Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Guantanamo Ruhu
ABD’nin kendi 11 Eylül travmasını, etkin kamuoyu oluşturma, tekeller elinde medya gücünü kullanarak Amerikan seçmeninin güdülemesi ile siyasi İslami terörü yuvasında teslim alma, Irak’a, Afganistan’a demokrasi götürme masallarıyla, sonradan öğrenilseler de yutturulan bir dizi yalanla, güçlü bir kamuoyu desteğinde silahlı işgalleri gerçekleştirebilmesinin stratejisini anlamak olası da... ABD-AB demokratik düzenlerinde, yalanlar, kirli çamaşırlar ortaya çıktıktan sonra, işgaller bağlantılı yaşanan, yaşanmasına nokta konulamayan ağır insan hakları ihlallerine yönelik, siyasal iktidar sorumlularıyla anlamlı hiçbir hesaplaşmanın hâlâ yaşanmamış olmasını sorguluyorum...
İnsanlık, sorumlu ülkelerin kamuoyları, örneğin “Vietnam sendromu” denilen bir olguyu yaşamışlar, hem haksız bir biçimde işgal edilen ülkenin halkına verilen onarılamaz kayıplar hem de kendi kayıpları, yaptıkları üzerinden olup bitenlerle insani değerler üzerinden bir hesaplaşma süreci yaşamışlardı. Bugün geldiğimiz noktada ABD’nin ağırlıklı işgalci askerini geri çekerek bedel ödemekten vazgeçtiği Irak bataklığında toplum yüzyıllar geriye sürüklenmiş olarak yaratılan aşiretler, mezhepler, ırklar iç savaşı kaosunda birbirlerini insafsızca öldürürlerken insanlık, dünya olup bitenlere seyirci. Dünya medyası, ülkemiz daha ağır boyutları ile içinde olarak olup bitenlere haber değeri biçemeyerek yok sayıyor, birkaç satırla geçiştiriyor...
Afganistan’da işgalin birinci sürecinin gerekleri bile yerine getirilemediğinden ABD insansız uçakları ile operasyonlarda Taliban teröristlerinden daha çok sayılarla sivilin ölümüne yol açmış oluyor. Terörün ters tepen silahı ile bir ucundan yeniden ABD’ye bulaşması sonucunda, ABD’de yaşanan terörün travması ise bir kez daha insanlığı, dünyayı, ülkemizi medyatik çifte standartlı olarak sarsıyor. Terörün acımasız, insanlık dışı yüzü, spor şenliklerinde ölen masum çocukların kanıyla kirlenmiş olarak, üreteceği yeni karanlık sonuçları ile de içimizi ürpertiyor. Çok haklı olarak teröre öfkeli, paniğe kapılmış sıradan Amerikalının öfkesinin nerelere yönlendirilebileceğini düşünmek bile insanlık, barış adına ürkütücü yeni senaryoların yazılmasına yetip de artıyor.
“Guantanamo ruhu”nu neden başlığa alıp size anımsattığıma gelince... Irak, Afganistan işgallerinin suçlularını emperyal çıkar düzeni ne savaş suçlusu ne de hukuk devleti düzeni içinde yargılamayı içine sindiremeyecek kadar vahşileşince; yersiz yurtsuz, hukuksuz bir düzen için Guantanamo, ABD askeri üssü cezaevi olarak seçildi. El Kaide, Taliban teröristlerinin, uluslararası savaş sözleşme ilkelerini, hukuk devletleri düzenlerinin yargılama hukuklarını hak etmedikleri teziyle de baştan sona gizli, evrensel her tür insan hakkı, hukukuna aykırı biçimde yakalanıp taşınmaları, Guantanamo’da hapsedilmeleri çarkları işletildi... İnsanlık, bu uygulamayla, işlenen insanlık suçlarıyla, “Guantanamo ruhu” ile hesaplaşmak zorunda değil mi?
Türkiye’de 12 Mart-12 Eylül süreçlerinde sol, aydınlanma, emek-gençlik hareketleri içinde yer almış, bedel ödemiş, kimileri cezaevlerinde her şeyi yaşamış, kimileri soluğu yurtdışında almış, insanların azımsanmayacak bir çoğunlukla, günümüzde sağ liberal kimlikle, tek kutuplu emperyal düzenin ideolojisini savunuyor olarak karşımıza çıkmaları elbette sürpriz değil. Liberal demokrat çizgide, evrensel ölçeklerde hukuk devleti, insan hakları, demokratik düzenleri savunmayı sürdürüyor olarak kalabilseler saygıyla şapka çıkaracağım...
Aynı çerçevede ideoloji, sınıf, sol gerçeklerden kopmuş olarak günümüzün değerler erozyonu, kavram kargaşasında, liberal demokrasi ilkeleri ile de çelişkiye düşmelerine de hoşgörülü bakılabilir. İçlerindeki büyük boşluğu ne de olsa inanç alanından kimi değerlerle, farklı din mezhep yorumlarıyla, mağdurdan yana vitrinle de olsa ırkçı ayrımcı kimlik arayışlarıyla doldurmak söz konusu olabilir. İnsani değerlerde kalabilmenin olmazsa olmazı; temel hak ve özgürlükler kapsamında kalan insan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzeni kriterlerine ihanet etmemeleri koşuluyla...
Günümüz kavram kargaşasında bu çok yalın, kolay gibi görünen değerlere bağlı kalmak, “Guantanamo ruhu” denilen insanlık için kara ihanet suçluluğundan arınmak öyle sanıldığı kadar kolay bir iş değil. Baksanıza ülkemizde soldan çıkmış, insan hakları ihlallerini, cezaevleri, işkenceleri, bedel ödemeyi tanımış, kendine hâlâ “sol, aydın, demokrat” sıfatı koyabilen birtakım kişiler CHP’yi AKP’nin sivil diktatoryal yolunda gidişine, siyasal destek vermeye zorlarlarken akıllarınca kurnazlık yapıp “Silivri’ye takılmakla” suçlayabiliyorlar. Ne yani şimdi biz, sapına kadar Taliban, El Kaide, siyasal İslami terör örgütleri karşıtları olarak, insanlığın en büyük suçu “Guantanamo ruhuna” destek mi vereceğiz? CHP’yi gönlünüze göre, mahalle baskısı hesaplarıyla istediğiniz kadar vurabilirsiniz. Hukuk devleti düzeni ihlallerine karşı durmaya çalıştığı için asla...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- Yandaş yazar, son anket sonuçlarını açıkladı!
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'da aile katliamı
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- 'Bu işin şakası yok, herkes ayağını denk alsın'
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!