Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sandık hukuksuz yetki veremez...

04 Haziran 2016 Cumartesi

Başbakan Yıldırım, yıldırım hızıyla başladığı görevinde önceliğinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık rejimine geçiş, olmadı partili cumhurbaşkanı beklentilerine hizmet, adanılmış bu yolda kusursuz çalışma azmini kanıtlamanın derdine düşmüşe benziyor. Hükümet’in, AKP’nin çiçeği burnunda başkanı olarak, gündemdeki Başbakanlık icraatının konusu uysa da uymasa da, sözü Cumhurbaşkanı’nın vazgeçmeyecekleri doğal liderleri olduğuna getiriyor. Cumhurbaşkanlığı icraatları ile ortaya çıkan, AKP organları, Hükümet icraatları, başta yargı bağımsız çalışması gereken kamusal kurumlar ile de “takşak” ilişkisi içinde ortaya çıkan durumların, hukuk devleti, anayasal düzen ile çelişkilerini kabullenme, “itirafı” anlamına da gelen, “Ortaya çıkmış fiili durumla anayasanın bir an önce uyumlu hale getirilmesi” gereğinin altını çiziyor.
Ancak il başkanları, parti yönetim kadroları ile yaptığı ilk toplantıdaki sözleri, Başbakan ve AKP Başkanı kimliği ile yürürlükte olan hukuk devleti, anayasal düzeni tanımadıklarının ilanı anlamına da geliyor. “Anayasa ne söylerse söylesin” diye başlayan cümlesine, hukukçular, muhalefet parti liderlerinden gelen sert tepkiler karşısında, dün yaptıkları düzeltme amaçlı açıklamalarında ise, anayasa, hukuk devleti ihlallerini savunmadığını, sözlerinin çarpıtıldığını söylese de, sandıktan çıkmış Cumhurbaşkanı’nın oy veren seçmene karşı siyasi sorumluluğunun doğmuş olması gerçeğini kastettiğini söylüyor.

***

Hep birlikte pek çok kez Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından duyduğumuz, bildik tezlerine, AKP lideri ve Başbakan olarak açıktan, kişisel destek veriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sandık çoğunluğu ile seçilmiş olmakla, elde ettiklerini savundukları hukuk devleti düzeni, anayasa ilkelerini, çok açık yazılmış hükümleri yok sayarak, fiili siyaset yapma haklarının doğduğu tezlerini savunuyor. Yine hukuk devleti düzeni anayasa hükümlerine göre açık suç oluşturan; “Cumhurbaşkanı’nın siyaset yapma, partili kimliğini koruma, yasama başta, tüm kamusal kurumların icraatlarına karışma, söz söyleme, talimatlar yağdırma eylemlerini” sandıktan çıkmış olmakla doğmuş siyasal sorumluluk çerçevesinde savunduğunu söylüyor. Kendisine yönelik “hukuk devleti düzeni, anayasal hükümlerin yok sayılması” suçlamalarını, haksız, görüşlerini çarpıtma olarak değerlendiriyor.
Evet, Sayın Yıldırım, AKP’nin çiçeği burnunda başkanı, hükümet başkanı, AKP’nin 12 Eylül referandumu, içinde çelişkiler olan Cumhurbaşkanı’nın sandıktan halkın oyları ile seçilmesiyle, ortaya ne başkanlık düzeni, rejimi ile yetkilendirilmiş ne de partili kimliğini koruyabilecek cumhurbaşkanı kimliği çıkıyor. Halkın oylarıyla seçilmiş cumhurbaşkanının kuşkusuz Meclis’te seçilmiş cumhurbaşkanından çok daha ciddi olarak var olan hukuk devleti düzeni, anayasal yeminine bağlı olması, partiler üstü kimlikli cumhurbaşkanı olarak çalışmalar yapmasını daha bir sorumlu, zorunlu kılıyor. Bir adım ileri en azından biçimsel sorumluluklarına sadık kalmış görünen Gül’ün Cumhurbaşkanlığı icraatlarında da, gereği yerine getirilmemiş, hükümet ve Meclis icraatlarını kamu yararı adına denetleme yükümlülükleri bulunuyor.
Sorun, geçerli hukuk devleti düzeni, anayasal düzen, cumhurbaşkanlığı yemini ihlali suçları için cumhurbaşkanlığından, açık hüküm olmaması, hukuksal boşluk bağlantılı, sorumlu tutulamamalarından doğuyor. Cumhurbaşkanlığına, açık yasa hükmü olmasa da, çok açık yetki ihlallerinde, sorumluklarını yerine getirme çağrısı yapılması gerekirken asıl sorun, sorumlu Başbakan ve AKP Başkanı’nın, söz konusu ucu açık bu yetki, hukuk ihlali suçlarını, “siyasal sorumluluk doğmuştur” gerekçeli savunmaya kalkışılmasıdır...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları