Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yalanla gerçek

12 Ocak 2016 Salı

Profesyonel gazetecilik birikimi, satır aralarını iyi okumak, farklı haber kaynaklarından gerçeğe ulaşmaya çalışmak... İnanın pek çok günlük haberde biz de bilgi kirliliğinin kurbanı; gerçeği öğrenmekten çok uzakta kalmanın ötesinde, kitleleri kasıtsız da olsa yanlış güdüleme suçunda suç ortaklığı yapan konuma düşebiliyoruz... Bağımsız yargı, hukuk devleti düzeni, özgür basın işleyişinin geçerli olduğu ülkelerde de silahlı güçten daha etkin kullanılan yalanlar, gerçeklerin tersyüz edilmesi kamuoyu oluşturmaları güdülemelerinin ağır bedellerini ödediği için, insan hakları ayaklar altında...
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü odaklı, bizim, gazetecilerin çalışma koşullarını, medyamızın hali pür melalini masaya yatırmaya kalkıştığımızda; rejimi kâğıt üstünde demokrasi görünen ülkeler içinde değil sadece, diktatörlükle yönetilenlerden de daha baskın yandaş medya, işten atılan gazeteciler, yasaklar, sansür, cezalandırmalar, yargılamalar, can güvenliksiz olma gerçekleri ile yüz yüze kaldığımızdan... Dünyada eşi benzeri görülmeyen en sorgulanamaz bilgilendirmeler, gerçeklerde bile, yalanla gerçeğin aynı ipte, tarafların mezheplerine göre yer değiştirmekte olduğu vahim bir tablo ile karşı karşıyayız...
Arkadaşlarımızın elinde, günlerdir tartışmalara konu olan, kapı gibi belge var. “Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Dini Bilgilendirme Platformu’nun, İslami konularda fetva verme anlamında, kızına cinsel arzu duymuş babanın sapkınlığına kılıf arayan ayrıntılı bilgilendirme metninin içeriğinin öfkeli tartışılmasının altından nasıl kalkılabilinir ki?..” “Diyanet’in, son yıllardaki padişahlara buyruğa göre, üstelik tek mezhepçilik üzerinden fetva veren şeyhülislamları aratmayan dini yorum açıklamalarına... Laikliğe aykırı suçlar babında bir denetiminin yapılmasında katkısı olabilir mi...” türünden sorular kafamda üşüşürken “akıl tutulması” boyutunda yeni bir haberle yüz yüze kaldık.. “Diyanet’in babanın kızına cinsel duygular beslemesini hoş gören bir fetvası söz konusu değilmiş. Diyanet’in içine sızan paralelciler, kimi terör örgütü mensupları, Diyanet’i karalamak üzere böylesi bir tuzak metin üretmişler. Yakalanmışlar, cezalandırılacaklarmış..”

***

İnancın yorumu üzerinden, dahası ülkemiz için çok ağır tehdit, Ortadoğu’yu yeniden daha kanlı çatışmalar, savaşlara sürüklemede gündeme girmiş SünniŞii “İran-Suudi” mezhep çatışmasında, neyin doğru, Kuran’a göre gerçek, neyin yalan olduğu üzerinden televizyonlarımızda saatlerle yapılan tartışmaları; mezhep, inançlarına göre ülkemiz insanlarını nasıl cepheleştirmekte olduğu gerçeğini de bir kenara koyabilir miyiz?
Aklını başında tutmaya, ülkemizi bu çok kanlı yeni mezhepler çatışmasının dışında tutmaya çalışan tüm siyasilerimiz, Dışişleri uzmanları sabahtan akşama uyarılarını yaparlarken Cumhurbaşkanı ile AKP hükümet sözcülerinin çelişkili çıkışlarını nasıl açıklayacağız? Hükümet sözcüleri, anayasamızın bağlayıcı Cumhuriyet, laiklik, ülkemizi bu kanlı mezhep çatışmalarından uzak tutabilecek dış politika ilkeleri çizgisinde kalamasalar da göreceli tarafsız dengeli bir çizgiyi korumaya çalışırlarken Cumhurbaşkanı Mısır’da karşı durduğu siyasal, mezhep ağırlıklı idamlara karşı duruşunu yok sayarak, Suud idam infazlarının iç politikaları konusu olduğunu söyleyebiliyorlar...
AKP’nin ortak siyaset belirleme hafta sonu toplantılarından, ülkemizin iç, yaşamsal gündemine yönelik açıklamalar bile çelişkili... 12 Eylül darbe anayasasına karşı demokratik anayasa oluşturma gerekçeli hükümet, Başbakan, Meclis Başkanı, AKP sözcülerinin bozuk plak gibi yinelenen açıklamalarının işlevi bitmiş olmalı ki.. Sıra, Cumhurbaşkanlığı’ndan dayatılan başkanlığın AKP kadrolarına kabul ettirilmesi, dikte ettirilmesine gelince... Meclis iradesi ile parlamenter ya da başkanlık rejimi seçeneklerinden “u” dönüşü ile, başkanlık rejimi tezi AKP’nin dayatması oluverdi...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları