Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Biz kime, niye üye olalım?
AKP, 100 bin yeni üye kaydetmek için ilanlar verdi, üye arıyor. Kim üye olacak? Salgında çember daraldı, yakınlarında hasta olmayan kalmadı! Doktorlar, sağlık çalışanları ölüyoruz diye protesto etmek istiyor, basın açıklaması yapmalarına, hastane kapısına kadar yürüyüşlerine izin verilmiyor, teşekkür edilmesi gereken sağlıkçıların üzerine TOMA sürülüyor! Beceren istifa edip kaçıyor, kimse canını sokakta bulmadı. Ekonomik kriz herkesi vurdu! Tarım kesimi ürettiği malın girdilerinin yüksek, satış fiyatının düşük olmasından dolayı ağlıyor. Sanayi kesimi dişini sıkıyor, yeni yatırım yok; işsizlik tavan yapmış, işçinin eline geçen para değil. Çalışan para kazanamayınca esnaf da perişan, piyasa dönmüyor. Ardı ardına dükkânlar kapanıyor. Eğitim durdu, evinde interneti, bilgisayarı olmayan eğitime ulaşamıyor. Adalet dersen epeydir ülkeye uğramıyor! İçişleri Bakanı kendi sorumlu olduğu konuda güvenlik yok diye Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın, özgürlükler için verdiği karara kızmış, “Sıkıyorsa sokağa korumasız çık, işine bisikletle git” diye meydan okuyor. İnanılır gibi değil, sokakta güvenlik yoksa, mahkeme başkanı korumasız sokağa çıkamıyorsa bu kimin suçu? Anayasa Mahkemesi, dokunamadıkları tek kurum. Herhangi bir mahkeme başkanı olsa, beğenmedikleri kararın karşılığı anında görev yeri değişikliği, rütbe tenzili yapılır ama Anayasa Mahkemesi’ne dokunamadıkları için bağırıyor! Herkes feryat ederken AKP ne yapıyor? Partisine 100 bin yeni üye katmak için çağrı yapıyor. Bunun için, üstelik de İstanbul’da salgın nedeniyle toplanma yasakları getirilmişken kalabalık bir tören yapıyor, bu da kesmemiş, AKP Genel Başkanı, pandemi olmasaymış bu toplantıyı stadyumda yapacak, 30-40 bin kişiyi toplayacakmış diye dertleniyor. Bu yöntemler tarihte kimi hatırlatıyor?
Bizdensen yaşarsın
18 yıldır ülkeyi yöneten bir iktidar, duvara toslamış ve bir avuç inşaatçıdan, betoncudan başka kimseyi mutlu edememişken nasıl olur da daha çok üye kaydedebilir, hâlâ kendisinden çare beklenmesini isteyebilir? Ve bu çağrıya nasıl olur da yanıt bulur?
Tek adam rejimlerinin uyguladığı çok klasik bir yöntem bu: Biz ve onlar! Taraf değilsen, bertaraf olursun demişti zaten. Bizimleysen yaşarsın, yoksa sana hak ve hukuk yok. Bizimle değilsen düşmansın. Düşman hukuku uygulanır. Bizimle beraber yürüyorsan bu pastadan sana da pay düşer. Devlette işe girersin, liyakat önemli değil. Kredi alırsın. Ne iş yaptığın dert değil. Pastadan en büyük payı tabii ki yukarıdakiler alır ama aşağıdakilere de bir kemik düşer. İkinci Dünya Savaşı öncesi Almanya ve İtalya’da uygulanan buydu: Büyük toplantılar. Dış düşman yaratmalar. Marşlar, şarkılar, propaganda etkinlikleriyle parti üyeleri arasında biz aynı geminin içindeyiz inancı yaratma. Genel başkanları da, propaganda başkanı da, hiç kitap okumamışlarsa eminim ki Kavgam’ı okumuşlardır.
Ülkeyi 18 yıldır “Biz ve Siz” diye yönetenler, düşman diye belledikleri grubun tehlikenin farkında olduğunu, onları asla yanlarına çekemeyeceklerini biliyor. Geriye kalan, AKP’ye olmadı ama bizim elimiz başkasına gitmez, bu sefer de MHP’ye diyecek fındık üreticisi Karadenizliye, inim inim inleyen ama mufazakârlık, dindarlıktan gözüne perde inmiş, yoksulluktan çocuğunu başına gelecekleri bile bile tarikat yurtlarına kaptırmış garibandan medet umuyor. Ya her şeyin farkında olan muhalif kesim ne yapıyor? Mesela sokaklarda güvenlik olup olmadığını görmek için bisiklete binip sokaklara mı çıkıyor? Can güvenliği isteyen doktorların yürüyüşünde mi yanlarında oluyor? Ana muhalefet partisine yeni üye kaydı yok, giren yok, maalesef çıkan var. Büyükşehir belediyelerini kazandıktan sonra esen rüzgâra ne oldu? Ülkenin bu kadar derdi varken yeterli ve doğru muhalefeti yapmadıkları için olabilir mi? Bizanslıların, Fatih kapıya dayanmışken meleklerin cinsiyetini tartışmaları gibi bunların da Mustafa Kemal Atatürk’e Mustafa Kemal mi desinler Atatürk mü desinler onu tartışmalarından mı? İktidara gerektiğinde sert muhalefet yapmadıklarından mı?
Halk, denize düşmüş sarılacak yılan arıyor. Yılan olmaya gerek yok, can simidi olmalı muhalefet; elini uzatmalı, gücünü hissetmeli, hissettirmeli! Niye hissedemiyoruz, yalnız hissediyoruz acaba?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı