Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Koronadan başka korkulacak şey yokmuş!
Mahir Ünal, “19 yıldır hazırlanıyorduk, asıl macera şimdi başlıyor!” diye anons ettiğinde, AKP iktidarında başımıza daha neler gelecek diye yüreğimize inmişti. Türkiye Cumhuriyeti, bir zamanlar demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletiydi. Ufak tefek aksaklıkları vardı ama şimdi onları mumla arıyoruz, güçler ayrılığı da vardı. Parlamenter sistemde TBMM yasama görevini iyi kötü yürütüyordu. Sandıktan çıkan iktidar, yürütmeyi, (azıcık da yürüterek ve kendi zenginlerini yaratarak) sürdürürken YARGI, şimdikiyle kıyaslanmayacak kadar bağımsızdı! Her ne kadar hâkimler cüzdanla vicdan arasında sıkışmış olduklarından şikâyet ediyor idiyse de adalet iyi kötü işliyordu! Medya, manipülasyon yapmaya çalışıyordu gerçi, bir tekelleşmeden de söz edilebilirdi ama yine de bugünle kıyaslanmayacak kadar bağımsızdı. Tarikatlar ve cemaatler yeraltı örgütlenmelerinden başlarını da kaldırıyorlardı ama şimdiki gibi iktidara doğrudan etki edip uluslararası sözleşmeleri bir gecede feshettiremiyorlardı! Ve rejimin bekçileri vardı: Cumhurbaşkanı noter değildi. Ahmet Necdet Sezer gibi denetleme mekanizmasını işleten cumhurbaşkanlarıyla yaşadık. Anayasa Mahkemesi, anayasaya uymayan yasaları geri çevirebiliyordu. Ve en önemlisi, (içine sızmış ama uyuyan FETÖ hücreleriyle) Atatürkçü bir TSK vardı. Her tedirgin olduğumuzda bu ülkenin bazı güçleri ne irticanın hortlamasına, ne laikliğin kaldırılmasına, ne cumhuriyetin temel ilkelerinden vazgeçilmesine izin verir, denilirdi. Zaten AKP’nin iktidara geldiği ilk yıllarda en büyük şikâyeti de buydu: Ne yapsalar ya mahkemelerden, ya cumhurbaşkanından dönüyor ya da ordu muhtıra veriyordu, bu vesayet rejiminde AKP, program ve hedeflerini gerçekleştiremiyordu!
DEMOKRASİ FAZLA GELDİ
RTE, o zamanlar da açık sözlüydü, demokrasi bir amaç değil araçtır, durağa gelince inilir, diye tarifini vermişti. Nitekim, bazen oy gücüyle, bazen atı alan Üsküdarı geçti diye tanımladıkları seçim hileleriyle, kaybettikleri seçimi tekrar ettirerek yürüttükleri iktidarları sırasında bu denetleme mekanizmalarını ve sigortaları bir bir tasfiye ettiler. “Vesayet rejimi” bitti. Yani artık ne güçler ayrılığı var, ne bağımsız yargı, ne Meclis ne de sigorta kıvamında bir ordu, astsubayından ötesine karışamıyor! Kendilerine özel yazdıkları tek adam rejiminde her şey RTE’nin bir imzasına bakıyor: Saray’da yaşayan, her şeye kendi çıkar ve iktidarını yürütme hedefi içinde karar veren Cumhurbaşkanı, bekleneceği gibi ülkeyi ileri götürmek bir yana, batırdı! Devlet, borcunu ödeyemeyecek durumda; işsizlik, enflasyon, ekonomik kriz tavan yaptı. Dün büyük kongresini yapan AKP, koronadan kırılan, işsizlik ve krizden aç kalmış, umutlarını yitirmiş çoğunluğa ne mi sunuyor? Güvenlik ve istikrar! 19 yıldır ne güvenliği ne istikrarı sağlayabildiniz, bundan sonra mı yapacaksınız? Macera bu mu? Bir de kalkmış geleceğimize ipotek koyuyor, milliyetçilik ve din sopasıyla ayrıştırarak kin ve nefretle dizayn edeceği gelecek için 2053’e randevu verirken utanmadan vatandaştan yastık altındaki parasını istiyor! Vakıflar Genel Müdürlüğü onlara da mı ecdadımızın diye el koyacak?
PASİF MUHALEFET İŞE YARAMIYOR
İktidar artık tarikat şeyhlerinden medet uman bir azınlıktır! Baskı ve zulümle iktidarda kalıyor. Parti kapatmaya kalkıyor. Beğenmediklerine siyaseti yasaklıyor. Eleştireni içeri tıkıyor. Muhalif yazarlar sokakta dövülüyor. İşsizim, iflas ettim diye intihar eden, ürününü tarlada imha eden halka “2023’te iktidarız” demek, haftada bir grup toplantılarında nutuk, sosyal medyada tweet atarak muhalefet olmak ise yetmiyor! Onu evinde oturan sıradan insanlar da yapıyor! Yerel seçimlerde oluşan Millet İttifakı, yeni partilerle de el ele, aralarındaki fikir ayrılıklarını önemsemeden, tek amacı AKP iktidarından kurtulmak olacak Demokrasi İttifakı’na dönüşmeli; seçim mühendisliği yapan iktidarın en azından seçimden vazgeçmemesinden yararlanarak iktidar için birlikte çalışmalı. Muhalefeti daha sert yapmalı; Gandi siyaseti etkisiz! AKP kongresi de gösterdi ki bu partiden ve kongreden korkmamız gereken tek gerçek koronavirüsü yaymalarıdır. Kalabalığın “lebaleb kongre”ye geliş ve gidişlerinin sonuçlarını 14 gün sonra göreceğiz. Yok eğer tablolarda bir artış olmazsa o kime yapıldığını sorup durduğumuz aşıların da nereye gittiğini böylece öğrenmiş oluruz!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Aşı karşıtlarına kötü haber!
- İstenilen gramda yapılıyor, gün geçtikçe rağbet artıyor
- Kimi sigara basıyor kimi kolonya döküyor
- Özel'den '1 Mayıs' açıklaması
- Tuncer Bakırhan'dan Saraçhane'de '1 Mayıs' mesajı
- Taksim'de 1 Mayıs ablukası
- Ekrem İmamoğlu'ndan 1 Mayıs mesajı...
- Bir süredir kendinizi kötü mü hissediyorsunuz? Depresyon
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
En Çok Okunan Haberler
- Memur ve memur emeklileri ne kadar zam alacak?
- Erdoğan'dan 'Özgür Özel' açıklaması
- Sudan Cumhurbaşkanı'nın oğlu hayatını kaybetti!
- AKP'li Türkeş'ten 'Kavala' çıkışı
- Özel tarihi görüşme sonrası ilk kez konuştu
- 'Tek sorumlu benmişim gibi...'
- Sınavdan 98 puan alan şehit çocuğunu elediler
- ENAG nisan ayı enflasyon verilerini açıkladı
- Huzurevinde bıçaklı saldırı!
- 'Beklenen olmadı, AK Parti geç kalıyor'