Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çözülme... (09.07.2016)

09 Temmuz 2016 Cumartesi

Bizim medya doğal olarak teğet geçti. AB ve İngiliz medyası hafife alamadılar.. Komisyon Başkanı Sir John Chilcot’un adıyla yayımlanan, 7 yılda 120’den fazla önemli tanığın ifadelerine dayanılarak hazırlanan, 2.6 milyon kelimelik, Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanının 4 katı uzunluktaki, insan hakları, İngiliz dönem iktidarlarının insanlık, savaş, siyasal suçlarının masaya yatırılması içerikli, bilimsel içeriği sorgulanamayacak rapor, gelecek hafta İngiliz Parlamentosu’nda görüşülecek.. İngiltere’nin insan hakları savunucuları, örgütlenmeleri, kamuoyuna açıklanan raporun içeriği üzerinden, dönemin sorumlu iktidarının karar verici siyasi lideri olarak Tony Blair’i “Dünyanın en kötü teröristi” ilan ettiler. Savaş seçeneğinin kaçınılmaz olmadığı, Blair’in tercihi ile ABD ile körü körüne ortaklık yapıldığı, madde madde sayılan ihlal içerikli savaş suçlarının işlenmesi karşısında, Blair’in yargılanması gerektiğinin altını çizerek çeşitli protesto eylemleri ile birlikte dile getirdiler...
Blair’in canlı yayınlarda yer alan savunmaları daha da düşündürücüydü.. “Hiçbir mazeret göstermeden tam sorumluluğu üstlendiğini, iyi niyetle ülkesinin çıkarlarına inanarak..” karar aldığını savunarak, “Bilebileceğinizden çok daha fazla üzüntü, pişmanlık ve özür diliyorum..” diyerek üzerine yönelmiş eleştirilerden sıyrılmak istedi. Irak işgalinde ölmüş İngiliz asker ailelerinin, en hafifi ile kamusal yasaklardan yargılanması tepkilerini, öfkelerini dindiremedi... Irak işgali sürecinde ölen İngiliz askerleri yüzlerle sayılırken Iraklıların kesinleşmemiş rakamlarla on binlerle sayıldıkları gerçeği yok mu sayılacak? İnsanlık adına dudak uçurtan boyutları ile günümüze uzanan, Irak bataklığında yaşanan iç savaşların, dibini görebilmekten çok uzakta olduğumuz, ancak bugüne kadar ortaya çıkmış sonuçlarıyla, milyonlarla ölüm, birçok katı yaralı, insanlıktan çıkılmış hallerin her türden katliam boyutları ne olacak?
İngiltere’nin ilişkilendirilmiş gazeteciliğin kameralarındaki canlı görüntülerle, Irak işgali, Ortadoğu çıkarlar paylaşımı rolünü gösteren sahneler, gözlerimin önünden hiç uzaklaşmadılar... Savunma yapmaya çalışan Iraklıların içinde olabilecekleri en küçük binalara karadan ilerleyen İngiliz askeri birliğinden ateş açılıyor.. İçerden silahlı cılız bir yanıt gelince de anında koordinatları verilmiş olarak tepesine binen uçaktan bomba atılıyor.. Bina içindekilerle toz buluta dönüşüyor.. Emperyal İngiltere’nin ruhunu hortlatan Irak işgali ile neler umulmuş, neler bulunmuştu? Bush’un savaş ganimetlerini paylaştırma adaletinde İngiliz petrol şirketlerinin önceliğini unutabilir miyiz?

***

İyi de İngiltere nasıl oldu da bu kadar kısa bir zaman dilimi içinde, yine İngiliz emperyalizminin güzel günlerinin özlemini çekenlerin oyları ağırlıklı AB’den ayrılma referandumunda “hayır” ağırlıklı oyun kullanıldığı bir sıkışıklık noktasına, dibe çekiliverdi?
En düşündürücü sorgulanması yaşamsal yanıtı, birkaç gün sonrasında ABD’de dün zenci düşmanlığı, ırk ayrımcılığı üzerinden çıkan çatışmalarda, polislerin zenci cinayetleri odaklı, keskin nişancılarla gelen öfkeli infazlarında aranmalı değil mi? Ne de olsa ABD, yeni dünya sömürü düzeninin kirli çarklarının işleyişinde, insan haklarının dünya ölçeğinde çok eşitsiz dozlarda katledilişinden, en az bedel ödemek zorunda kalan ülke değil mi?
Ilımlı İslam, ırkçılık, diktatörlükler odaklı, şeytana pabucunu ters giydirecek bir dizi projeleriyle, yoksul güney dünyası haritalarını baştan sona, gönüllerince yeniden düzenleyerek oluşturacakları yeni dünya düzeni siyasi çarkları, düşleri, arka arkaya çöküp kendilerine de zarar veren, zengin kuzey dünyasında odaklanan çokuluslu şirketlerin çıkarlarını da vuran gelişmeler karşısında, hızlı plan değişiklikleri, çark edişleriyle; sadece insanlığın, dünya ülkelerinin değil kendilerinin de başlarını döndürdüler. Güç odaklarının belirlemesinde siyasi erkler, ortaya çıkan yeni durum ve vaziyetlere göre, yepyeni planlar, projeler uygulama süreçlerine geçmişlerken bir bakıyorsunuz ki yoksul güney dünyasında değil sadece, zengin kuzey dünyası en güçlü ülkelerinde dahi toplumsal dengeler öngörülememiş altüs oluşları üretiveriyor.. Erbil Irak bataklığının mucizesi, Paris’i oluyor derken...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları