Madımak katliamının ağır insanlık suçlarını işlemiş sanıklarının “hokus pokus” kavramında yaratılan, hukuksalmışçasına pazarlanan kararlar dizininin sonunda yargılanamamalarının kapılarını açan sonuçtan sonra, yargılamanın odağındaki isim Şenal Sarıhan’ın hukukçu kimliği ile acil YouTube’daki “Cumhuriyet’ten Tanıklıklar”ın acil konuğu olması kaçınılmazdı.

Kuşku duyulamayacak sorumluluk duygusuyla, gün boyu duruşması olan günü atlamış olarak bir gün sonrasında İstanbul’daki çekim merkezimizde olmayı kabul etmişti.

Akşam geç saatlerde telefonla programa ilişkin bir sorun olmadığı bilgisini aldıktan sonra, çok zorlanacağını bildiğim, söyleşimizde kanıt katkıları olacak görselleri toparlamaya koyuldu.

Şenal Sarıhan’ı her dönem vazgeçilmez kılan, yorulmayı aklından geçirmeyen enerjisi ile, insan hakları üzerinden işe yarayacağını bildiği her alana dönük koşturmacası değil mi?

Pandemi, evlere kapanma dönemimizde, 1970’li yıllarda yaşanmışlıkların altından çıkmaya çabaladığım “Üç kuşaktan tanıklıklar” başlıklı yazı dizini içinde de Şenal Sarıhan konuğum olmuştu. İstanbul TÖB-DER’in içine öğretmenlik yaparken tutuklanması, ilk mahkemeye bile çıkarılmamış, aylarla süren ağır işkencelerle yüzleşmiş olmasının özelini çok azı ile paylaşmış, okura yansıyacak bölümü üzerinden “Avukatım olduğu için Halit Çelenk’e bedenimdeki izleri göstermekle yetinmiştim” cümlesi ile ancak okurumuzla paylaşmayı seçmişti.

Eşi üzerinden, Fatsa’nın özel döneminde gelin kontenjanında olup bitenlere tanıklık etmişti. Av. Zeki Sarıhan’ın damatlık giysisini özenerek Terzi Fikri dikmiş olsa da Zeki Sarıhan gönüllü seçtikleri Fatsa’da öğretmenlik yapamadan sürgüne gönderilmişti. Şenal Sarıhan’ı arkasından dolaşarak tehdit edip duran kişiden koruma sorumluluğunu duyan ilkokuldaki öğrencisi Terzi Fikri’nin küçücük oğlu, iki arkadaşı ile birlikte tehditçiyi çelme ile yere düşürmeyi başarmış, sıkı tekmeli dayaktan geçirmişlerdi.

Olana şaşkın polisler, küçük çocuklara verilebilecek bir cezayı öngörememişler, olayı sineye çekmeyi yeğlemişlerdi. Şenal Sarıhan içten gülüşle söyleşide de bu güzel anısını paylaşmayı unutmadı.

Benim belleğimde ilk yüz yüze buluşmamız, başkanlığını yaptığı dönemde Cumhuriyet Kadınları’nın Arhavi şubesinin kuruluşunun konuğu olmam günlerinden. AKP yöneticisi olmuş eski öğrencisinin, sevgi, saygı ile “Öğretmenim” diye seslenerek peşinden koşturması... Kadınların her kesim, kültürden şubelerinin açılması üzerinden paylaştıkları coşkuları.

Elbette benim için de çok değerli, Ankara’da düzenledikleri uluslararası kadın hakları kurultayının içeriği, bugünün kuşakları ile de olmazsa olmaz paylaşılması gerekli tarihsel saptamaları ile çok ama çok önemli. Kurultaya katılan dünyanın ilk feminist anayasası sayesinde Afganistan’da bakanlık yapmış, Avrupa’da sürgünde konuğumuzun elinde kitapları, görselleri ile paylaştıkları büyüleyiciydi.

Sadece Afgan kralının, Mustafa Kemal’in yolunda, bağımsızlığı kazanmaları ile yaptıklarıyla değil elbet. Arkası Amerika odaklı darbeler zinciri içinde Taliban’la yaşananlar, kadınların başlarına gelenleri ile. Amerika’da sürgün sığınmacı Pakistan kadın hareketi liderinin anlattıkları sanki aynı içerikleri aktarmıyormuş gibi. Mustafa Kemal’in yolundan karma liselerden kadınların dışlanmalarına kadar...

Görüldüğü üzere sizlerin çok daha ayrıntılı bilmek istediklerinize kısaca değinip, yayınımızın akışına bırakmak çok daha işlevsel olacak. Ardı arkası kesilemeyen Cumhuriyet mitinglerinin öncülük görevleri bir kenara, Şenal Sarıhan’ı kürsüye çıkıp konuşmasını yapmaktan caydırmak üzere, “Ensenden vurulursun” tehditleri ile yaşanmışlıklar, satır arası...

Elbette günümüze uzanan süreçlere kadar, Meclis yılları da içinde, yaşanmışlıklar, henüz nokta konulamayacak yaşanacaklar için, soluksuz koşturmaca, sorumluluklarla, insan haklarının her boyutu üzerinden bitmeyen savaşım...