Din Kardeşliği

01 Ekim 2011 Cumartesi
\n

\n

Başbakan Tayyip Erdoğandan önce Türkiyede yaşayan Kürt kökenlilere, siyasi hareketlerine din kardeşliğiüzerinden işbirliği için, yakın tarihimizde ilk ciddi çağrı, İran yönetimi adına etkin kampanya olarak yürütülmüş, kendi çizgisinde önemli sonuçlar da alınmıştı...

\n

12 Eylülün YÖKü üzerinden üniversitelerimizde yaşanan tahribatları, bir yazı dizisi yapmak adına bölgeyi dolaşırken, Diyarbakır Üniversitesinde, PKK sempatizanı öğrencilerin alternatif tıp bayramıetkinliklerini izlemeye davet edilmiştim... Jandarma kuşatmasında üniversite binalarının içinde, Kürtçe düzenlenen etkinliklerde, gerilla öykülerinden esinlenmiş tiyatro oyunları, PKK örgütüyle ilişkilendirilmiş kahramanlık türküleri, marşları okunuyor, bağlılık yeminleri ediliyordu... 12 Eylül sonrası, Özal dönemi sivil sürecinin garabeti üzerinde, gündem sapması yapmamak üzere tek söz etmeyeceğim...

\n

PKKye eylemsel olmasa bile duygusal tam bağlı etkinliği de düzenlemiş öğrenci hareketleri, 20-25 yıl öncesinde hâlâ sol kimlik önceliklerini koruduklarından o tarihlerde güç kazanan Türk Hizbullahı ile sık sık karşı karşıya geliyor, çatışmanın ötesinde kan dökülüyordu... Ancak 12 Eylül öncesinden çok farklı olarak aileleri, aşiretleri, töreleri ile barışmak adına eski sol kimliklerini bir yana bıraktıklarını, en çok da siyasal İslami inançla işbirliğine geçtiklerinin altını çizmeyi unutmuyorlardı. Haklılıklarını bana da anlatabilmek üzere, İran rejiminin Türkiye Kürtlerine yönelik çok etkin çalışmalarından söz ediyorlardı.

\n

Kürtlerin kimlik haklarına yönelik İslam kardeşliği üzerinden konfederal ittifak önerisinin İranın resmi politikası olarak yürütüldüğünün belgelerini, broşürlerini gösteriyorlardı. Benim yanımda okul bahçesinde, kantinde karşılaştıkları, İrancı-Hizbullahçıdedikleri kişilerle şaka ile kavga arası bir çizgide tartışıp duruyorlardı. Tek tek isimler, cinayetler üzerinden birden fazla tartışmaya da tanıklık ettim. Solda, PKK çizgisinde olduklarını söyleyen öğrencilerin liderleri, İrandan gelen bu etkin siyasal kampanyadan yakınmakla birlikte, kendilerinin de dinle barıştıklarını anlatıyor, Diyarbakır Üniversitesinin öğrencilerden oluşan cami cemaatinin çok büyüdüğünü gerçekçiliğe bir kanıt olarak anlatıyorlardı. Ağalar ve aşiretlerle de uzlaşmalarının sol kimlikle çelişmediğinin kanıtı olarak, Sizin de burjvanız yok mu?tezlerini hiç unutmadım...

\n

***

\n

Bir yanda AKPye destek veren aşiretler, cemaatler, diğer yanda oylarını günümüz tarihinde BDPde toplamayı yeğleyen, PKK ile iç içe girmiş, en azından davalarının sahibi olarak gören siyasal hareketlerin çatışmalarının odağında bir boyut siyasal iktidar, paylaşım kavgası ise diğer boyutun ırk ya da din kimliğine, cemaat yorumlarına öncelik vermek olduğu tartışılmaz... Günümüzde Kürtlerin oylarını paylaşım kavgası, siyasal çizgilerinde İran etkinliği, hele de Hizbullah biraz sahne dışında kalmışa benziyorlar... Her iki grup, kutuplaşmanın ana eksenlerinde Kürt İslam sentezinin, dahası Amerika ile kopmaz bağların etkin olduğunu da yadsıyabilecek durum yok. Yine de iktidar, mezhepler, cemaatler, aşiretler safları, paylaşım kavgaları ötesinde ırk ve din kimliklerinin ağır basması bağlantılı, zemin çok kaypak, kaygan olsa da bir çizgi olduğu ittifaklar yapan siyasi hareketler liderlikleri için yadsınmamalı...

\n

Zaten siyaset söyleminde de taraflar önceliklerini farkılıklarını gösterme amaçlı olsa da sık sık kullanmaktalar... BDPnin siyasi çıkış metinlerinde çok kısır bir sol söylemin yanında bir tek Kürt kimliği üzerinden önceliklerin savaşımı veriliyor... AKP ise TCnin çoğunluk iktidar partisi olmanın zorunluluğunda parçalanmaya izin verilmeyeceği söyleminin yanına en çok din kardeşliği, refah imgelerini ekliyor... Başbakan Erdoğan son örgüt toplantısında BDPye oy verenlerin oylarının hesabını sorgulamalarını isterken yaptığı çağrıda, açık ve net Müslüman din kardeşim olan Kürt kökenli kardeşlerim...diye seslenmeyi boşuna seçmedi..

\n

Siyasette kullanıldıklarında her biri bir diğerinden daha olumsuz sonuçlar doğurabilecek ırk-din-mezhep-cemaat-aşiret alt kimliklerinden inanca öncelik veren siyasi yelpazeden yana bir ağırlığın konulmasının altını çizdi. Yandaşlar, Başbakan Erdoğanın Arap halklarına yönelik laiklik çağrıları ile siyasal İslam üzerinden bir siyaseti savunmaktan uzak durduğunun, ileri demokrasi kriterlerindeki özgürlükleri savunduğunun güvencesi olduğunu söyleyebilirler..

\n

Oysa Sayın Başbakanın ileri demokrasi kriterlerindeki laiklikten kastı, bizim bildiğimiz TCnin laiklik ilkesi değil... Yine Okyanusötesibilim yandaşlarının yarattığı yeni bir kavramla devletin pasif laikliğini savunuyor. Yani kamu alanlarında bile gettolaşmış olarak her dini inancın sınırsız kimlikleri ile var olmalarını, devletlerin baskın çıkacak dini inançlara göre, her yerde her tarafa çekiştirilebilmesini, Amerikan tipi laikliği istiyor...

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘5N1K’ 26 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları