Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ezilenin yanında, yaşamın içinde...

17 Eylül 2016 Cumartesi

Sabah haberlerinde yayın akışı durdurulup, dev sanatçımız Tarık Akan’ı kaybettiğimiz haberinin daha ilk cümlelerinde, yanımdaki sandalyeye ilişiverdiğim anda, telefon zili inatla çaldı... Sevgili CUMOK’luların, Sevgili İlhan Selçuk’un (İlhan Ağabey) ünlü yazısı ve kitabında da kapak olmuş Japon güllerini yetiştirip yetiştirip en can sevdiklerine taşımayı iş edinmiş emekçisi Nilüfer Dündar’ın “Duydunuz mu?” diyen buruk sesi... Hemen özürlü cümle ile söze girmek gereğini duyuyorum.
“Canım, İstanbul’a geldiğini öğrenmiştim. Ama sesi o kadar yorgundu ki, senin dileğine dönük tek sözcük edemedim...” Özetle bizim Japon gülü yetiştiricimiz hapisten çıkanlara, Cumhuriyet dostlarına Japon gülü yetiştirme zevkinin yanında, Turhan-İlhan Selçuk, Ülfet Ertel kardeşlerin cenaze törenlerine Japon gülü taşımanın burukluğu içinde, Tarık Akan’ın kansere yakalandığının haberinin verildiği yakın günlerde, isyanla telefon etmiş; “Tarık Akan için yetiştirdiğim çiçeği yaşarken vermek istiyorum, İstanbul’a geldiğini öğrenip haber verebilir misiniz?” dileğini aktarmıştı.
Hastalığından habersiz en son Nâzım Hikmet Vakfı’nın kullandığı binanın boşaltılmasını protesto eyleminde gözlemlediğim özverili, yorgun duruşunun izleniminde... Son yılların sayısız toplumsal protesto eylemleri, dayanışmalar, duruşmalarda, cenaze törenlerinde, kültürel etkinlikler, anma toplantılarında tanıklık ettiğim insanüstü cefakârlığına takıntılı... Çok uzak yerlerden, zorlu koşullarda, saatler, geceler alarak yapılan yolculuklarla birkaç saatlik katılımlar için gösterdiği çabaların hayranlığında.. Rutkay Aziz’le kol kola komşu kapısından gelmiş gibi anlatılan yolculuklara yüksünmeden, gülerek anlatılanların şaşkınlığında...
Haziran ayının üçüncü haftasında Turhan Selçuk ile İlhan Selçuk için gerçekleştirdiğimiz Hacıbektaş’taki anma etkinliğini haber verip vermemede, kıyamamış, sonunda “Bu yıl çok daha anlamlı, canlı bir anma olacak.. Bodrum’dan Hacıbektaş’a gelmek çok zor. Atlamamak için aradım..” sözcükleri ile çağrımı yapmıştım. Hastalığının ne kadar ilerlediğini öğrendiğimde çok da utanmıştım. Sözünü ettiğim son telefon arayışım bir tür özür dileme amaçlıydı. Çevresindeki insanları üzmeme duyarlılığına, insanlığına bir kez daha hayran kalmıştım...

***

Sanatın içinde kendi kabuklarını kendi kırarak soluksuz büyüme, kültürel, toplumsal gelişmede, sorumluluklarda patlamalar.. yeteneklerin çok ötesinde, emekle, iğneyle kuyu kazarak oluyor...

***

Tarık Akan Yeşilçam dünyasının yıldızı iken, gazeteciliğimin çömez yıllarında üniversite giriş sınavında üstün başarı elde eden bir gencin evine röportaja gitmiştim. Meğersem Tarık Akan’ın kardeşi imiş. Annesi utangaç bir onurla fısıldamıştı... Ezilenlerin hep yanında, yaşamın içinde Tarık Akan’ı, emekçi hakları savaşımının, onurlu insan hakları duruşları, toplumsal eylemlerin en güçlülerinde, yakından tanıdıkça.. gerçek bir sanatçının ancak aydınlanmacı, aklını kullanan, kendini insana, toplumculuğa adamış değerler içinde, verilen özverili emekle yoğrulabileceğine olan inancım pekişti...
Sabah duygularını paylaşmak üzere arayanlar arasında önce Yeraltı Maden-İş, sonra da büyük Zonguldak direnişinin yönetiminde, Genel Maden-İş’te yer alan Sabri Cebecik de vardı. Dün gün boyu görüntüleriyle paylaşılan madencinin ağır yaşam öyküsü, sendikal hak savaşımını anlatan “Maden” filmini görmüş müydünüz? Cebecik, çekimlerinde oralardaymış, hemen devrimci sendikal hareketin eğitimlerinde nasıl sürekli gösterildiğini anımsatarak, benim de anılarımı canlandırdı. Büyük Zonguldak madenci direnişinde de oradaydım. Cebecik görevli olarak canlı anılarını tazeledi. Direnişin daha 8. gününde sanatçı grubu ile dayanışma için oradaydı. Şemsi Denizer’in yanından işçiye, yüz binlere seslenirken “Ülkenin emekçilerinin güçlerinin sayesinde, gerçek bir demokrasinin geleceğine inanıyorum..” sözleriyle inancını paylaşmasını anımsattı. Ankara’da büyük Tekel işçileri direnişinde, büyük grevler, işçi eylemleri, söyleşilerinde, 1 Mayıs’lar, aydınlara, insan haklarına, ezilenlere yönelik sağ iktidar insan hakları gaspı projeleri protesto eylemlerinde o kadar çok karşılaşmıştık ki... Çok erken ölümüne karşın o kadar çok iş, onurlu insanlık duruşunu kotarmış ki...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘5N1K’ 26 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları