Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Hediye Atın Çürük Dişi...’

23 Nisan 2015 Perşembe

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Genel Kurulu Sendikal Haklar ve Özgürlükler (Aplikasyon) Komitesi’nde, Türkiye’de 12 Eylül ile gelen ağır sendikal yasaklar tartışılırken, Özal döneminin sivil iktidarları dünyayı kimi makyaj yasalarla aldatıp, hakları geri verdik savunmasına yatmışlardı. Ustalıklı kaleme alınmış metinlerle sendikal haklarda yapılmış bir dizi iyileştirme sayılıyordu. Özeti anayasa ve yasalarımıza yerleştirilmiş, o günlerden bu günlere iyileştirmeyi unutun, Erdoğan iktidarlarının iş yasası başta başka yasalara, torbalar içinde de sıkıştırdığı esnek çalıştırma, taşeronlaştırma, pek çok düzenleme ile ülkemizde çalışanların ücret ve yaşam koşulları, hele de sendikal üyelik, toplusözleşme haklarında bugünün dibe vuran tablosu ortaya çıkmıştır.
Bir cümle ile rejimi demokrasi olan ülkeler içinde sadece sendikal hakları kullanma, toplu pazarlık düzeninden yararlanma oranlarında kaka-şaka gibi yüzde iki-üçlerle en dipte olmak ayrıntı. Sigortalı, yani kayıtlı, şanslı sayılan çalışanların yarısından çok fazlası asgari ücretli, Soma travması son örnek işsizlik, ölümlü iş kazaları, meslek hastalıklarında dünya rekorlarının kırıldığı ülkeler arasındayız. Biz yine ILO genel kuruluna, Özal sivil iktidarlarının askeri darbe yasaklarını kaldırdık, düzelttik dedikleri savunmaya dönelim... Dünya sendikacılık hareketinin o tarihteki komisyonda uzman İngiliz sendikacısı, makyajı güzel metinle aldatılmalarına karşı çıkarken hiç unutmuyorum; “Bizde hediye atın dişlerine bakılmaz ama biz sendikacıyız. Kuşkulu olmak zorundayız. Yapılan değişikliklerin içeriğini araştırmak gereğini duyduk, sendikal hak ve özgürlüklerin katledilmesine ilişkin yasakları olduğu gibi yerli yerinde duruyordu...” demişti.

***

Türkiye kazanılmış hakları gasp eden ülke olarak ILO’da ağır hesap vermiş, kara listeye bile alınmıştı... O tarihlerden bu günlere sadece ülkemiz değil dünyamızda, sadece işçi hakları üzerinden değil, milyarlarca dünyalının yaşamını vuran, hayatın her alanına dönük kazanımlarda o kadar ağır geriye dönüşler yaşandı ki... Haklar savunmasında güçlü sendikalar, liderler eliyle verilmiş hak savaşımlarından öylesine gerilere püskürtüldük ki... Hediye atın çürük dişine bakma gereğini duyan, sendikal örgüt sorumluluğu, duyarlılığı ile haklar savaşımı veren sendikacı lideri, özlemle, saygıyla anıyorum... Kanıtı ILO’nun geleneksel haziran genel kurullarında, o günlere göre katlanarak hakları gasp edilmiş, geriye püskürtülmüş Türkiye işçi sınıfının hesabının sorulmasını unutun, dünya emekçi sınıflarının sosyal dampinge uğratılmış olmaları ile ortaya çıkan en aşağıdakilerin yaşanabilir koşullarda çalışmalarının sürdürülebilir olmasına ilişkin kimi arayışlar, en insancıl çabalar olarak sayılıyor.
ILO’yu unutalım, seçim sürecine girmişken oy isteyen siyasi partilerimiz, milyonlarca kayıtlı işçi, milyonlarca kayıtsız, kuralsız çalıştırılanlar, bir o kadar da işsiz seçmen gerçeğimizde; işçi sınıfımızın olmazsa demokrasinin topal olması anlamına da gelen sendikal, toplu pazarlık hakları nasıl oluyor da seçimlerin, siyasetin gündemine giremiyor? İşçisi, üretici köylüsü, esnafı, emeklisi, işsizi.. hepsi birden toptan seçmen sayımızın yüzde 90’ları bulan emekçi kökenli çoğunluğun oyları nasıl mı alınıyor? İnsan hakları, hukuk devleti düzeni, demokrasi, laikliğin işleyişi katledilmişse... İnsanlar ortak çıkar örgütlülükleri, adiyet kimliklerini yitirip, çağlar gerisinde kalmış olması gereken alt kimlikler, ırklar, mezhepler, aşiretler ekseninde gettolaştırılmış bir yaşama mahkûmlarsa... Yaşam haklarının sürdürülebilirliğine ilişkin korkular, çaresizlik içinde, ülkenin, çocuklarının, rejimin geleceği kaygısına düşmüşlerse... Kirli siyasetin hediye atının çürük dişine bakmayı akıl edemezler...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları