Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Ucu açık’ olmuyormuş...

01 Ekim 2015 Perşembe

Bizim medyada görmedim, Pervin Tan’ın gönderdiği elektronik postadan okudum... Gerçekten yazısının başlığında söz ettiği gibi, Arjantin Devlet Başkanı Bayan Fernandez’in BM’de yaptığı ağır eleştiri konuşmasını dinlerken Obama’nın suratı allak bullak... Fernandez, kontrolden çıkan terör canavarının sorumluluğunda, ABD’nin izlediği politikaların paylarının bir bir altını çizmiş... “Devrimci dediniz desteklediniz... Dün devrimci dediğiniz radikal İslamcılara karşı bugün savaş açtınız... IŞİD, El Kaide’nin elindeki silahlar için kim ne söyleyebilir?... 1994 Buenes Aires İsrail Elçiliği saldırısında İran parmağı suçlaması yapıldı, çıkmadı... 11 Eylül sonrası Afganistan, Irak işgallerinin iki ülkeyi ne hale getirdiği ortada... Arap baharlarında Tunus, Libya, Mısır’da.. radikal İslamcıları kendi ellerinizle iktidara getirdiniz... Bölge ülkelerinin halklarının özgürlüklerini gasp ettiniz... Bugün burada IŞİD’e karşı BM kararı için toplandık...”
Dünkü haberlerde daha ayrıntıları ile dinlediğimiz üzere gelinen noktada ABD’nin de isteği doğrultusunda IŞİD’e karşı ortak mücadelede dünya ciddi bir uzlaşma noktasında... ABD-AB ülkeleri, Rusya ve İran’ın ve de Arap ülkelerinin desteğini almış, Türkiye’nin de kapılarını açtığı, içinde olduğu ilan edilmiş olarak; IŞİD’e karşı verilecek silahlı savaş için tam bir işbirliği olmasa da, dayanışmalı, birbirinden haberli, koordineli, uzun süreceği öngörülmüş, daha sonra yapılacak görüşmelerle daha da organize edilecek BM şemsiyesinde bir uzlaşma gündemde...
Sonrası biraz karışık... Bölge IŞİD’den kurtarılmaya, arındırılmaya çalışılırken, Suriye’nin Esad’lı mı Esad’sız mı kurtarılacağı karışık. Irak’ın kaç parça kalacağı tartışmasının ise gündeme alınmayacak kadar ucu açık. Bölgede Rusya’nın ne kadar ağırlıklı söz sahibi olacağı daha bir karışıksa da, Esad’la uzlaşmalı fiilen askeri gücü ile ağırlığını koyması, var olmasının onayı açık. Bölgede doğrudan sıcak çatışmaların içinde yer almayı sürdürecekleri var sayılan YPD, PKK’ye biçilen roller daha bir karmaşık...

***

Suriye’de Esad’ın gönderilmesi fetvasının verildiği ilk tarihlerde “Yeni Osmanlıcılık, Ortadoğu, İslam dünyası liderliği vizyonu biçilmiş Türkiye”... Daha doğrusu Erdoğan liderliği-Davutoğlu teorisyenliğinde ortaya atılmış projelerin sahipleri; düşünce kuruluşları, ABD önderliği.. bölgede her şeyin tepetaklak olması sonrası, Türkiye’nin stratejik ortak rolü söylemini bir daha ağızlarına almama yeni çizgilerinde... Kendilerinin gösterdikleri duruma göre esneklikler, yeni strateji, projelere uyum sağlayamayan bizimkilere sitemli... Uyarı üzerine uyarılarını yapıyorlar...
Esad’ı götürecek Suriye’den askeri güç yaratma projelerinin tümü suya düştükten, silahları IŞİD’in ya da onu aratmayan radikal İslamcı diğer terör örgütlerinin eline kaptırıldıktan sonra, ellerinde savaşacak güç olarak Esad’a ne kadar yakın ya da uzak oldukları tartışmalı PYD ve PKK kalmış. Türkiye’deki çatışmalar nedeniyle daha önceden terör örgütü olarak ilan edilmiş PKK için resmi dönüş yapılamıyor, PYD çoktan tek savaşan stratejik güç olarak bağırlara basılmış. Erdoğan-Davutoğlu ikilisine uyarı üzerine uyarı yapılıyor... “IŞİD’e karşı savaşta yerinizi almak zorundasınız. PYD’ye IŞİD karşısındaki savaşlarında destek olacaksınız. PKK ülkenizdeki terör eylemleri nedeniyle tehdit oluşturduğu sürece, özsavunma hakkınıza söyleyebilecek sözümüz olamaz, ama terör tehdidi çatışmaları ile orantılı olarak orantısız güç kullanamazsınız. PKK’ye, gerek PYD ile geçişkenliği ile bağlantılı, gerekse doğrudan IŞİD’le çatışacak güç olarak gereksinimimiz var..” olarak apaçık okunması gereken çıkışlar yapıyorlar...
Neymiş efendim?.. Tek kutuplu dünyanın süper güçleri, dünyayı yöneten siyasal odakların, liderliklerinin bile “ucu açık” reçetelerle yola çıktıkları operasyonlar yarı yolda kalınacak boyutlarda çuvallıyormuş... Bizimkilerin hadlerini bilmeyerek kışkırtıldıkları masallarında, sınır tanımayan düşlerinde... Kendilerini İslam dünyası, Ortadoğu liderliği, Osmanlı padişahları yerine koymaya kalkışırlarken, “ucu açık” hesapları çuvallamaz da ne olur? Ülkemizin kimi Kürt aşiretleri ile kirli siyasal ittifaklarda, en fanatik tek mezhepçilik üzerinden, radikal din odaklı işbirliklerinde “Meclis’ten kaçırılmış, demokratik hukuk devleti ilkeleri yok sayılmış, içeriği gizlenmiş ucu açık barış süreci” işte yaşandığı üzere böyle çuvallıyormuş...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları