Yazgülü Aldoğan

Kuzey - Güney Koreliler!

17 Şubat 2022 Perşembe

Bu, dünyada da uygulanan bir siyasi taktik: Bir ülke halkının tamamını ele geçiremezsin ama ikiye böler, kendine yandaş ve fanatik bir kitle yaratır, ötekileri düşmanlaştırır, bu gerilimden nemalanırsın. Bunun sonu bölünmeye kadar gider! 

Biz, en görünür örneği Koreliler gibi Güneyli, Kuzeyli diye bölünmedik ama Yandaş, Muhalif diye ikiye bölündük, birbirine düşman iki halk olduk.

Koreliler de aynı millet ama iki ayrı ülkede yaşıyor, biz aynı ülkede ve tek adam iktidarında! Yandaşların bir kısmı tıpkı Kuzey Koreliler gibi aç ama liderine ve hık deyicisine körü körüne inanıyor. İşler iyi gitmese bile nedeninin muhalifler olduğunu düşünüyor; sorunları da ancak liderinin çözeceğini sanıyor. Çünkü din soslu, acımasız, yalana dayalı bir propaganda mekanizmasının etkisi altında beyni uyuşturuluyor. Bir yandan da baskı altında, başını kaldıracak olsa ceza; esnafa ödeyemediği elektrik faturasını vitrinine asmak bile yasaklanmış! Kuzey Koreli nasıl aç ama uzaya gönderdiği füzeyle gururlanıyorsa bizim yandaş kitle de öyle. Emekli maaşıyla yaşayabilmek için pazardan çürük sebze toplayıp, doğalgazı ödeyemediği için battaniyenin altında oturuyor ama enerji fiyatlarını artıranın dış güçler ya da CeHaPe olduğunu söylediklerinde inanıyor! Hayatında hiç geçmeyeceği köprüler, hiç gitmeyeceği havaalanı için gururlanıyor? Sorduklarında Reis’ten başkasını tanımam diyor!

SUÇLULAR DIŞARDA MASUMLAR İÇERDE

Bu düzeni sürdürebilmek için önce yargı ele geçirildi ve adalet yok edildi. Murat’la Barış’ın bir gece bile yatmadan salıverilmesine seviniyoruz ama aslında öfkelenilecek bir durum. Başkan Kim’e muhalifsen bütün ülke Kuzey Kore! Adalet yok. Cezaevlerinde hak etmedikleri halde yatan öyle çok insan var ki! En basiti hakaret suçu. Son örneği de Sedef Kabaş! Reis ve trolleri herkese en ağır hakaretleri edebilir. Onların ki fikir özgürlüğü. Muhalifsen ve iktidara yakın birine, FETÖ’cüye FETÖ’cü, tecavüzcüye şerefsiz dersen yargılanırsın, bu da kimi avukatlar için para kazanma yolu olur.

YUVARLAK MASANIN HEDEFİ

Altı liderin bir yuvarlak masa etrafında toplanması konusunda cumartesi gününden beri herkes analizini yaptı. Tekrara düşmeden söylenecek söz kalmadı. Kayda geçsin diye bir iki cümle söylemek istiyorum: Demokrasi için birlikte hareket, çok değerli. Ben de bu kez “yetmez ama evet” diyeceğim, dışarda kalan TİP ve HDP’yi kast ederek. İkinci olarak, ilk hedef demokrasi ise parlamenter sistemden önce, onarım dönemi daha önemli. Önce haksız yere cezaevlerinde olanların haklarının iade edilmesi, sonra bürokrasinin liyakatsizler ve tarikatlardan temizlenmesi, haksız yere verilmiş bütün ayrıcalıklı ihale ve özelleştirmelerin geri alınması, eğitimde laikliğin yeniden tesisi için, sadece bunlar için bile iki yıl yetmez! Hemen gidilecek parlamenter sistem için seçimde ise AKP’nin yüzde 35 bandında olması bile ilk parti çıkmasına yetecekse bu kadar umudu RTE’yi tekrar başbakan yapmak için mi yaşadık diye sormaz mıyız?

20 MİLYON SIĞMIYORUZ

Siyaset bu durumda. Ya yaşadığımız şehir? İstanbul istiap haddini aştı, bu şehre sığmıyoruz. Örnek veriyorum: Pendik’te Marmaray ya da YHT’ye ulaşmak için iki yanında dükkânlar da olan bir altgeçitten geçmek zorundasınız. YHT ilk başladığında sadece Pendik’ten ve o altgeçitten binilebiliyordu. Kalabalık korkunçtu. Şimdi daha beter olmuş. Çünkü Marmaray’a binmek ya da karşıya geçmek için de bu o altgeçidi kullanmak zorundasınız. Cumartesi öğleden sonra, Pendik’ten Marmaray’a binmemiz gerekti. Altgeçitte sıkışıp kaldık, izdihamda panik çıktı. Fenalaşanlar, korkanlar, sinir krizi geçirenler oldu. Bir an orada ezilip öleceğiz diye düşündüm, çünkü gençler sabırsızlıkla herkesi itmeye başladı. Geçemedik, kaçamadık! Sıkışıp kaldık. Birileri çıkıp bağırıp çağırarak düzeni sağladı, ama en azından Covid kapan çok olmuştur! Ulaştırma Bakanı demiyorum ama bari Pendik Belediye Başkanı o geçitten bir kez geçsin lütfen! Hiç olmazsa yarısı geçide taşmış iki taraftaki dükkânları oradan kaldırın; birkaç metre daha genişlesin orası, bir gün birisi izdihamda kalpten gidecek orada! Ne altgeçit, ne yollar, ne metrobüsler... her yer tıklım tıklım, bu şehre sığmıyoruz, hâlâ bina dikiyorlar, hâlâ yeni şehir yapıyorlar. Herkesi İstanbul’da yaşamak zorunda bıraktınız! Sonra da belediyenin elini kolunu bağlıyorsunuz, bu şehir böyle giderse YÖNETİLEMEZ, YAŞANAMAZ!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları