Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kadınla, Kadın Hakları Gaspı...
Öncelikle dünyada kadın hakları savaşımının, emekçi kadınların öncülüğü, örgütlülüğü ile insan hakları savaşımında özel gündeme girdiği gerçeğinin altını çizelim. Emekçi kadınlar eksenli birinci milat Amerikan işçi kadınlarının kanlı bastırılan başkaldırıları. İkincisi tek kutuplu dünya düzenine geçişte, İngiltere’de maden işçilerinin direnişinde kadınların ağırlıklarını koymalarıyla, nüfusun yarısı kadın gücü, dinamiğinin yeniden keşfedilmesi. Elbette emek odaklı çoğunlukla feministlerin buluşmaları, ortak savaşım cephesi, ilkeleri oluşturmalarıyla, örgütlü, olumlu adımlar atılabilmiş, sonuçlar alınabilmiştir...
Yine de bu kadar uzun soluklu bir hak savaşımının sonrasında, ortalama 80 yıllık bir geçişten sonra, 1980’li yıllarda nerede ise sil baştan yola çıkılmak zorunda kalınmasını öncelikli sorgulamak noktasındayız. Daha da önemlisi, 1980’li yılların atağının üzerinden ortalama bir 30 yıl sonra, sayısız önemli kazanımı sayabilecekken, bugün geldiğimiz noktada, hem dünya hem de ülkemiz için, kadın haklarının kitlesel kazanımlarında 30 yılın gerisine düşmüş olmayı nasıl açıklayacağız? 1980’li yılların kadın hakları savaşımı atağında, başta BM kadın ayrımcılığı sözleşmesinin kabul edilmesi, günümüze kadar çok önemli hak kazanımlarını getiren yasal değişiklikleri, ortak cephe ve savaşımla gerçekleştirmeyi başarmış bir kadın örgütlülüğümüz varken, bugün kadın hakları gelişim değerlendirmelerinde Türkiye en yaşamsal alanlarda neden bu kadar ağır ölçeklerde gerilerde bir yerlerde?
Okur yazar olmayan kadın sayımızda bile artışlar görülüyor, kadın için ortalama eğitim alınabilen yıllar geriye gidiyor. Kadına yönelik şiddet, vahşet boyutlarında tırmanabiliyor... Çalışan kadınların çalışma koşulları olumsuzlaşır, ucuz emek olarak kuralsız çalıştırılmalarında artışlar yaşanırken, krizlerden de daha ağır vurulan kadın emekçiler oluyor. Eğitimliler de içinde olmak üzere kadın işsizliği, sosyal dampingten daha ağır pay alma katlanıyor. Emeğin haklarının genel geriye püskürtülmesinde, çok daha savunmasız konumdaki kadınların çok daha ağır hak kaybetmeleri kader gibi bir sonuç denebilir... Ya siyaset, en çok da sağ siyasal akımlar 1980’ler sonrası kadın gücü ve dinamiğini çok daha etkili kullanıyorlarken, kadın toplumsal-siyasal yaşamda, kavgada etkin rol almışken, kadınlar yaşamın her alanında böylesine ağır geriye püskürtülebilirler?
Evet iktidara gelişlerini, iktidarda büyümelerini en çok kadın üzerinden siyaset yapmaya, kadın gücü, emeğine borçlu iktidarlarında nasıl oluyor da Türkiye bilimsel verilerle kadına yönelik şiddet, vahşet başta yaşamın her alanına dönük geriye gidişi, hakların kaybedildiği bir süreci yaşıyor? Vitrinde, medyatik gündemde tam tersine gelişmeler, çalışmalar söz konusu iken... Kotadan önemli sayılarda kadın milletvekili gelmiş, partinin her kademe örgütlenmesinde görev almış kadın oranları hafife alınmayacak oranlarda yükseliş gösterirken...
Kadın örgütlenmeleri, yeni seçimlere yönelik olarak da daha çok kadının görev almasını sağlamak için eğitim çalışmalarını başlattılar. Tartışmasız siyaset, çalışma, toplumsal yaşamın her alanında kadınların özel desteklerle çok daha yüksek oranlarda yer almalarının savaşımı verilecek. Gelin görün geçmiş yaşanmışlıklar, alınmış dersler, ödenmiş bedellerden sonra, kendi adıma, vitrinde kadın kimliği ile kadın hakları içeriğine bakılmaksızın verilmiş savaşımların sonuçlarından giderek daha çok kaygılanıyorum...
Kadını yeniden oluşumda, toplumsal kavgada en başarılı kullanan İran şeriatına bakabiliriz... Güç, taze kan katmada, kadını çok başarılı siyasette, sokakta kullanırlarken, kadına özel kotaları oluşturmada rekor kırdılar. Üniversitelere yüzde 60’lara varan kadın kotaları ayırdılar. Sonra biat kültüründe çok daha etkin kullandıkları bu kadınlarla siyasal güçlerine güç katmış olarak, kadını yine ikinci sınıf insan sayarak, bu kez çok sayıda kadın dolmuş üniversite bölümlerini tamamen kadınlara kapattılar... İngiltere’de İşçi Partisi sendikalarla, sosyal devlet ideolojisi ile bağlarını koparırken kadın vitrinde, çoklu sayılarla kadını siyasete sokarak toplumu uyutmadı mı? Kirli savaşın suç ortaklığını kolayca saklamadı mı?
Bizde geçen gün bir etkinlikte, rol model oluşturmak üzere, en vitrinde, en çağdaş görünümlü, eğitim ve siyaset biliminde çok iyi yetişmiş iktidarlarının örnek kadın siyasetçilerinden biri ders veriyordu. Satır aralarında, dehşetle, tek lidere bağlılık, otoriteye sınırsız uyum, iş yapma, zaman kazanma adına demokrasinin olmazları arasındaki yasama, Meclis bağımsızlığından vazgeçilmesi gerektiği, diktatoryal eğilimdeki önerilerini dinledim... Kadınlar kullanılarak, kadın hakları üzerinden siyasette, kadın hakları gibi pazarlanıp, kadın haklarının gaspı sonuçlarını veren siyasetteki günümüz uygulamalarının sorgulanması bile henüz gündemimizde değil. Medyamız bu yılın kadın hakları atağıyla basın özgürlüğünün gasp edilmesindeki suç ortaklığını mı kapatmaya çabalıyor?..
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'da aile katliamı
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- 'Bu işin şakası yok, herkes ayağını denk alsın'
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- CHP'li vekilden Masterchef Sergen'e tepki