, havaya bir tek kurşun bile sıkılmadı? Emniyet Genel Müdürü sonunda inisiyatifi ele alıp “Beni linç etmeden buradakilere dokunamazsınız!” diyor, şu hale bakın. Kılıçdaroğlu’nun aracı, atılan kaya parçalarıyla delik deşik olmuş. O arada TBMM Başkanvekili olan CHP’li milletvekili Levent Gök de saldırılardan nasibini almış, kimsenin haberi yok, öylesine can pazarı! Nelerden sonra ve pek ağır gelen kolluk sayesinde zırhlı araçla köyden çıkarılan Kılıçdaroğlu’na saldırı organize değil, öyle mi? Osman Dayı yalnız öyle mi? Adalete göre öyle. Çünkü bütün o patırtıya rağmen sadece 8 kişinin ifadesine başvuruldu. Sadece Osman Sarıgün birkaç saatliğine gözaltına alındı ve o bile serbest kaldı!

Şehitlik, milliyetçilik
Ülkemizde, tıpkı milliyetçilik gibi, tıpkı din gibi, şehitlik üzerinden çok tehlikeli oyunlar oynanıyor. Şehitler hiçbir partinin, hiçbir zümrenin değil, onlar hepimizin şehidi, hepimizin evladıdır. Ne demek cenazeye sen gel, sen gelme? Şehit yakınlarının “ne mutlu olma” değil, acılı olma hakkı vardır ama bu kimseye saldırma hakkı değildir. Üstelik kardeşini şehit vermiş acılı bir subaya neler yapıldığını da daha unutmadık. Bütün mesele kimin tarafındasın? Bütün mesele İstanbul’u nasıl kaptırdık, nasıl geri alırız. Muhalefeti nasıl püskürtür, umutlarını nasıl söndürür, nasıl gözdağı; bizimkilere de nasıl gaz veririz. Ama bu gaz öyle zehirli, öyle tehlikelidir ki, havaya salındı mı kimi zehirleyeceği belli olmaz. Kontrolden çıkar, önüne geleni yalar yutar. Yolumuz demokrasi, adalet ve sağduyu olmalı. Hırs ve intikam duyguları sahibine de zarar veriyor. Sonra da çocuklarımız niye küstü, niye başka ülkelerin vatandaşı olmak istiyor diye üzülüyoruz! 21. yüzyılda siyasetçilerin linç edilmekten kıl payı kurtulduğu ve buna bir özür bile dilenmediği ülkede niye yaşamak istesinler ki?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları