Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Cumhuriyet ailemizden uğurlayamadığımız iki kaybımızın anısına..

24 Mart 2020 Salı

İkisinin de kalp krizi ile hastaneye kaldırılış günleri ile kayıplarında virüsün payları hakkında bilgi sahibi değiliz.. Bildiğim her koşulda ikisinin de toprağa verilişlerinde ailelerinin, sevdiceklerinin yanlarında olmak isterdim.. Işıklar içinde, bizde kalan güzel anıları ile yatsınlar..

Bilim, sanata katkılarıyla yüz akımız Cengiz Bektaş’ı gelecek kuşaklara ürettikleri, değerleriyle taşıma sorumluluğu bireysel, örgütsel uzmanlık alanlarından dostlarının.. Sadece çok etkilendiğim sınır tanımayan insan sevgisi, duyarlılığı üzerinden gönüllü sorumluluk, katkılarından kimi satır araları olabilir.. Günübirlik uçak, uzun karayolları yolculuklarına katlanarak, biri mimarlık, bir diğeri sanat, eğitim seferberliği üzerinden etkinliklere koşturma enerjisi, özverisi, toplumsal sorumluluk algısı..

Çoğunluk Cumhuriyet ailesi üyeleri, İlhan Selçuk’lu vakıf döneminin, sınırlı kalmış Cumhuriyet Radyo yayınlarını hiç duymamış, izleyememişlerdir. Kısacık, işçi, sosyal haklar yayın süresinin çoğunluk programı sonrası, Cengiz Bektaş’ın takıldığı teknik ayrıntılar üzerinden not tutmuş olarak soru sorması, ne kadar da özel bir emekçi hakları duyarlılığının kanıtıydı?..

***

Yıllarla yan yana masaları paylaştığımız, çok sevip saydığım, sonuç olarak ailelerimizle akraba gibi yaşamın özelini paylaştığımız Nuri Özdeniz’i ancak birinci kuşak Cumhuriyet okurları ailesi tanıyacaklardır.

Nadir Nadi’nin yönetimde olduğu, servislerin tek kişilik uzmanlık olarak çalıştıkları yıllardan.. Nuri Özdeniz, ekonomi servisinin tek kişilik uzman habercisi. Gazeteciliği babasının ölümü sonrası bıraktı. Cumhuriyet döneminin ünlü Nevzat kolonyaları ve kremlerinin sahibi babasının ölümü sonrası kardeşi ile birlikte Tahtakale’deki işletmenin sorumluluğunu üstlenmişlerdi..

Dostluk bağlarımız kopmamıştı.. Siyasetin, siyasal İslamcılığın Tahtakale’deki etkin yükselişinin baskısını yaşıyorlardı.. Simge inansanız da inanmasanız da. Cuma namazına katılma, görünme baskısı olunca, ikiyüzlülüğe, baskıya isyan edeceklerdi.

Baskı o kadar ileriye götürülmüştü ki.. Esnaf her koşulda bir bir gezilerek namaza gitmek üzere toplanır olmuştu..

Nuri, bütün dükkânların kapılarına kilit vurulmasını, müşteri olsa bile bir tek çalışanın bırakılmamasını anlatırken, şakayla karışık baskılardan örnekler verirdi. Etkisini fazlaca konuşmadık, ancak iki kardeş sonuçta baba mirası işletmeyi yaşatamayacakları sonucuna varıp en az zararla kapatmayı seçtiler.

Ekonomi bilgilerinin birikimiyle borsa da kâr hırsı olmadan, risk almadan yürümeyi seçtiler. Nuri emeklilik sonrası sağlık sorunlarını da gözeterek yazlık düzeninde yaşamayı seçmişti.

Virüs üzerinden Diyanet’in yaklaşımları, cuma namazı tartışmaları gündemimize girince, uzun zamandır Nuri’yi aramadığımı anımsayarak telefon etmiş, yanıt alamamıştım. Aramızdan virüs bağlantılı günlerde ayrıldığı haberini, pazar konukları yazılarından tanıyabileceğiniz arkadaşımız Mahmut Şenol’dan aldım.

Ailenin acil olarak uzak mesafelerden toplanıp İstanbul’da aile mezarlığında buluşabilmek kargaşasında, Cumhuriyet ailesine de haber vermek kimsenin aklına gelmemişti..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları