Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Zorunlu, stratejik, geçici, ateşkes..

10 Ocak 2020 Cuma

Pazartesi sabahına uyandığımız karanlık gelişmeler, Amerika-İran çatışmacılığı üzerinden savaş tamtamlarının kaçınılmaz olduğu sinyallerini veriyordu. Satır aralarının kimi okumaları da çaresiz dengelemelerin sinyallerini vermiyor değildi.. İran’ın bombalamada hedef seçtiği üsler üzerinden okumalarda; Irak işgalinde en başlangıcından Amerika’nın da hedeflediği, sonrasında istenen doz başarısına ulaşılamadığı için, Irak’tan asker çekmeye kadar varan çıkışlarla soğutma hareketlerine geçişi seçtiği üçe parçalanması projesine doğru taşların kaymakta olduğu vurgulamaları yeniden ön plana çıkmıştı.

Aynı strateji üzerinden Amerika’nın, İran’ın Irak’taki üslerini bombalama eylemine, siyasal en çok kendi kamuoyları, Trump’ın yaklaşan seçimlere ilişkin de siyasetinde aksine çıkışlar yapılsa da çok sert geri dönüşü olamayacak yanıtlar vermeyebileceği de serinkanlı baskın görüşlerde ağır basıyordu.. Amerika sonuç olarak İran’ın bölge siyasetlerinin bütününde en etkin rolü oynayan özel askeri güçler komutanını öldürmekle çok riskli bir intikam adımı atmıştı. İran’dan General Süleymani’nin yasının tutulması anlamında, inanç ve geleneklerine de uygun olarak verilen sert yanıtın devamına ilişkin adımlarında soğutma siyasetine geçmesi olası, akılcıydı..

İran yönetimi de cenaze törenlerinde milyonların toplanması ile kendi kamuoyuna, daha çok da dünyaya dönük ülke içi yarattığı birliktelikten güç, iman tazelemişti. Arada kesinleştirilemeyen sayıda acılı İranlının ezilerek ölmüş olmaları, yine inançlarının gereği acılardan beslenen güç tazelemesinin kanıtıydı. Yine inançlarının gereği, kanının intikamı alınmadan toprağa verilmemesi ibadetinin gerekleri de yerine getirilmişti..

***

İki taraf için de gerçekçi koşulların zorlamasında, görünen ürkütücü çalınan savaş tamtamları ortamının, ateş çemberinin içinden, çaresiz dengelemelerin sinyalleri de okunamaz değildi.. Aslında taşların kaymasıyla dengelerin oynayacağı gerçeği ortadan kalkmıyordu. Amerika-İran ilişkileri, son keskin, öfkeli adımlarla daha da sorunlu boyutlar kazanmıştı. İki taraflı vitrinde ateş çemberini oluşturan ataklar, bir taraftan soğutma çelişkili sinyallerin okunması, orta, uzun dönemlere yayıldığında ya sıcak çatışmacılıkları ya da şimdiden belki de hiç öngörülemeyen yeni dengeleri getirecekti..

***

Değişmeyen en güncel gerçeklik ise üzerinden savaşların doğrudan savaş sinyallerini verdiği, Amerika-İran çatışmasının sonrasında, tarafların yeniden üzerinden savaşlar stratejileri için çaresiz soluk alma gereksinmeleriydi.. Irak, Suriye, Libya, Türkiye.. şimdilik öncelikli gündem sıralamasında yer alanlar olarak, terör örgütlenmelerinin kullanılmaları kapsama alanındaydılar..

Pakistan’ın sıcak haberler içinde Amerika’nın elini üzerinden çekmesini istiyor olması, uyarıcı bir adım. Amerika’nın, tek kutuplu dünya düzeni adına Ortadoğu, Afganistan işgalleri süreci sonrası, Pakistan’ın savaşın tarafı olmaması, Amerika’dan gelen dayatmalara koşulsuz boyun eğmiş olması karşılığı, Afganistan’dan bile daha perişan konumlara gelmesinin, çaresizliğin uyanış sinyalleri olarak da okunabilir. Irak’tan gelen benzer çıkışlarda da Amerikan işgalinin projesinin sonuç mayası, Irak’ın üçe bölünmesine karşı, son bir silkinişin çabaları olarak okunabilir.

Libya çoktan paramparça edilmiş olsa da.. Son tek kutuptan çok kutupluluğa geçişte kurulmuş önemli dengelerden bile daha anlamlısı; dünyanın geleceğinin yoksul güney dünyasının çok ötesinde; tüm insanlık, canlıları, doğası, iklimi ile birlikte ağır tehditler altında kalmasının gerçekçiliğinden üretilmiş çaresizlik.. Zengin kuzey dünyasındaki ayma çabalarının, gerçekçi çözüm arayışlarının ittifaklarının da hafife alınmaması gerekiyor değil mi?

BM’de son sözü söyleme lüksü olanları, yeni zengin kuzey dünyası içinde, askeri ya da ekonomik güç ile öne çıkanlarının kendi çıkarları penceresinden çelişen çıkarları bir yana.. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler listesinde tutulması için kesintisiz baskılara karşın, Laik Cumhuriyet, Atatürk devrimleri, kurtuluş, kurul savaşımları ile gelişmekte olan ülkeler için de rol model, umut oluşturanların gerçekleri ile kazanılmış deneyimler var..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları