Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Birileri aklımızla mı oynuyor?

18 Şubat 2020 Salı

Biri İstanbul Bahçelievler’de, biri Elazığ’da, bina yıkamaması gereken şiddetteki depremlerin yaratabildiği ağır hasarlardan sonra, bu binalar içinde insanlar ölmeden yıkılması için acil boşaltılmasının ardından.. Aciliyetler gözetilmeden yıkılamadıkları için kendi kendilerine yıkılırlarken, boşaltılmış olmaları sayesinde içlerinde insanların ölmemesinden ancak sevinmiş olabiliyor, şükrediyoruz.. 

Dün sabah Bahçelievler’de yanındaki binaya çarparak yıkılan binanın, hâlâ neden uzun zamandır bekletildiğinin hesaplaşılması üzerinden hiçbir yetkili, sorumludan açıklama gelmezken, yaslandığı bir yıl önce yapılmış sağlam binaya ne kadar ağır hasar verdiğinin görüntüleriyle, gerçekten büyük şans eseri sağlam binanın sakinlerinden ölen olmadığını bu kez şükrederek izliyorduk.. Göçmüş duvarlar, mutfaklar, eşyalar paramparça.. Sahi sağlam binadaki yıkımın, insanların yeniden yaşayabilecekleri koşullardaki büyük onarımlarının ortada maliyetlerinin bedellerini kimler ödeyecek?

Dün Elazığ’dan gelen kendiliğinden yıkılan binanın ise canlı yayınlık haber değeri bile olamadı. En başından günümüz teknolojik koşullarında, bina yıkamaması gereken depremde o kadar çok ağır hasarlar yaşandı, öylesine ağır bina kalitesi üzerinden suçlar ortaya çıkmıştı ki.. Büyük yıkımın suçları ile hesaplaşma, genel yıkıma ağıt yakılmasının ötesinde henüz hiçbir ciddi tartışmanın gündemine getirilmedi. Daha bir acıklısı, can, mal kayıplarının artmaması yolunda ortaya çıkmış suçlara dayalı maliyetlerin yükselişi olumsuz etkileşimle öylesine katlanmış boyutlarda ki.. Katlanmış boyutları ile kamusal, siyasal sorumluluklarla hesaplaşmadan kaçınma gündemde..

***

Bu ülkenin vatandaşları olarak son Silivri, Elazığ depremlerinin, aklımızın erdiğinin, bilim insanlarının bile belki öngörülerinin çok ötesinde ağır hasarlara, yıkımlara yol açmış olmaları karşısında kaçınılmaz yapılan tartışmaların ortaya çıkardığı birbirinden suç, skandal gerçeklerle, vatandaşlar olarak en çok deprem için vergi ödeyenlerden, dünya ölçeğinde başı çekenlerden olduğumuzu ancak öğrendik. İşin vahameti, vatandaş olarak bizden kesilen bu vergiler elbette okus pokus yollardan bütçeler içinde başka kaynaklara aktarılarak buharlaştırılmış.

Traji-komik bir yaklaşımla ölümüne bile bile hasarlı binalarda yaşamayı sürdüren çaresiz insanlara, sadece depreme dönük olarak da değil, kasım kavurmakta olan sağlık sorunları patlamasında, kanserden başlayın, salgın virüslerle yürüyün, özel sağlık sigortaları ile çıkış oylu aranması kampanyaları gündemde..

***

Daha bir traji-komik, aslında ürkütücü bir boyut olarak, yandaş medya korosunun öne çıkardığı gündemle, yeni bir askeri darbe tehdidi, söylentisinden kapı açılıyor. “AKP’nin içinde olduğu siyasal, ekonomik sıkışıklık mı, yoksa Suriye İdlib’de Türkiye’nin içine düşürüldüğü sıkışıklık kaynaklı mı?” sorgulamaları yapılırken..

Önceki gün ağırlıklı Amerika adına yapılan açıklamalarda, alay edercesine Türkiye’nin yanında oldukları ilan edilmişken.. Dün gelen yeni açıklamalarda alay etme üslubunda yapılmış son tırmandırmada; “Amerika sahada aksiyon yapmadarn Türkiye’nin yanında oluyor..” cümleleri kuruluyordu..“Türkiye’nin kendi bağımsız karar verme iradesine gösterilen saygı gereği..” diye de bir gerekçelendirme eklemlenmiş olarak..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları