Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Diktatörlüğe geçiş demokratik olabilemez

17 Ocak 2017 Salı

Medyatik, diktatoryal algı güdülemesinde en tehlikeli yol; hak, hukuk, gerçeklik, sandık.. varmış gibi yapmak değil mi?.. Sivil bir anayasa değişikliğinin ancak milletin vekillerinin özgür iradeleri, oyçokluğu ile, tüm hukuk ve demokratik ilkelerin işlerliğinde, sivil toplumsal örgütlenmelerin dinamiklerinin katılımlarıyla, toplumsal protesto, eleştiri hakları sonuna kadar işler olarak yapılması olmazsa olmaz önkoşullar değil mi?
Liderliğin dayatmasında, AKP’nin MHP destekli diktatoryal anayasal düzene koşmasında, dehşet boyutlara vardırılmış, yasaklı, haksız, hukuksuz, sansürlü, havuçsopalı güdülemelerle gerçeklerin çarptırılmasında gelinen noktada, dünyada bir benzeri olmayan erkler ayrılığının ortadan kaldırıldığı başkanlık rejiminin ilk tur oylaması geçti. Cephenin liderden partiye, yandaşlara uzanan ortak korosu, “oldu-bitti”nin sarhoşluğunda, 2. tur oylamanın kolaylığının da altı çizilerek, nisanda halkın iradesi ile, seçimle, “En kapsamlı, en ciddi anayasa değişikliğinin” gerçekleştirileceği dayatmasının kampanyasını başlattı bile.
15 Temmuz’dan, liderlik, AKP iktidarları ortaklığının sorumluluğunda, 14 yıllık süreç içinde beslenip büyütülmüş, ülkenin en yaşamsal kurumlarının yönetimi teslim edilmiş, şimdilerde “En büyük, en tehlikeli terör örgütü ilan edilmiş..” FETÖ’cü darbe girişiminin yaşattığı dehşet günlerinden bugüne ne kadar zaman geçti ki? PKKIŞİD yoğunluklu besbelli dünyanın en tehlikeli tüm terör örgütlerinin de Türkiye’yi merkez saldırı alanı ilan etmelerinin üzerine, olağanüstü hal düzeninin süresinin uzatılmasına karşı duruş da zorlaşıyor..

***

Fırsat bu fırsat.. Yarım kalmış, evrensel kirli çıkar odaklarının Ortadoğu kirli çıkar hesapları, oyunları da içinde, yarım kalmış FETÖ’cü darbenin henüz birbirinden dehşet yüzleri, suçlarına yüz binleri aşan operasyonlar, yargısız tutuklamalar, ilk iddianamelerle tanıklık ediyorken.. Düşman kardeşler terör örgütlenmelerinin ortak saldırıları tuzağında, Ortadoğu bataklıkları tuzağına da çekilmiş sorunlar yumağında şehitlerimizi sayamaz, cenazeleri ile tanıklık edilen insanlık acılarında, toplumsal depresyona yakalanmışken.. Dünya ekonomik çarklarının rüzgârlarının da bizim gibi ülkeler ekonomileri aleyhine dönüşmesinin katkılarında, asıl bu tek başına güçlü İktidarlarının icraatlarının bütünün sorumluluğu ya da sorumsuzluğunun eseri olarak önümüzde devleşmiş ekonomik sorunlar, krizler yumakları da üretiyorken.. Liderlik ve İktidarlarının ayakta tutulabilmesinin tek yolu, laik Cumhuriyet rejimi, hukuk devleti düzeni, demokrasiden hızla sapmada..
Hepsi birden değil çok daha küçük boyutları ile birkaçı ile birden yüz yüze kalan, demokratik düzenlerin sorumlu iktidarları için yolun sonuna gelinmiştir. Oransal boyutları ile demokratik düzenlerde bu boyutlardaki sivil iktidar erklerinin başarısızlıklarında, tek erdemli çıkış yolu, sorumlu lider ve partilerin, kadroların görevlerinden ayrılmalarıdır. Bizde hesap verme adına tık yok. Çıkış için kuşkusuz kimi olumlu dik duruşları “FETÖ’cü darbe girişiminde kaçmamayı” bir yana koşmuş olarak.. Liderlik ve İktidarları icraatlarında yürünen yolda, eskiden ittifak edilmiş sonra yolları ayrıldıklarına, hukuksal, demokratik koşullarda haklılık aranmadan, en izansız cezalandırmalar, acımasızca uygulanmakta..
1. Silivri sürecinde FETÖ’cülerin önü açılarak, çok ağır insan hakları, hukuk, basın özgürlüğü suçları işleniyor olarak hak gasplarına seyirci kalmanın ötesinde her türden destek verilmişti. Şimdi 2. Silivri süreci olarak isimlendirilebilecek, hem darbe hem terör örgütleri ile çok daha kutsallık kavramı maskesi ile de destek verilmiş olarak İktidarları erkinin kulanılmasında, en haklı demokratik hak aramalarını susturmayı da hedef almış bir yol izleniyor.. Sözde sivil anayasa değişikliği maskesinde, baştan sona hak-hukuk ihlalleri içinde, havuç-sopa yöntemi ile önce milletin vekilleri, sonra da seçmenin güdülenmesinde, Liderlik diktatörlüğüne geçiş tek çıkış yolu görülüyor.
Gülsek mi, ağlasak mı? Terör kıskacı, şehit cenazeleri arasında.. Anayasa değişikliğinin, referandumun yapılması suçları çok hafif kalıyor. Meclis önünde bir avuç hukukçu, milletvekili protestosuna, dondurucu soğukta su gaz sıkılması dehşeti satır arası.. AKP’li milletvekilleri, bakanlar teşhir ederek Liderliğe biat ettiklerini kanıtlamak zorunda bırakılıyorlar..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları