Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kötülük, iyilikten daha hızlı bulaşıcıdır...

19 Aralık 2023 Salı

Yandaş, gerçeğinde zararına, sermaye ortaklıklarına çok farklı yollardan zenginlik sunulanlar çok ağırlıklı Saray’ın hizmetinde. Zorlu koşullarda da olsalar, sınır tanımayan iletişim teknolojilerinin de katkılarıyla susturulamayanlar. Güncel haberler ağırlıklarıyla değerlendirildiğinde, ortalıkta dolananlarda ne kadar çok kopyacılık artmış ayırımında mıyız? Eğitimleri, birikimleri tartışılamaz sunucuların yerinde olmak istemezdim. Aynı haberin sayısız kez benzer cümle, yorumlar da eklenmiş olarak sunulmak zorunda kalınmasına dayanabilmek zor olmalı.

En zoru, moral bozucu olanı ise kötülüğün üzerinden yansıyan gelişmelerin, olayların, iyilik üzerinden yaşananlara karşı giderek fark yapıyor olması değil mi? Meydan kötülere terk edilmişçesine yaşananların, pervasız, sınır tanımaz boyutlarda yaşanıyor olması, artışının, düzenin çarklarının işleyişinin kötü ellerde olmasının sonucu olduğunu bilmek yetmiyor. Kötülük bulaşıcılığı ile, geçmişten saygı duyup, sevdiklerimize bile yapıştığına tanıklık ede ede, ünlü, marka olmuş, hayranlık duyduğumuz isimleri de içine çekmişliğine tanıklık etmekte olduğumuz günleri yaşıyoruz.

Onları bilemem ama, bir zamanlar saygı duyduğumuz, sevdiğimiz insanların bulaştıkları kirlilik haberleri karşısında, içinizin sızladığı anlar olmuyor mu? “İnsanların yüzüne nasıl bakacaklar? Yüzleri kızarmayacak mı? Ailelerine nasıl açıklama yapıyorlar?” türünden sorgulumaları, “İnsan gibi insan kalma çabası içinde olanlar” yapsalar dahi, kimilerinin çocukların bile kanmayacakları gerekçelere sığınmaya çalıştıklarını gözlemliyoruz.

Güncel yaşananların ağırlığı üzerinden bu genelleme girişiminden  sakın ola ki, geleceğe ilişkin karamsar olabileceğim gibisinden bir sonuç çıkmasın. Tam tersi kötülük düzeni bu kadar ayna gibi açığa çıktıktan sonra, insanoğlunun yaşamını sürdürebilme duygularında dipten gelen bir dalga gibi uyanış kaçınılmazdır. Diğer canlılar için acımasızlık kimileri için kolay görünse de yaşamın sürdürülemez noktalara, diplere çekildiğini algılamak, insanoğlu için güçlü bir uyarıdır. Utanmayı bilen erdemlilerden sadece söz etmiyorum. Her tür kirlilik içinde kendi yaşamını sürdürmeye niyetli olanların da büyük çoğunluğunu sarsan yeni gerçekliklerimiz var.

Sadaka düzeni, biat ederek yaşamlarını bugünlere kadar sürdürebilmiş olanların çoğunluğu için de artık, aralıksız dibe çekiliş günleri geldi de çattı bile. Dağıtılacak geniş kapsamlı sadakalar, kayırmaların da kaynakları tükendi. Bu ülkenin hem seçmen hem de yaşayanlarının tümü için insanca yaşanabilir koşullardan çoktan uzaklaşıldı. Hani yavaş yavaş uyuşturulma yöntemleri ile daha kötüsüne alıştırma kuralları hep geçerlidir ya. Bu kez işlemez boyutlara ulaştı.

Toplu taşıma, saatler süren yolculukları göze alarak bir işte çalışmak zorunda kalma koşullarında yaşam savaşımını verebilenler giderek kimlik değişimi de yaşıyorlar. İnsanca yaşayabilme koşullarını sorgulamayı da öğrenmeye, daha doğrusu yeniden keşfetmeye çabalıyorlar. En vurguncu çarkların ağının içinde kalabilenlerin sayıları giderek azalıyor. Çoğunluk nefes darlığı çekiyor. En acısı kendisi, çocukları için bir çıkış yolu bulamamanın bunalımında, insan olduğunu algılama, kendisi, çocukları, sevdikleri için çareler üretme arayışlarına geçiş süreci. Karanlıktan aydınlığa, şafağın doğuşu gerçeği ile yüzleşiliyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları