Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Cemaatçilikle; adalet, demokrasi, hak, hukuk, bilim buluşamıyor...
Gazetemizin önceki günkü manşetinde, “Gazeteci Kaplanoğlu hakkındaki suçlamalar, iddianamelerin özensizliğini gözler önüne seriyor” üst başlığı ile “3 yaşında bir yazar!” başlığı vardı. Terör örgütü propagandası yaptığı iddiasıyla 3 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan Bursa Çağdaş Gazeteciler Derneği yönetim kurulu üyesi Kaplanoğlu’nun halkı silahlı eyleme yönlendirme suçlamasında kanıt olarak gösterilen kitabın kendisi üç yaşında iken yazmış olduğu, kitapçılarda halen satılmakta olduğu gerçeğinin altı çiziliyordu...
Yargısız infaz niyetine 9 aylık tutukluluktan sonra, alay edercesine 24 Temmuz’da, Tanzimat Fermanı ile sansürün kaldırılış yıldönümünde, ülkemizde askeri-sivil darbeler nedeniyle bayram gibi kutlamayı unuttuğumuz, hak ve özgürlüklerimiz için savaşım günü ilan ettiğimiz günde ilk kez yargı karşısına çıkarılan arkadaşlarımızın 5 günlük ilk sorgulamalarını izleyen okurlar, 2. Silivri sürecinin iddianamelerindeki suçlanan kişiye özel özensizliklere fazlası ile tanıklık ettiler. Sonuç olarak da 7 Cumhuriyetçinin 9 ay sonra serbest bırakılması, 4 arkadaşımızın Silivri’de tutuklu kalmalarının içeriği üzerinden söyleyebilecek sözümüz yoktu... “Bir yanımız içeride”, “4 arkadaşımızı da Silivri’den alacağız” duygularının paylaşılmasından öte... Birgün, Sözcü gazetelerinin kendi tutuklanan, yargılanan arkadaşlarına yönelik haber içeriklerinde de, isimler ve tarihleri, kimi konu, konum başlıklarını değiştirerek çıkan sonuç içerikler, birbirlerinin turnusol kâğıdından çıkmış kopyaları sayılabilirler...
15 Temmuz FETÖ’cü darbenin kanıtları ile en çarpıcı sonuçlarının alınması beklenen Akıncı Üssü davasının başlaması ile ortaya çıkan sonuçlar, siyasal İslam kimliği üzerinden, cemaatlerle işbirliği içinde yapılmış, yapılacak siyasetlerin sonuçları anlamında öncelikle ülkemiz, Müslümanlar, Ortadoğu bataklığında yaşananlar, yaşatılacaklar, dünyamız, insanlık için istenirse en öğretici, ders verici gerçeklerin sergilenmesi olacak..
“FETÖ’cülük adına ustalıklı yalanlar, senaryoların en çarpıcı sergilendiği sanık ifadelerine rağmen mi” demeyin sakın. Alınması gereken dersler tam da yalanlar, çelişkili ifadeler üzerinden...
***
İnanmış Müslümanların, siyasal İslamcıların, hele de cemaatlerin kucağına düşmelerinin, getirdiği karanlık sonuçların sergilenmesinde bundan çarpıcı kanıtlar mı sunulabilir? Akıncı Üssü’nde o gece yaşananların görüntülü kanıtları, cemaatlerin, siyasal İslamın kucağına düşmüş, inanmış Müslümanların başlarına gelebileceklerin aynası... En son ahlak dini, kitabının gerçekleri bir yana atılarak, yaratılabilecek ırklar, mezhepler çatışmaları, iç savaşlar bataklıklarında, İslam dünyasının karanlığa, çaresizliğe çekilmesi, geriye püskürtülmesi, inanmış Müslümanların milyarlarla çoğunluğunun yoksullaşması, yoksunlaştırılmasının formülü... Bilimsel gelişmelerden, gerçeklerden koparılarak, ortaçağı aratacak gerilerde yaşam karanlığına çekilmelerinin aracı...
İsimleri hiç ama hiç önemli değil... Yalancı ama kilit görevde olduğu yakalanmış görüntülere göre kanıtlanmış gibi görünen imam, “O görüntüler bana ait değil, ben orada yoktum” diye ifade veriyor... Meclis’in bombalanması içinde, Ankara bölgesindeki 15 Temmuz sivil şehit ve gazilerinin ölümünde rol üstlenmiş üst rütbeli komutan, “Yalan ben rütbesiz bir imamdan emir mi alırım” itirazını yapabiliyor...
Şeytan dürttü, aklıma Erdoğan Liderliği, cemaat ortaklığında kurulmuş İktidarları ittifakının, liberal demokrasiye açılım tezleriyle, AB ve de ABD katında çok fazla destek gördükleri günlere gitti. Kamuoyu çok da bir şey anlamadan, ABD’nin kocaman bir yalanla, nükleer silahla donanmış Saddam diktatörlüğünü devirme, demokrasiyi getirme, terörle, kendi 11 Eylül’ü, uçakların gökdelenlerini uçurmasına karşı yerinde mücadele gerekçeli Irak’ı işgal günlerinde, Ecevit koalisyon Hükümeti’nin işgale destek vermemesi nedeniyle devrilmesi günlerine dönelim. Şu ünlü tezkere oylaması günlerinde barıştan yana ülkemizde de bir cephe oluşmuştu. Bölge barışı, insan hakları için cephe oluşturmak başka, siyasal İslamcı, cemaatçi siyasetlerin kucağına düşmek çok başka...
Biat kültürünün, bilim, insan hakları, adalet, hak-hukuk, demokrasiye, anayasal düzene, hele de Laik Cumhuriyet’in kurtuluş, kuruluş, Atatürk devrimleri, değerleriyle, bütünlük içinde ayakta kalabilmesi gibi bir derdi olabilir mi?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- Tarihi geçmiş ürün satan zincir market şubesine mühür
- 'Hadi gelin kapatın!'
- Afyonkarahisar'da feci kaza
- Ulaşım durma noktasına geldi!
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- İl başkanı hayatını kaybetti!
- Kayserispor'dan Fenerbahçe açıklaması!
- Dünya çapındaki sıralama: Türkiye'den 4 üniversite