Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Beraber Yürümedik Biz Bu Yollarda...
Özgecan’ın öldürülüp yakılmasında insanlık dışı boyutlar, kanıtları ile ortalığa saçılınca... En sonunda panikle bir toplumsal kırılma, patlama noktası yaşanıyor.. Kadının sokakta kahkaha atması, gülümsemesi, güzel görünümü, eteği, erkeklerle eşit koşullarda yaşamın her alanında yer alma çabalarını.. erkekleri tahrik etme suçu olarak siyasal İslam adına siyasette kullanan kafalar... Sözlerini unutup, daha doğrusu bedelini ödemek zorunda kalacaklarından ürküp, ailenin yanında, siyasal vitrinde boy göstererek, toplumsal tepkiden sıyrılma çabasındalar... Telaşları, Cumhuriyet devrimleri, laiklik sayesinde dünya ölçeklerinde olamasa da kadın-erkek eşitliğinde uygarlaşmaya, evrensel insan hakları, eşitliğe doğru yol alışta anlamlı adımlar atmış kadınlarımızın, yaşamlarını günümüzde yeniden karabasana çeviren, baskı-şiddet, çağlar geriye püskürtülmesinde, 13 yıllık iktidarlarının katkılarının açığa çıkması...
Emperyal çıkar odaklarının, öncelikle yoksul güney dünyasında, enerji yatakları üzerinde de İslam dünyası odaklı projelerinde, aynı toprakları, aynı ülkelerin vatandaşlıklarını paylaşan insanları her türden alt kimlikle, ırklar-aşiretler, dinler-mezhepler üzerinden çatıştırma projelerinde, 90 yıllık Cumhuriyeti yok sayma, yeni Osmanlıcılık, ılımlı İslam... kimlikli rejimi değiştirme misyonerliğinde.. Kadın siyasette çok etkili, vitrinde kullanılsa da, siyasal İslamcı siyasetin doğası gereği, eşitlikçilikten uzaklaştırılarak, erkekten çok gerilere, kazanılmış hakları gasp edilerek, ezilerek püskürtülmesi zorunluluktu...
Vitrinde, İktidarlarının başının çektiği söylemlerle, cinsiyetin doğasından gelen ayrımlar kutsanıyormuş, zayıf korunuyormuş gibi yapılarak, yaşamın her alanında kadınlar erkeklerden ayrıştırılarak, kazanılmış haklardan geri alınanların, gasp edilenlerin algılanmaması siyaseti güdüldü... Sözde türban özgürlüğü sayesinde kadının yaşam alanlarına katılımı, görünürlüğünde patlama yaşanmıştı... Bireysel direnmelerle kazanımları elbette yok sayamayız, gerçekte toplumsal yaşamın bütünlüğü içinde ne kadınların eğitim ne de çalışma hakları, hele de insanca çalışma yaşam koşullarını kazanabilmelerinde olumluyu unutun tersine gerçekler yaşandı...
***
Siyasal İslamcı yaşama doğru sürüklenişin kaçınılmaz sonucu, erkeğe itaat, en az üç çocuk sorumluluğu, aile yükü katlanan kadınlar, giderek daha olumsuz istatistik verilerle, daha çocuk yaşlarda evlendirilir, törenin esiri çağlar geride kalmış olması gereken yaşama mahkûm edilir oldular... Oransal istatistikler yaşamın her alanında, kadının uçurum ölçeklerde kazanılmış hak kayıplarını sergiliyor. Kadın emeği sömürüsü, kuralsız en düşük ücretli çalıştırmada patlama, evin yükünü sırtlamış kadının çaresizliğinin milyonlarla sayılmalarına karşın, eğitimli olanlarının bile insanca yaşam ücreti alamadıklarını, ancak yüz binlerle sayılabildiklerini ortaya koyuyor. Dindar ve kindar gençlik yetiştirme uğruna dayatılan eğitim sistemi sayesinde kız çocuklarının okul terklerinde patlama var. Kaçınlımaz ürettiği çocuk gelinler, töre cinayetleri oluyor... Kadına yönelik şiddetin son on yıllık patlamasının kadın cinayetlerinde yüzde 63’lük bir artışı da ortaya çıkardığı biliniyor...
Özet sonuç kadın üzerinden, kadın vitrinde, popülist kirli siyasetle, en uzun soluklu iktidarı yakalamış İktidarlarınızda, biz kadınlar beraber yürütülmedik bu yollarda... Kimi kadınlar medyatik güdüleme, algılama paketleri içinde, ezile ezile, ezildiğini bile algılayamadan, bağımlılıkla miting meydanlarında en çok alkış tutanlar saflarında olsalar da... Kimileri sokaklarda hak aramaya kalktıklarında sizleri çok korkutuyorlar... Özgecan’ın akıllara durgunluk verecek vahşi, insanlık dışı katliamı karşısında öfke içinde sokaklara çıkan kadınlar azınlıkta olsalar da sizleri çoğunluk sessizlerin gözlerini açabilirler kaygısıyla mı çok çok korkutuyorlar? Beyoğlu’nda bir üst kattan afiş asmaya kalkışan kadınlara katlanamıyor, polis şiddetinin en acımasızı ile dağıtmayı seçiyorsunuz?
Biliyoruz bu ülkenin insanlarının insanca, barış içinde, birlikte yaşam koşullarına öylesine ağır darbelerden sorumlusunuz ki... O kadar çok yaşamsal alanda o kadar çok hak-hukuk gaspı suçu işlediniz, beraber yürünen şarkılarla halkı o kadar ağır kandırdınız ki... Bu ülkenin birlikte yaşanabilirlik koşullarına öylesine dinamitler yerleştirdiniz, insanları o kadar ağır cepheleştirerek, her tür ayrımcılıkla bir diğerine düşman yaptınız ki... En başarılı pazarlanmış yürüyüşlerinizin bile ağır faturaları bir bir çok ağır karşımıza çıkıyor. “Sıfır sorundan bütün komşularla düşmanlık savaş hali..” sloganı gerilerde, hafif suç olarak kaldı... Ekonomide büyüme mucizeleri, toplumun zenginleşmesi masalları da soldu gitti. Sanki en iddialı gibi göründüğünüz ülkenin parçalanmaması, Kürt açılımındaki son gelişmeler yüreğimizi kaygıyla hoplatıyor. İnsan hakları, demokrasinin, hukuk devleti düzeninin tüm kriterleri tepetaklak... Olmazsa olmazları güçler ayrılığı tüketilmiş, sivil İktidarlarının diktatörlüğünün örnekleri almış başını gitmiş...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Yoğun kar yağışı beklenen iller açıklandı!
- Yandaş yazar, son anket sonuçlarını açıkladı!
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Afyonkarahisar'da feci kaza
- Yıkımda son perde
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- 'Bu işin şakası yok, herkes ayağını denk alsın'
- Ölü ve yaralı var!
- AKP'li isim açıkladı!