Veysel Ulusoy

Merkez Bankası’nın ucu yanık mektubu

07 Nisan 2024 Pazar

Merkez Bankası kendine yüklenen görevi nedeniyle hükümete, hükümetteki ekonomi politikası uygulayıcılarına bir mektup daha gönderdi. Mektupta 2023 yılının ikinci yarısında, dış finansman koşullarının belirgin şekilde iyileştiği, rezervlerin istikrarlı artış kaydettiği, talep koşullarının cari işlemler açığına yansıyacak şekilde güç kaybetmeye başladığı, TL varlıklara yurtiçi ve yurtdışı talebin güçlenerek arttığının gözlendiği belirtildi.

Ne güzel değil mi?

Kaynak erişiminde olumlu gelişmeler varmış...

Hangi kaynak?

Kaynak deyince insanın aklına doğal kaynaklar, sermaye ve aramalı niteliğinde olan teknolojik ürünlerin üretiminde kullanılan girdiler, vasıflı işgücü ve verimliliği tanımlayan kaynak dağılımı etkinliği geliyor.

Yok, hemen heyecanlanmayın! Burada bahsedilen şey, dış borç bulma yeteneğinin artması sonucunda dolara, Avroya yüzde 10 faiz vererek borçlanmanın kolaylaşmasıdır. Yani bizi yöneten karar vericilerin borç bulma ile övünmesinden başka bir şey değildir ortada olan.

Bu övünme ile de kalmamış bankamız...

İç talebin azalmaya başladığını da gözlemlemiş ve bu sayede cari açık da azalmaya başlamış, buna seviniyorlar.

Tüm ücretlerin ortalamasının neredeyse asgari ücret olduğu ülkemizde talebin düşüşünü davul ve zurna ile halay çekerek kutlamaya benziyor bu durum. Milli gelirin yüzde 60’ından fazlasının sadece tüketim harcamalarından geldiği bir ekonomide, harcamaların azaldığının vurgulanarak gurur duyulması ekonomide alternatif maliyetin ne demek olduğunu kavramama anlamına gelir.

Diğer bir ifadeyle, cari açıktaki azalmanın talepten dolayı aşağılara gelmesinin, fakirliği yok etmenin tek kaynağı olan ekonomik büyümeden neler alıp götürdüğünü bilmemek anlamına gelir.

Aksine bunu çok iyi bildiklerini düşünmek istiyorum.

Hal böyleyse, geriye kalan olasılık ise daha da vahim.

Biliyorlar ama bunu yapmadan enflasyonu yenemeyeceklerini düşünüyorlar.

Biliyorlar ama halkı daha da fakirleştirmeden enflasyon belasından kurtulamayacaklarını tartışıyorlar. Biliyorlar ama yolsuzluğun arşa çıktığı, tüm kaynakların bir avuç insana transfer edildiği bir ortamı normale döndürmek için halkın daha da yoksullaşması gerektiğini planlıyorlar...

Daha kötüsü var önümüzde. Hem de en pratik ve en kolay olanı. Maaşlara bizim (Merkez Bankası’nın) beklediğimiz enflasyon oranında ayarlama yapılması vurgusu...

Özellikle de toplam ücret gelirlerindeki payı neredeyse yüzde 60’ları aşan asgari ücret olan bir ekonomide, asgari ücreti ve dolayısıyla tüm ücretleri, yılda bir kez ayarlama yapın diyerek enflasyonun altında bırakmak için tavsiye ya da görüş sunuyor Merkez Bankası.

Yıllardan beri yüzde 5’lik hedef enflasyona ulaşmak için tek faktörün ücretler olduğunu zanneden Merkez Bankası’nın buna süslü cümleler ile fiyatlardaki kargaşanın nedeni olarak Kahramanmaraş merkezli depremi de eklemesi, yapılan yanlışları dışa aktarma gayreti olarak görülmektedir.

Tüm bu gayretlerin yanında raporda ne bir milli gelir artışı ne bir istihdam politikası uygulaması ne de halkın yararına olacak bir uygulama var.

Varsa yoksa para politikası uygulamaları ile halkı fakirleştirmek, tüm yapılan yanlışları ve yolsuzluğun maliyetini yine halkın omuzlarına yüklemek.

İşlemeyecek bu yöntem!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları