Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Suçlular ve Güçlüler

24 Ocak 2015 Cumartesi

Çağdaş Yaşam Denizli Şubesi, Uğur Mumcu’nun katledilişinin 22. yıldönümü anma etkinliği, aynı odaklı aydınlarımızın bir bir katledilişlerinin protestosu olan “Demokrasi Haftası”, çok sayıda ortak gündemli demokratik etkinliklerde de hep birlikte olabilme amaçlı 22 Ocak gününe çekmişlerdi. Bu yılın öne çıkan gelişmelerini en çarpıcı özetleyen “Suçlular ve Güçlüler” ortak başlığı altında, 22 yıl sonra ilk yılların duyarlılığını, tepkilerini anımsatan bir katılım, şemsiye oluşumu, ortak değerler, tepkiler odaklanması, toplumsal tepki patlaması gözlemliyoruz...
Uğur Mumcu’nun katledilişinin yakınlaştığı tarihlerde, tırmanan tehditlerin anlamını algılamış olarak korkup susmak yerine, ailesini korumaya yönelik kendi çapında koruma önlemlerini aldığı içindir ki... Bir yerlere giderlerken, arabasının kontak anahtarını çevirene kadar onların dışarıya çıkmalarını engellemesi sayesinde, bugün aramızda olan Özgür Mumcu ile Cumhuriyet’in koridorlarında karşılaştığımda bu gözlemimi paylaştım. Etkinlikler için aile ve um:ag’a yapılmış başvurulara bakarak kendilerinin de aynı izlenimi edindiklerini, bugünün yaşanılanları ile kurulan güçlü bağın, tepki buluşmasının altını çizdi...
Uğur Mumcu’nun aynı kişide buluşturulması çok zor; hukukçu, araştırmacı gazeteci, kıvrak zekâ ve mizahla buluşmuş usta kalem, inandığı değerleri savunmada ödün vermez yürekli duruş, kalpaklı Kuvayı Milliyeci ruhu, Cumhuriyet, laiklik, Atatürk devrimlerine ödünsüz bağlı, insan hakları, hukuka dayalı demokrasi, çağdaş uygarlık savaşçısı, Anadolu Aydınlanması, uygarlığının bileşkesi değerlerle gelecek yaratma savaşımcısı... Sansürsüz ülke gündemine soktuğu sorunlar, yaşananlara, yaşanacaklara ilişkin sunduğu bilgiler, verilerle öylesine güçlü, kitleleri etkileyiciydi ki... Sık sık altını çizdiği “Ticaret-Siyaset-Tarikat üçgeninde” kurulan kirli çıkar kavgalarının önünde öyesine güçlü bir savaşım veriyordu ki... Bu ülkenin geleceğinde, bu kirli çıkar ittifakları ile kurulmuş, kurulacak tuzaklar, oyunların geneline öylesine güçlü ayna tutumuş, tutuyordu ki... Yaşadığı dönemler, öncelerini olduğu kadar, bugün olanlar, olacaklar için de yol gösterici, uyarıcı olabilmişti ki...

***

Ülkemizin ve dünyalıların canlarını daha bir derinden yakan, akıtılan kanların, milyarlarca dünyalıyı yoksullaşma, yoksunlaşma, çaresizliğin pençelerine çeken, kirli çıkar bağlarını ortalığa saçan gerçekleri Uğur’un yazılarından okumak, söylemlerinden duymak, dersler çıkarmak yetmiyor. 22 yıl içindeki olumsuz sıçramaları sorgulamak da önemli... Kuralsız düzenin kuralsız savaşlarında, terör, en çok da düzenin çarklarında inançlar ve değerlere de aykırı olarak, hortlamış İslamcı terör eylemlerinin patlamasında yakın günlerde ne kadar çok gazeteci yanında, aydınlar, insan hakları savunucuları ve insani duruş koymaya çalışan halkların kitleleri katledildiler değil mi?  Elbette bataklıkları yaratan koşullar sorgulandığında, emperyal çıkar tuzakları ile atbaşı, çağın vebası olarak beslenmiş ırkçılık ve dincilik ayrımcılığı kirli çıkar savaşlarında, en çok Müslümanları ezen acımasız sonuçlarıyla... Bataklıkların içinde kor alevlerle yanan İslam dünyası ülkelerinin halkları; Filistin, Irak, Suriye, Pakistan, Libya.. Afrika, Asya’nın her yanında, iç savaşlar bataklığında yaşananların üzerine, zengin Kuzey dünyasına sıçrayan terörle, İslam karşıtlığının çatışmaları eklemlenmiş...
Yine de Uğur’u katleden kirli çıkar ittifakının, Uğur’suz geçen 22 yılda aldıkları güç, kirli çıkarlardaki vahşet boyutları dudak uçurtuyor. Uğur, değerleri için çok etkin, çok güçlü savaşım veren, kitlelerin moral değerlerini yücelten gerçek gazeteci aydın duruşuyla hedef seçilmişti... Yüz binler katliamındaki vahşet, kendilerinin, çocuklarının geleceklerini etkileyecek tehdit boyutlarını algılamanın acısında, belki o gün için bugünden daha güçlü olan toplumsal örgütlenmeler, değerler şemsiyesinde soluğu Ankara’da, cenazesinin arkasında almışlardı.
Belki zengin Kuzey dünyası içinde, Aydınlanmadan payını almış örgütlenmeler, bireylerin duyarlılığında Fransa’daki gazeteciler toplu katliamında, benzer bir bilinç, kaygıyla buluşmayı, geniş toplumsal duruşu, hem de ülkeler üstü bir boyutla gözlemleyebildik. Aydınlanmanın değerleriyle duran büyük kitleler yanında, ülkeler, siyasi liderliklerin duruşlarını, günümüz düzen çarklarında “Ticaret-Siyaset-Tarikat” üçgeninde, kirli çıkar sarmalındaki gelişmelerinden sonunda korkmuş olmak olarak açıklayabiliriz... Kuralsız düzenin kuralsız savaşları artık terör olarak zengin kuzey dünyasını da içine alıyordu...
Ancak radikal terör örgütlerinin katliamlarında çok sık örnekleri yaşanan aydınlar, gazeteciler, bir bir kafaları kesilerek gösteri ile yaşatılan katliamlarının yeni ürkütücü bir sıradanlık boyutu da var... Bataklıktaki savaşların yüzyıllar öncesi, çağların gerisinde kaldığını sandığımız katliam yöntemlerinde hedefler daha çok ulaşılabilirlik olarak seçiliyorlar. İnfaz edilen ABD’li gazeteciler, en son önceden yakalanmış Japonlar, vahşet, güç gösterisi, pazarlık aracı olmanın kurbanları...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘5N1K’ 26 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları