Utku Çakırözer
Utku Çakırözer ucakirozer@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çiçek ve Gül’le Görüşen Baykal: Maalesef Çıkış Yok

10 Ocak 2014 Cuma

AKP hükümeti 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması sonrasında yargıyı kontrol altına alma amaçlı adımlarını hızlandırırken, CHP’nin eski lideri Deniz Baykal, bu konudan duyduğu kaygıyı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile görüşmelerinde gündeme getirdi.

Türkiye’de ana damar tıkalı
Önceki gün Gül ile görüşen Baykal’ı dünkü görüşmemizde oldukça “karamsar” bulduk:
“Vicdanen rahatım. Yapmam gereken şeyi yaptım. Ancak vardığım sonuç mutluluk verici değil. Ama gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamış olmak da bir görev. Bir kör dövüşü içindeyiz ve ‘makul çıkış var mı’ diye yokladım ben. Maalesef yok. Türkiye’de sistemin ana damarı tıkalı. Yürütme ile yargı arasındaki çatışma giderek derinleşiyor ve daha da devam edecek. Ben görüyorum, herkes görüyor. Ama muhataplarım böyle bir uyumsuzluk görmüyor. İşleri toparlamaya yönelik bir inisiyatif içinde olmadıklarını görüyorum.”

Bir yemekle uyum sağlanmaz
Meclis Başkanı Çiçek’in tüm iyi niyetine rağmen daha “temsili” bir görevde olduğunu anımsatan Baykal, krizden çıkışta Cumhurbaşkanı’na önemli rol düştüğü kanaatinde. Ancak beklentisine karşılık alabilmiş değil:
“Organlar arası uyum konusu cumhurbaşkanına verilen anayasal bir görevdir. Uyum ve eşgüdümün sağlanması. Bu konuda Türkiye, tarihinin en sıkıntılı dönemini yaşıyor. Ama ‘uyum var’ deniyor. ‘Yasama, yürütme ve yargı başkanlarıyla yemek yiyorum’, ‘Meclis Başkanı Başbakan ile çok iyi geçiniyor’ deniyor. Böyle söyleyerek Türkiye’nin dört bir köşesine yayılan yürütme-yargı çatışmasını görmezden gelmeye hakkımız var mı?
Bugün Türkiye’de doğruya sahip çıkacak, yanlışa dur diyecek bir anlayışa ihtiyaç var. Çatışan tezlerin içindeki doğruları yakalayacaksın. Yanlışları ayıklayacaksın. Doğruları hayata geçireceksin. Hiçbir taraf tam mutlu olmayabilir. Cumhurbaşkanı’nın kamuoyu önünde yapabilecekleri var, kamuoyu önüne taşınmadan yapılması gerekenler de var. Sadece genel geçer, yuvarlak doğruları ifade etmekle yetinmek doğru değil. Yapılanlar mazur görülemez. Gerekirse Cumhurbaşkanı Bakanlar Kurulu’nu toplar, görüşlerini ifade eder.”

Kimse ‘güvenilir yargı’ aramıyor
Başbakan Erdoğan ile de görüşüp görüşmeyeceği merak ediliyordu. İşte yanıtı ve gerekçesi:
“Başbakan ya da başka bir yetkiliyle görüşme yönünde bir niyetim yok. Bunu gerektiren bir şey görmüyorum. ‘Güvenilir bir yargı kuralım’ arayışını görsem görüşürüm tabii. Öyle olsa hepimize görev düşer. ‘Hem yolsuzlukların gereğini yapalım, hem de yargı işgal altındaysa onu ortadan kaldıralım’ dense herkes dikkate alır. Ama öyle değil. Öyle imiş gibi gözüküyorlar ama değiller.”

‘Olmaz ’ dediğimiz her şey yaşandı
17 Aralık’tan bu yana yaşanan olayların vahametine dikkat çeken Baykal şu değerlendirmeleri yaptı:
“İzmir’de başsavcılık tarafından izin veriliyor. Gözaltı kararları alınıyor. Ama bu kararlar uygulanmıyor. Görevini yapan polisler görevinden alınıyor. Olay ciddi. Filmler var. Zamanlama manidar lafıyla örtbas etmek mümkün mü bunları? Yolsuzluklar himaye ediliyor, yargılanması engelleniyor. Bir aya yaklaşıyor hâlâ ilk soruşturmada bakanlarla ilgili fezlekeler ortada yok. Zekeriya Öz’ün söyledikleri son derece önemli. Gerçekten böyle bir buluşma oldu mu, Başbakan’ın mesajları iletildi mi? Doğruysa çok vahim. Hukuk devletinde olamaz dediğimiz ne varsa yaşandı şu süreçte.”

İfade için yargı ‘hazırlanıyor’
“İfade vermesi gerekenler ifadeye gitmiyor. 2 Ocak’ta neden gitmiyor? Çünkü henüz yargı onun ifade vermesine hazır hale getirilmedi. Bunu halletmek için, HSYK’yi tamamen Adalet Bakanı’nın tercih ve kararlarına bağlama çabası var. ‘Yargıyı cemaate emanet etmeyelim.’ Etmeyelim tamam ama sizin yaptığınız haliyle de Adalet Bakanı’nın yargısı olmuyor mu?”

Demokrasimiz sorgulanacak
Deneyimli siyasetçiye göre içinden geçmekte olduğumuz dönem Türkiye’nin dünyadaki algısını ve itibarını da yakından etkileyecek:
“Bu gidişle yargı kanamaya devam edecek, demokrasi sorgulanır hale gelecek. Dünya Türkiye’ye ve demokrasimize küçümseyerek bakmaya başlayacak. Yargının bu kadar örselendiği bir süreç tek parti döneminde bile yaşanmadı. Şimdi çok ciddi biçimde sorgulanır hale gelecek.”

AKP usulünce bırakmayı bilmiyor
Baykal, Türk demokrasisinin daha önce yaşamadığı bir samimiyet testi ile karşı karşıya olduğu inancında:
“Türkiye’de demokrasinin sorunu şu: Maalesef demokratik seçimle gelen iktidarlar, vakti gelince usulünce iktidardan ayrılmayı beceremiyor. Tek istisnası 1950 seçimleri. Seçimi kaybeden kadro hiçbir güvence talep etmeden bıraktı. Başka da örneği yok. AKP ile de aynı sıkıntıyı yaşıyoruz. Tüm bunlar karşısında demokrasinin temel güvencesi seçimlerde vatandaşın sergileyeceği tavır olacak. Adaletin yerini tutmayacağını bile bile artık vatandaştan umut eder hale geldik. Umarız vereceği oyla bu tabloyu o düzeltir.”

HSYK ‘VUR KAÇ’INA GEÇİT YOK
Baykal, AKP’nin hızla Meclis gündemine getirdiği HSYK düzenlemesine de çok tepkili:
HSYK düzenlemesini içeren kanun teklifinin, Adli Kolluk Yönetmeliği’nden farkı yok. Kendilerine bağlamak istiyorlar. HSYK bir anayasal kurum. Anayasa ile kurulan bir kurumun ‘iç örgütlenmesini yapıyorum’ diye içini boşaltacaksınız. Bu kesinlikle iyi niyetli değil. Ülkede yığınla yargı faciası var. Deniz Feneri, Balyoz, Ergenekon... Adaletin yığınla sorunu var. Sen gelip ‘HSYK’yi adalet bakanına bağlayacağız’ diyeceksin ve Türkiye de bunu seyredecek. Bunları muhalefetin Türkiye’ye anlatması lazım. Vur kaç yaparak bu işleri yöneteceklerini sanıyorlar. Bunun olamayacağını umarım Anayasa Mahkemesi’nin tedbir kararıyla Türkiye görecek. Kanun çıkar çıkmaz yürürlüğü durdurup acele tedbir kararı alınması gerekir. Tek çıkış odur. Ondan sonra iktidarın muhalefete giderek ‘Birlikte yapalım’ demesi gerekir. Krizden çıkışın tek yolu iktidar ve muhalefetin bir araya gelerek bağımsız yargının özünü oluşturacak bir HSYK düzenlemesi yapmasıdır.”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları