Serdar Kızık
Serdar Kızık serdarkizik@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Dokunulmazlar!..

29 Nisan 2014 Salı

Dokunan yanar...
Hani bir dönem cemaat için söyleniyordu ya...
Gazeteci Ahmet Şık, gözaltına alındığında haykırmıştı ya...
Konuşanlar, yazanlar, kumpas diyenler yandılar, malum...

***

Gerçekte bir kesim, bir grup, bir zümre, belirli kişiler hep dokunulmazdır.
Değersin, yanarsın...
Bazı bölgelere, alanlara da öyle...
Mesela Urla Zeytineli Köyü’nün denizle buluşan kıyısına giremezsin, geçemezsin.
Koya uzanan birinci sınıf asfaltın sonundaki demir kapıya, dokunamazsın.
Yasalar sökmez, hukuk çözmez.
Bakmayın siz anayasadaki “Bütün kıyılar halka açıktır” hükmüne; keserler yolunu, “deniz kenarına gideceğim” diyemezsin. Çünkü...
Orada devletin güvencesinde “dokunulmazlar” var.
Başbakan Erdoğan’ın yakın arkadaşı, Mustafa Latif Topbaş’ın sit alanına inşa ettiği villaları var.
Doğrudur, yanlıştır, montajdır, değildir bilmem, fezlekede yazılı.
Seçimlerden önce
yayımlananlara bakılırsa Topbaş’ın armağan ettiği öne sürülen iki villaya ilişkin Erdoğan ve kızının tapeleri var.
Erdoğan, telefon kayıtlarına “montajdır” dedi, konutların kendisine ait olmadığını söyledi.
Olur mu olmaz mı, doğru mu değil mi, yargının işi.

***

Konumuza dönelim.
Bu cennet parçası koy ve villaların yapıldığı alan 1. derecede sit. Türkçesi, çivi çakmak yasak.
Defterdarlıktan bugüne kadar tık yok ama, bir bölümünün Hazine arazisi olduğu öne sürülüyor üstelik.
Neler olmuş, bakın...
İzmir İl Özel İdaresi, kaçak yapılarla ilgili ceza kesmiş.
Yıkım kararı alınmış. Ardından birtakım üniversite hocasının raporuna dayanılarak 20 hektarlık alanın sit derecesi 3’e düşürülmüş, evler tamamlanmış.
Rapor hâlâ gizli, saklı, bilirkişiler hangi gerekçeye dayanarak değişikliğe gitmiş, belirsiz. Ardından TMMOB, sit değişikliğiyle ilgili dava açmış...
Şimdi, gelelim dokunulmazlık meselesine.
Hafta sonu aralarında Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Ali Arabacı, birliğin kent ve çevre komisyonu üyesi Bülent Tokuçoğlu ve Şehrazat Mercan’ın da bulunduğu 20 avukat bölgeye gitti.
Asfaltın sonundaki demir kapıya geldiler, fotoğraf çektiler.
Anında engelleme.
Birileri çıktı, “Buraya giremezsiniz” dedi.
Avukatlar “yasa” dedi, “hukuk” dedi, ancak deniz kenarına inemedi.
Bağırış, çağırış, hakaret! Araçlarına binip, geriye döndüler ki, yolları kesildi. “Haddinizi bilin” dendi.
Yaklaşık bir kilometre sonra da avukatların yolunu bu kez jandarma kesti.
Şikâyet vardı; “konut dokunulmazlığı’ ihlal edilmişti, karakola gidilecekti!
Avukatlar direndi, gitmedi; yasaya göre ifadelerin savcı tarafından alınması gerekti.
Yaklaşık 3 saat bekletildi avukatlar, sonra bırakıldılar...
Türkiye’de ileri demokrasi, üstelik hukuk devleti!
Öyle mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları