Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kemal Türkler’in katledilmesi

22 Temmuz 2023 Cumartesi

12 Eylül darbesine kamuoyunu hazırlamak, yeterince kanlı katliamlarla yoğunlaştırmak üzere, Kanlı 1 Mayıs’larla yaşatılanlar yetmez, üzerine Alevilerin yaşadıkları kentlere düzenlen katliamlar.. Elbette işçi eylemlerinin içinde özel saldırgan sağ sendikalar adına militanlarla direnişler üzerinden gelen cinayetler, yetmez 15-16 Haziran olayları, sonrası tek tek fabrikalar bağlantılı cinayetler. En sonuncusu Kemal Türkler’in sabah Merter’deki evinden çıkışta öldürtülmesi olmalı..

Samatya Hastanesi’ne kaldırıldığını duyup oraya vardığımda, yeri geldiğinde “senin has hemşerin” dediği Sabahat Türkler, üzerinde kurumuş kocasının kanı ağlayarak sarıldığında, ölmüş olduğunun haberini almıştım. Sabahat Türkler sonrası uzun yıllarda eşinin yolundan yürümeyi toplumsal görev bilmiş, Kemal Türkler’i çok sevmiş işçi önderlerinin katkıları ile ölümüne kadar, Zonguldak direnişine bile yetişmiş olarak, ayrımsız işçi eylemi olan her yere yardım götürmek üzere koşturup durmuştu. Evden pişirilmiş yiyecekler içinde, olabildiği kadarı ile para, her tür dayanışmada sınır, sendika, işyeri, işçi ayrımı yapmadan..

Yeni ayırdına varıyorum: Kemal Türkler’in katlediliş tarihi 22 Temmuz 1980, son vuruş, 12 Eylül darbesine en yakın olanı, kanlı katliam. Katledilişi sendikal varoluşlarında bir yerlerde yolları çakışmış işçi sınıfını ayağa kaldırmıştı. Cenazesine halkımızın Mustafa Kemal Atatürk’e gösterdiği saygıdan esinlenmiş işçi sınıfının saygı duruşunu getirmişti. Jandarma kuşatmasında sade bir tören emri işe yaramamıştı. Cenazesi Vatan ve Millet caddeleri arasındaki küçük camide namaz için bekletilirken, katılmak için gelen işçi kuyruklarının Saraçhanebaşı’ndan geriye doğru uzandığını, araçlarla uzak fabrikalardan işverenlerinden izin alarak otobüslerle gelenlerin ise gömüleceği Topkapı Mezarlığı’nın tepelerine, arka caddelere doğru yığıldıklarının haberini alıyorduk..

12 Eylül darbe yönetimi, dörtlü cunta, DİSK’in, Kemal Tükler’in işçi sınıfı ile kurulmuş sevgi bağlarından öylesine korkmuşlardı ki.. DİSK yöneticilerinin topu birden tutuklu sorgulanır, işkencelerden geçirilirken, DİSK merkez binasının lambirileri sökülmüş, arkalarında silah depolarının bulunabileceği düşünülmüştü...

***

Bu yazımı Cumhuriyet TV’deki son konuğum, Kemal Türkler’in ilk işçiliğe başladığı Eyüp bölgesinden ölümüne kadar gerek Türkiye Maden-İş, gerekse DİSK çatısı altındaki tüm çalışmalarında her kademede görev almış Hüseyin Ekinci’nin kendi sitesindeki değerlendirmeleriyle de paylaşmak isterim. Sitesinin logosundaki görsel ile ilk 1 Mayıs 1976 kutlamasındaki güçlü etkinlikte, yöneticilerin birlikte çektirdikleri fotoğraf karesi eşliğinde. “22 Temmuz 1980 işçilerin kara günü” başlığını kullanmış. Kemal Türkler’in, uzlaşmacı, işbirlikçi, işveren destekli sendikal anlayışlara karşı mücadeleyi ilke haline getiren sendikacıların başında geldiğinin altını çiziyor.

İşçi sendikalarında tabanın, yani üyelerin söz ve karar sahibi olma ilkesini sendikal yaşama uygulattırmak için çok büyük çabalar verdiğini anlatıyor. DİSK’in Kemal Türkler’in başkanlığı yıllarında büyüyüp genişlediğini anlatıyor. Kemal Türkler’in daha iyi korunması gerektiği gerçeğinin de altını çiziyor. Yeri geldiği için yakın tarihlerde sevgili arkadaşım, hep Türk-İş çatısı altında, Dünya Gıda Federasyonu’nda da Afrika ile Asya bölgeleri örgütlenmelerinde çalışmış Şanar Tayşi’den aldığım bir güzel anı ile nokta koymak isterim.

Seyfi Demirsoy Türk-İş genel başkanı, Kemal Türkler Türkiye Maden-İş Sendikası başkanı, birlikte tek konfederasyon çatısı altındalar. 1961 Anayasası tamam, 1973 yasaları henüz çıkmamış. Kemal Türkler uluslararası hukukun verdiği ILO hakları sınırları içinde bir işyerinde greve çıkmış. Yanında Türk-İş Başkanı Demirsoy, beş sendika başkanı daha grev yerinde toplanmışlar. İşgüzar Emniyet henüz toplantı gösteri yürüyüşleri yasasının da çıkmadığı gerekçesi ile hepsini toptan mahkemeye çıkarıp tutuklatıyor. Demirsoy derdini Başbakan İnönü’ye duyurabilmek üzere, “İçerideyim, Seyfi” telgrafını çekiyor. Ortada yasadışı gösteri değil, grev yeri ziyareti eylemi olduğu için başkanlar hapiste yatmaktan kurtuluyorlar...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları