Utku Çakırözer
Utku Çakırözer ucakirozer@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Keyfimizin Kâhyası mısın?'

03 Haziran 2013 Pazartesi

Gezi Parkı’yla ilgili yaşanan olaylarda Başbakan’ın haklı olduğu tek bir nokta var: Evet, bu olay sadece bir ağaç meselesi değildir.
Tabii ki bir ağaç meselesidir. Ama
“sadece” ağaç meselesi değildir.
Gezi Parkı meselesi
“ağacı kesip yerine AVM kondururum” meselesinin çok ötesinde, siyasi iktidarın bu ülkede “Taksim’e Topçu Kışlası yaparım”, “Çamlıca’ya en büyük camiyi dikerim”, “İçkiyi yasaklarım” ,“Kadınların doğurup doğurmayacağına, doğuracaksa bunun hangi yöntemle olacağına karışırım”, “Dini gerekçelerle çocukları yaşından önce okula başlatırım”, “Muhalif milletvekilini, gazeteciyi hapiste tutarım”, “Protestocu öğrenciyi coplatırım”, “Beğenmediğim yazarı attırırım”, “Üçüncü köprünün adını Yavuz koyarım” gibi nice dayatmasının tamamına yönelik toplumsal bir patlamayı içinde taşımaktadır.
İnsanlar kültürel alışkanlıklarına, sosyal yaşam biçimlerine ve bireysel ve siyasi
tercihlerine bu kadar sık ve bu kadar buyurgan biçimde karışılmasına, önce Taksim’de, ardından diğer kentlerde bir araya gelerek adeta Başbakan Erdoğan ve AKP hükümetine “Keyfimin kâhyası mısın?” deme noktasına gelmiştir.

\n

***

\n

Kimse bu meseleyi yok “darbe çığırtkanlığı yapılıyor”, yok “27 Mayıs provası yapılıyor” şeklinde çarpıtmamalıdır. Taksim, Kuğulu Park, Gündoğdu Meydanı ve Türkiye’nin daha birçok yerinde ayağa kalkan insanlar örgütlü bir topluluk değildir.
Tam tersine aşırı örgütsüzdürler. Hatta izleyebildiğimiz kadarıyla protestocular bir kurum ya da kuruluşun yönlendirmesi altına girmemeye de eylemleri boyunca çok büyük özen gösterdiler.
Daha en başta, polisin birkaç çevreciye uyguladığı orantısız şiddete duydukları ortak tepkiydi onları bir araya getiren. Polis aynı şiddetle karşılık verince işler çığrından çıktı ve tüm Türkiye’yi kaplayan zincirleme bir tepki doğdu.

\n

***

\n

Hükümet yanlılarının Gezi Parkı ile ilgili sarıldığı bir başka söylem ise “Hükümetler meydanlarda, sokaklarda değil sandıkta değişir” yaklaşımı.
Evet, doğrudur. Bize göre de öyle olmalıdır. Zaten Taksim’de toplananların hükümet değiştirmeye çalıştığını söylemek de o insanların tepkisini anlamamak ve hafife almak olur.
Ama...
Demokra
si de 4-5 yılda bir kurulan sandıktan ibaret, şekli bir şey değildir. Demokrasi bir kültürdür. Çoğulculuktur, karşılıklı saygıdır, ötekini dinlemektir ve hoşgörüdür.
Türk halkı, gündelik hayatına, alışkanlıklarına, yaşam biçimine ve tercihlerine siyasi otoritenin her gün
“din öncelikli” bir şekilde müdahale etmesinden rahatsızdır, öfkelidir.
Peki ama bu rahatsızlığını ve öfkesini göstermek için ille de sandık beklemek zorunda mıdır?
Sen kimseyi dinlemeden ağaçları sök, biz seyredelim! Tepkimizi göstermek için de gelecek seneki yerel seçimi bekleyelim. Bugün sökülen ağaçlar bir daha geri gelir mi?
Alevileri rencide eden Yavuz adının değişmesini isteyenler 2015 seçimine kadar beklemek zorunda mı?
İçki içip içmeme tercihimizi savunmak, kaç çocuğu hangi yöntemle doğuracağımızı belirlemek, çocuğumuzun okul yaşını belirlemek gibi konularda karşı karşıya kaldığımız dayatmalar için ille de Cumhurbaşkanlığı seçimini mi beklemeliyiz?

\n

***

\n

Evet, bu bir ağaç meselesidir. Ama sadece ağaç meselesi değildir. Taksim’de başlayıp sonra Türkiye’nin tüm meydanlarına ve hatta dünyanın birçok merkezine sıçrayan bu protestoda ayağa kalkanların mesajı bellidir.
5 gündür Başbakan’ın dayatmalarına, kendisinin de çok sevdiği
Mehmet Akif’in şu dizeleriyle yanıt vermekteler aslında:
“Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum!”

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları