Yazgülü Aldoğan

İstenmeyen misafirler

05 Mayıs 2022 Perşembe

Bayram, bayram gibi geçmiyor. Kimine kâbus; Gezi davasından beklenmedik bir biçimde tutuklanarak çıkan ve bayramı tatil yerine cezaevlerine gönderilerek geçiren tutsaklar mı desek, emekli generallerden tutun da Demirtaş’a, siyasi tutuklulara, 15 Temmuz mağdurları mı, kime bayram, kime kâbus? Ya dışarıdakiler, emekli maaşıyla mı bayram kutlayacaklardı, asgari ücretle mi; öğrenciler, ailelerinin yanına bile gidemedikleri KYK burslarıyla mı? İşsizler, elektriği, gazı kesikler, sofrası boş olanlar?

ULAŞIM BEDAVA!

Yine de bayram, çünkü 1 Mayıs’ı da sayarsak dört gün boyunca İstanbul’da, özellikle yoksul insanlar kentte bedava taşımadan yararlandı. Kamu ulaşımı bir anda her zamankinden çok farklı bir kalabalıkla doldu: Özellikle de genç erkek nüfus, asgari ücretle çalışan Türk gençleri ve mülteciler, göçmenler. Gördüm, Kazlıçeşme, Yenimahalle gibi semtlerden Marmaray’a binip inenler içinde Türkçe konuşan yoktu. Çoğu Afgan, belki Uygur Türkü, genç Orta Asyalılar. Genellikle hiç para harcamadan biraz olsun dolaşıp eğlenebilecekleri yerlere gittiler: Taksim, İstiklal Caddesi, Galata Kulesi, Karaköy, Eminönü, Tarlabaşı. Bir de en az üç çocuklu, varoşlarda oturan aileler. Beş kişinin iki araç değiştirerek akraba ziyareti yapması ancak ücretsiz ulaşımla mümkün olabiliyor.

GÖÇMEN SİYASETİ DEĞİŞTİ

Türkiye, dünyada en çok mülteci, göçmen barındıran ülke! Rakamlar korkunç. 3.5 milyon civarı. Bu göçmenler, çoğunlukla genç erkekler. Kültürleri, yaşam biçimleri, dilleri bizden farklı. Kadınlar bu yüzden, kendilerini son derece güvensiz, tehlikede hissediyor. Sosyal medya şikâyetlerle yıkılıyor. 

UYUM SAĞLAMIYORLAR

Canlarını kurtarmak, savaştan kaçmak, daha iyi koşullarda yaşamak, para kazanmak, daha iyi bir ülkeye buradan geçiş yapmak için koşarak, kaçarak geldikleri ülkemizde yerleştikçe küstahlaştılar. Daha ucuza ve daha korumasız çalıştıkları için zaten dar olan istihdam piyasasında rakip oldular. Kendi gettolarını kurdular. Kendi yaşam biçimlerini dayattılar. Hatay gibi sınır illerinde, bazı ilçelerde yerli nüfustan daha kalabalıklar! İstanbul’da da Esenyurt, Başakşehir, Beylikdüzü, Fatih, Bağcılar gibi ilçelerde de yakında Türk kalmayacak. Bizim Türklerin Almanya’da yaptığını Araplar şimdi burada yapıyor! Kendi aralarında hayat kuruyor.

SİYASET DEĞİŞİMİ

Mevcut iktidar uzun süre, laik Türkiye’nin Ortadoğululaştırılması sürecinde oy deposu olarak düşündüğü bu gruptan yararlanmak istediği için getirdiği bütün sıkıntıları görmezden geldi. Kimlik verdi, yardım yaptı, sağlık ve eğitimde öncelik tanıdı. Ne zaman ki mülteci politikasının bumerang gibi ters tepmeye başladığını gördü, bu bayramda “Mülteciler geri gidecek” demeye başladı! Seküler Kürtlere karşı kullanmaya kalktığı mülteci Suriyelilerden vazgeçecek, kimlik verdikleriyle yetinecek.

UYDU KENTLER

İktidar, göçmenlerin yarattığı sıkıntıyı anketlerde görünce yine betonarme bir projeyle kurtulmayı tasarlıyormuş meğer! Katar’la ortak yapacakları uydu kentlere Suriyelileri taşımak. Çünkü muhalif olarak adlandırılan ama aslında cihatçılardan oluşan bu toplum, güvenlik gerekçesiyle ne karşı oldukları Esad’ın ne de Kürtlerin hâkimiyetinde olan yerlere gitmek istemiyor. Ve biz onları Esad’a ve PYD’ye karşı korumak için harekât yapıyor, şehit veriyoruz sınırda! Şimdi uydu kentler inşa edeceğiz, oraya taşıyacağız, sonra? Güvenliklerini, yönetimlerini kim sağlayacak orada? Biz mi? Yoksa uydu ülke mi olacaklar orada? 

SURİYELİLERLE BİTMİYOR

Ya İran sınırından akın akın atlarla, eşeklerle koşarak gelen Afganlar? Hiçbir ülkenin sınırı böyle laçka değil. Göz yumuluyor. Ülkenin demografisi ne olacak? Bu işsizlikle, bu enflasyonla, bu krizle baş edemeyen ülke, bunun altından nasıl kalkacak? Erdoğan, Suud Kralı’ndan tutun da BAE Prensi’ne kadar el açıp para istemek için dolaşırken iktidarının ayağının altından kaydığını görmüyor mu?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları