Rantını Tüketmek...

31 Ekim 2013 Perşembe
İktidarlarının profesyonellikleri, uzmanlıkları
kuşku götürmez danışmanlarının gerek Cumhuriyet
Bayramı, gerekse başörtüsü üzerinden sıcak
gündeme soktukları gerilim siyasetinin artık götürüsü
getirisinden fazla oluyor gibi... Gerilim siyasetinin
toplumu nasıl ağır yorduğunun, hele de bölge, İslam
dünyasını kasıp kavuran kısırdöngü, iç savaşların
yarattığı travmaların ağırlığını, kaygıların derinliğini
görmenin zamanı geldi de geçti...
İktidarları cephesinden, gerçekten uzman
olanlarının milli bayramlar kutlamalarının
stadyumlar, anıtlar yasağının, sıradan vatandaşın
bayramlara katılma, içinde olma duygularını
kamçıladığı gerçeğini çoktan görmüş, dayatılan
yasaklardan pişmanlık duyduklarına kuşkum
yok. Doğrusu Cumhuriyet, Atatürk devrimleri,
laiklik değerleri kazanımlarına yapılan izansız
saldırılar, amaçlanan Cumhuriyetin kimliğinin,
yolunun, siyasal İslamcı değişiminden duyulan
kaygılar, insan hakları, demokrasi, hukuk devleti
düzeninden sapmalar, bireylerin yaşamlarında
tehdit algılamasını katladıkça uzun yıllar olup bitene
seyirci kalarak yaşamış çoğunluğun yaşananlara
seyirci kalma alışkanlıklarını değiştirdi...
Bu yılın Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında
bireysel, gönüllülük üzerinden katılımlarının,
çoğunluk muhalefet odaklı olacağı bilinmez değildi.
İktidarları cephesi, bu büyük, kendileri açısından
moral bozucu dipten dalga olarak gelen değişimin,
medyatik, kitlelerin, hele de yaklaşan seçimler
nedeniyle seçmen algılamasından uzak tutmaya
yönelik besbelli derslerine çok iyi çalışmışlar...
Kâğıt üstünde cepheleşme üzerinden görüntüyü
tersyüz etmeye dönük olarak “90 yıllık diktatör
Cumhuriyet” sloganından ciddi bir çark ediş,
Cumhuriyet ve Atatürk kimliğine farklı yorumlarla
da olsa sahip çıkma ne kadar doğru ise İktidarları
üstünlüğünü, cephesini, gerilimini, seçmeninin çok
seveceği imajlarla yükseltme de çok önemli... 90.
yıl kutlamalarında öne çıkarılacak görkemli açılış,
günlerce üzerinden yürütülen imaj kampanyaları
da kendi mantığı içinde bir o kadar başarılıydılar...
***
Şeyhülislam anımsatmasında okunan duada
fotoğraf karelerine duaya katılan Japon başbakanın
görüntüsünün eklemlenmesi, asrın projesinin
sahipleri İktidarları, Cumhurbaşkanı-Başbakan
bütünleşmesinde türbanlı eşlerle gerçekleştirilen
ilkli katılımlar, günlerce sürdürülen dönüşümlü
yayın akışlarında kusursuz medyatik etkiliydiler...
Gelin görün ki cephenin seçmenleri bile imajlarla
yaratılan cepheleşmeleri görme, algılama
eğiliminde değillerdi. Büyük büyük farkla alternatif,
sivil muhalefet odaklı etkinliklerde toplanan
kalabalıklar, gönüllü duruşlarda Cumhuriyet
değerleri, Atatürk, devrimlere sahip çıkma kimliği,
hem çok güçlü, hem de cepheleştirici değildi...
Cepheleştirme siyaseti halk çoğunluğunun her iki
taraftaki sağduyusu sayesinde fazlasıyla kırılmış,
Cumhuriyete değerleriyle sahip çıkma çok önde,
belirleyicilik kazanmıştı...
Üzerlerinde Atatürk’lü bayrak gömlekleriyle
alternatif kutlamalara katılan yüz binler, milyonlar,
çoğunluk oluşturmada özen gösterdikleri bayram
etkinliklerinin birden fazlasına katılmakla yetinmeyip,
resmi kutlamaların, etkinliklerin içinde de yer almak,
hele de resmi görkemli havai fişek gösterilerini
izlemekten çok mutlu olmuşlardı. Tabanda
bayram kutlamaları, birleşme, cepheleşmeyi
kırma iradesi, bilinçli ya da bilinçsiz bir seçimdi...
90 yıllık Cumhuriyetin kazanımları, değerleriyle
güçlü çimentosunu kırma projeleri asıl sallantıya
düşmüşe benziyordu...
Sıkıştıkça en çatışmacı, kadın hak ve özgürlüğü
pazarlaması ile kadın hak ve özgürlüklerine aykırı
silah olarak kullanılan türbanda da yeni bir dönemeç
noktasındayız... Başbakan’ın “Velev ki siyasal simge,
bayrak olsa da” sözlerini unutmaksızın Meclis’te,
kamu alanlarında, siyasal İslamın bir yorum biçimi
üzerinden tek tip örtünmenin kadın hakları ve
özgürlüğü kazanımı olarak pazarlanmasının
siyasal büyük oyun, baskı aracı olarak da tehdit
oluşturması boyutunu da göre göre... Gerçek işlevi
tersyüz edilerek dünyada İslam ülkeleri dahil bir tek
bizde kadının inancının gereği hak ve özgürlüğü
olarak pazarlanabilmesi kampanyalarındaki başarı
karşısında şapka çıkarma zorunluluğu ortada.
Kadının başörtüsü üzerinden siyaset, Müslüman
ülkelerde özgürlük değil, farklı Kuran, siyasal İslami
yorumlara göre kadın hak ve özgürlükleri üzerinden
ağır baskı aracı olarak çatışmacı, gündeme giriyor...
Yine çok ince bir zamanlama, programlama ile
bugün Meclis’e sokuluyor. İktidarları cephesi
çatışma aracına, bombaya dönüşebilmesi yolunda
gerilimi tırmandıracak açıklamalarını esirgemediler.
Laf aramızda en fanatik seçmenlerinin bile güncel
gündemi, sorunları arasında getirisi tüketilmiş...
On yılın üstüne çıkmış güçlü iktidar sürecinde,
değişen hukuksal bir durum olmadan, paket içine
sokulması, paketin siyasal vitrini olarak sırıtıyor...
Bundan sonrasında başörtüsü sorununun kadın
hak ve özgürlüğü olarak pazarlanamayacağı,
asıl siyasal İslamcı cephedeki kadınların derdi
olacağından kuşkum yok...


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘5N1K’ 26 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları