Lozan, maden-petrol

17 Temmuz 2024 Çarşamba

“Maden işleri yeni bir açılma devresindedir. Maden mühendislerimizi, ihtiyaca yeter sayı ve değerde yetiştirmeye önem vermek gerekir. Kömür havzasının rasyonel işletmesi için tedbirler aramak da lazımdır. Maden işletmesi gelişme halindedir. Madenlerimiz bizim başlıca döviz kaynağımız olduğu için de yüksek dikkati çekmeye değerdir. MTA’nın çalışmalarına azami inkişaf vermesini ve bulunan madenlerin planlı şekilde hemen işletmeye alınması lazımdır. Elde bulunan madenler için üç yıllık bir plan yapılmalıdır.” 

(Mustafa Kemal Atatürk, 1935)

Türkiye’de en popüler Lozan yalanlarından biri, “Lozan Barış Antlaşması nedeniyle petrollerimizi, madenlerimizi çıkaramıyoruz! 2023’te Lozan Barış Antlaşması bitecek, biz de petrollerimizi, madenlerimizi çıkaracağız!” şeklindedir. 143 maddelik Lozan Barış Antlaşması’nda, antlaşmanın eklerinde, protokollerinde ve mektuplarında bu yönde hiçbir madde ve konferansta verilmiş hiç bir söz yoktur. Tam tersine, Lozan Barış Antlaşması’nda kapitülasyonlar kaldırıldığı için ve yabancı şirketlere yeni ayrıcalıklar verilmediği için Türkiye madenlerini istediği gibi işletme hakkına sahip olabilmiştir. Bu sayede Türkiye, 1924’ten itibaren milli maden, petrol politikası belirleyebilmiştir. 

OSMANLI’NIN MADEN POLİTİKASI

1861 Maden Nizamnamesi ile ilk defa yabancılar hissedar olarak Osmanlı’da maden imtiyazı alma hakkına sahip oldular. (1861 Maden Nizamnamesi, madde 13) Osmanlı, 1867’de yabancılara toprak satın alma izni verdi. Bu süreçte yabancılara Osmanlı topraklarında maden arama izni de verildi. 1869 Maden Nizamnamesi ile de yabancılara doğrudan maden ihalelerine girme hakkı verildi. Ayrıca maden imtiyaz hakkının diğer mal ve eşyalar gibi başkalarına satılabilmesine veya miras bırakılabilmesine de olanak tanındı. 

1869 ve 1887 maden nizamnamelerine göre yerli yabancı pek çok kişi tek başına veya ortaklık kurarak Osmanlı’dan maden işletme imtiyazı aldı. Vedat Eldem’in ifadesiyle Osmanlı’da “madenlerin büyük çoğunluğu yabancı sermayenin elinde idi.” Osmanlı, 1870-1899 arasında 144 maden imtiyazı, 1900-1911 arasında ise 138 maden imtiyazı verdi. Bu maden imtiyazlarının büyük bir bölümü yabancılara verildi. Örneğin Osmanlı’da Sultançay borakslarını İngiliz-Amerikan Borax Company Limited, Balya ve Karaaydın’daki simli kurşun ve linyiti Fransız Balya-Karaaydın Şirketi, Ereğli’deki maden kömürünü Fransız Ereğli Maden Şirketi, Kozlu’daki maden kömürünü İtalyan-Yunan sermayeli Közlü Kömür Maden Şirketi işletti. 19. yüzyılda, Osmanlı madenlerini işletecek şirketlere 99 yıl ile 15 yıl arasında işletme imtiyazları verildi. 1870-1899 yılları arasındaki maden imtiyazlarının yüzde 80’e yakını 99 yıllıktı. 

CUMHURİYET’İN MADEN POLİTİKASI

Türkiye, Lozan’da kapitülasyonları kaldırıp yabancı şirketlere yeni ayrıcalıklar vermediği için bir milli maden, petrol politikası belirleyebildi. Bu kapsamda; 

18 Mart 1924’te yürürlüğe giren 442 sayılı Köy Kanunu’nun 87’nci maddesindeki, “Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunmayan gerek şahıslar ve gerek şahıs hükmünde olan cemiyet ve şirketlerin (eşhası hususiye ve hükmiye) köylerde arazi ve emlak almaları memnudur (yasaktır)” şeklindeki hüküm ile yabancı gerçek ve tüzel kişilerin köylerde gayrimenkul edinmeleri yasaklandı. 

12 Nisan 1925’te çıkarılan 608 sayılı kanunla Türkiye’de terk edilmiş, ihaleleri feshedilmiş veya yeni keşfedilmiş kayıtlı madenleri işletmek isteyen şirketlerin sermayesinin yüzde 51’inin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ait olması şartı getirildi. 26 Mayıs 1929’da yapılan düzenleme ile madenlerde “Yüzde 51 T.C. vatandaşı” şartı yerine madenler “Türk şirketlerine ihale olur” şartı getirildi.

26 Ağustos 1924’te Türkiye İş Bankası, 19 Nisan 1925’te Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası kuruldu. Her iki bankanın çalışma alanları arasında madencilik de vardı. Türkiye İş Bankası, madencilik kuruluşlarının millileştirilmesini sağlayacak; Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası ise maden imtiyazları alıp maden işletecekti. Türkiye İş Bankası, 1926’da üç anonim şirket kurarak Ereğli Kömür Havzası’na girdi. 

1924’de Zonguldak’ta Yüksek Maden ve Sanayi Mektebi açıldı. 17 Mart 1926’da 786 sayılı yasa ile Türk Demir Çelik Sanayi kuruldu. 

1933’te hazırlanan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’na göre Türkiye’de kurulacak 5 temel sanayi dalından ikincisi “maden” sanayiydi. Planda demir-çelik, kömür, bakır, kükürt, sömikok (suni antrasit) konularında çalışmalar yapılacağı belirtiliyordu. Madenciliğin toplam yatırımlar içerisindeki payı 11.850.000 TL ile yüzde 26.9 oranındaydı. 

1936’da hazırlanan ve 9 bölümden oluşan İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nın 1. bölümü “madencilik” başlığını taşıyordu. Bu planda, madencilik sektörüne yapılması planlanan yatırımların, toplam yatırımlar içerisindeki payı yüzde 40.2-42.1 gibi oldukça yüksek bir orana karşılık geliyordu.

1937’de, İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı ile uyumlu Üç Yıllık Maden Programı hazırlandı. 1938’de de Üç Yıllık Maden Programı’nı da içeren İkinci Dört Yıllık Sanayi Planı hazırlandı. Her ne kadar 13 Mart 1939 tarihli bir Bakanlar Kurulu kararıyla bu plan ertelenmişse de bu plandaki Guleman krom, Ergani, Murgul ve Karahisar bakır, Divriği demir madencilik işletmeleri 1950’ye kadar işletmeye açıldı. 

Türkiye’nin yeraltı zenginliklerini arayıp bulmak, bunları inceleyerek işletmeye uygun olanları belirlemek amacıyla bilimsel bir araştırma kurumu olarak 14 Haziran 1935’te 2804 sayılı kanunla Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) kuruldu. Bulunan madenleri işletmek için de 14 Haziran 1935’te 2805 sayılı kanunla da Etibank kuruldu. Etibank Kanunu’nun 7.maddesine göre bankanın elindeki ayrıcalık ve ruhsatların devredileceği şirketlerin hissedarlarının Türk olması gerekiyordu.

İzmir Enternasyonal Fuarı Etibank Haritası Kartpostalı

Türkiye’deki linyit, krom, bakır, bor, manyezit, çinko ve kurşun başta olmak üzere birçok madenin aranması ve işletilmesi için projeler hazırlandı. MTA, 1935’ten itibaren Seyitöemer, Soma ve Tavşanlı bölgelerinde arama ve üretim çalışmaları için yatırım kararı aldı. 

1935’te Sümerbank ve Türkiye İş Bankası ortaklığıyla Keçiborlu Kükürt İşletmesi kuruldu. 1935’te Türkiye İş Bankası iştirakiyle Zonguldak Antrasit Fabrikası kuruldu. 1936’da Kuvarshan Bakır İşletmesi kuruldu.

1937’de temeli atılan Karabük Demir-Çelik Fabrikaları 1939’da 140 bin ton kapasite ile üretime başladı. Daha sonra yüksek fırın kapasitesi 800 bin tona, çelikhane kapasitesi de 680 bin tona çıkarıldı. Hammadde ihtiyacını karşılamak için demir armalarına başlandı ve Divriği A-Kafa Demir Yatağı 1938’de işletmeye açıldı. 1939’da Divriği Demir Madenleri İşletmesi kuruldu. 1960’ta Ereğli Demir-Çelik Fabrikaları kuruldu. 1970’te İskenderun Demir Çelik Fabrikaları Entegre Tesisleri kuruldu. 

Özellikle MTA ve Etibank’ın çalışmaları sayesinde Türkiye’de maden üretiminde çok büyük artışlar oldu. Özellikle linyit, kömür, krom, bakır, çinko ve demir üretimindeki artışlar dikkat çekiciydi. Türkiye’nin toplam maden üretimi, 1930 yılı 100 olarak alınırsa 1935’te 157’ye 1940’ta 232’ye yükseldi. 

1950’lerde borasit madeniyle de ilgilenmeye başlayan Etibank, 1958’de bor yataklarına ciddi yatırımlar yaptı. 1960’da Türkiye’nin bor üretimi 97.5 bin tona yükseldi.1 Haziran 1964’te Bandırma Boraks ve Asit Borik Fabrikalarının temeli atıldı. 1978’de 2172 Sayılı “Devletçe İşletilecek Madenler Hakkında Kanun” çıkarıldı. Bu kanunla tüm bor sahaları Etibank’a devredilerek kamulaştırıldı. Kamulaştırmadan sonra arama çalışmalarına hız verildi. Rezervler 2 milyar tona çıktı. Uzun yıllar 25-30 milyon dolar olan yıllık ihracatlar, zamanla 250 milyon doları geçti. 

CUMHURİYET’İN PETROL POLİTİKASI

24 Mart 1926’da 792 sayılı “Petrol Kanunu” çıkarıldı. 22 maddelik bu kanunun 1. maddesinde “T.C. sınırları içinde petrol aranması ve işletilmesi devlete aittir” denilerek yeraltı kaynakları devletleştirildi. Bu kanun; Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde bütün petrol arama ve işletme haklarını Türk hükümetine vererek, yabancıların ve yurt içindeki özel şirketlerin imtiyazlarına (ayrıcalıklarına) son verdi. Kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte Türkiye’de petrol aramak için uzmanlar görevlendirildi. Mürefte, Simak, Cizre, Mardin, Herbol bölgelerinde araştırma ve incelemelerde bulunuldu. Bu kanunun kabulünden bir yıl sonra, 9 Mart 1927’de çıkarılan bir kararnameyle de Türkiye’deki petrol yataklarının belirlenerek bir devlet kurumu tarafından işletilmesi ve bu iş için gerekli sermayenin Türkiye İş Bankası tarafından karşılanması kararlaştırıldı.  

20 Mayıs 1933’te 2189 sayılı bir kanunla Altın ve Petrol Arama ve İşletme İdaresi kuruldu. Bu kanunla Türkiye’de altın, petrol ve diğer madenleri arayıp işletecek şirketlerin İktisat ve Maliye Vekâleti’ne bağlı olarak çalışacakları belirtiliyordu. Bu kanunla Türkiye’de ilk kez petrol kuyusu açmak için sondaj çalışmaları başladı. Mardin Basbirin’de Türkiye’nin ilk petrol kuyusunu açmak için sondaj çalışmaları yapıldı. 13 Ekim 1934’te ilk sondaj başladı. Ancak burada verimli petrole ulaşılamadığı için sondaj çalışması sonlandırıldı.

MTA, 1937’de Midyat’ın kuzeyinde Hermis Köyü civarında sondaja başladı. Ayrıca İskenderun, Hayrabolu, Mürefte, Van ve Adana’da da sondaj çalışmaları yapıldı. Ancak bu çalışmalar sonunda verimli petrol rezervlerine ulaşılamadı. MTA, 24 Temmuz 1939’da Batman’da sondaj çalışmalarına başladı. Bu çalışma sonunda 20 Nisan 1940’ta Türkiye’nin ilk petrol yatağı Raman’da bulundu. Bulunan petrolün arıtılması amacıyla 1942’de MTA tarafından Batman Rafinerisi kuruldu. Türkiye’de 1954 yılına kadar 37 adet arama, 7 adet tespit, 13 adet üretim ve 19 adet test kuyusu olmak üzere toplam 76 kuyu açıldı. Toplam 76 kilometreden fazla sondaj yapıldı. Raman ve Garzan gibi iki ticari petrol sahası keşfedildi. 95 bin tonun üzerinde petrol üretildi. Ayrıca bu dönemde ülkemiz için çok önemli jeoloji haritaları hazırlandı, jeofizik etütleri yapıldı, personel eğitildi. Türkiye, sondaj çalışmalarına sonraki yıllarda da devam etti, bugün de devam ediyor.     

1950’lerde, DP döneminde her ne kadar yabancı sermayeye çeşitli kolaylıklar sağlanmış olsa da Türkiye’nin petrol-maden politikası uzun yıllar boyunca devletçi niteliğini korudu. Bu süreçte TPAO, PETKİM, TÜMAŞ, BOTAŞ, DİTAŞ, ADAŞ (POAŞ), İPRAŞ, TÜPRAŞ gibi petrol KİT’leri kuruldu.

Kısacası Türkiye, Lozan’dan sonra milli, devletçi bir petrol, maden politikası belirledi. Bu politika zaman içinde zayıflamış olsa da, Türkiye 100 yıldır topraklarında petrol çıkarmaya devam ediyor. 

***

Çok açıkça görüldüğü gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin Lozan Barış Antlaşması nedeniyle madenlerini, petrollerini çıkaramadığı kocaman bir yalandır. Tam tersine, Lozan Barış Antlaşması’ndan sonra Türkiye Cumhuriyeti, petrol-maden konusunda çok sayıda yasal düzenleme yaptı, MTA, Etibank, TPAO gibi ulusal petrol-maden kurumları kurdu, sondajlar yaptı, petrol bulup çıkardı, maden üretiminde Osmanlı döneminde görülmemiş düzeyde büyük artışlar sağladı.

KAYNAKLAR

A. Afetinan, Devletçilik İlkesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Birinci Sanayi Planı 1933, TTK Basımevi, Ankara, 1972.

Ertan Gökmen, “II. Abdülhamit Dönemi Osmanlı Maden İmtiyazları, (1878-1899)”TTK Belleten, C.71, Aralık 2007, S. 262. 

Kemalettin Apak, Cevdet Aydınelli, Mehmet Akın, Türkiye’de Devlet Sanayi ve Maadin İşletmeleri, Selüloz Basımevi, İzmit, 1952.

Mehmet Temel, “Atatürk Döneminde Muğla Madenlerinin İmtiyaz, Devir ve Ferağ Muameleleri”Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Yıl 2015, S.37. 

Mustafa Haydar Terzi, “Mustafa Kemal Atatürk Dönemi Türkiye Madenciliği”Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Kasım 2021, C. XXXVII.S.104. 

Özkan Keskin, “Osmanlı Devleti’nde Maden Hukukunun Tekâmülü (1861-1906)”OTAM, 29/Bahar 2011.

Stanford J. Shaw, Ezel Kural Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, Reform, Devrim ve Cumhuriyet: Modern Türkiye’nin Doğuşu, C.2, Çev. Mehmet Harmancı, E Yayınları, İstanbul, 1983.

Uğur Selçuk Akalın, Suat Tüfekçi, “Türkiye’nin Petrol Politikaları ve Enerji Özelleştirmelerine Bir Bakış”İktisat Politikaları Araştırmaları Dergisi, C.1, S.1, Yıl 2014. 

Vedat Eldem, Osmanlı İmparatorluğu’nun İktisadi Şartları Hakkında Bir Tetkik, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1970.

Yavuz Haykır, Özkan Demir, “6326 Sayılı Petrol Kanunu ve Demokrat Parti Dönemi Petrol Politikası”SUTAD, Bahar 2017; (41).

“Cumhuriyet Dönemi Madenciliğimiz”, https://api.maden.org.tr/ (Son Erişim, 15 Temmuz 2024)

BCA, 030.18.01.01 / 23.15.9.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

II. Abdülhamit sansürü 7 Ağustos 2024

Günün Köşe Yazıları