Diktatörlük kâbusundan Kürt-çe uyandık!

08 Haziran 2015 Pazartesi

Türkiye Gezi’den beri kendisini içinde bulduğu girdaptan 30 yıl sürmüş kanlı bir iç savaşın yaralarını sarma yolunda da çok önemli bir kazanım elde ederek çıktı.
“Gezi”yi kan gölüne çeviren şer güçlerin belki de hiç öngöremeyecekleri bir gelişme olarak değerlendirmek mümkün bunu. Gerçekten, her şerde bir hayır varmış!..
Gezi’den bu yana siyaset Türkiye’de bir kimlikler (kültürler) savaşına dönüştü. Bunun vebali, “Erdoğan AKP’si”nin boynunadır.
Türkiye’ye yeni bir yaşam kisvesi biçtiler. Biçtikleri kisve, Türkiye’nin “en azından” yarıya yakın insanı için kefen demekti.
Türkiye’de askeri bürokratik vesayetin ileriye (demokrasiye) doğru sorgulama ve eleştirilerini kullanıp o vesayeti “geriye (diktatörlüğe/totaliteryanizme) doğru tasfiye etmeye giriştiler.
Önceki on yılların bürokratik laikçiliğinin bedelini gelecek on yılların gencecik laik kuşaklarına, çocuklarımıza ödetmeye çalıştılar.
Ama Türkiye’de Cumhuriyet deneyiminin sadece devletçi laikliği değil, onun ötesinde bir “çoğul toplum laikliği” yarattığını es geçtiler.
Askeri vesayetin öcünü sivil toplumdan almaya yeltendiler.
Bu yolda ürettikleri dinbaz ve gaddar “yeni-Türkiye”lerine laikliği “devlet sopası” değil toplumsal barış için mutabakat normu kılmaya azimli “yeni-Cumhuriyet”in çocukları diklendi. Onları öldürüp gözlerini kör ettiler.
Nihayet aynı “çoğul toplum laikliği”nin bir parçası-paydaşı olan Kürt hareketi, Türkiye’nin aynı hayata özlem duyan diğer parçası ile kanlı olmaktan kardeş olmaya doğru ikna edici olmaya başladığında darbeyi bu defa sağlam aldılar.
Gezi sarsıcıydı; ama kan kusturdular.
Şimdiki sarsıntı, kendi döktükleri kanda boğulmamak için çırpınma mücadelesine onları sokacak gibi görünüyor.
Özetle şerre soyundular… Hayırlara vesile oldular!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları