Araba fiyatları neden bu kadar yüksek?

04 Temmuz 2024 Perşembe

Serbest piyasa ekonomisinde ürün ve hizmet satışlarında fiyatı belirleyen temel faktör arz-talep ilişkisidir.

Bir ürünün fiyatı ederinden fazla ise satılmaz ya da çok az satılır ve kâr maksimizasyonu için fiyatı zamanla düşer. Çok düşük ise üretim ve hizmet hızı en yüksek seviyesine gelip kâr sabit kalmasındansa fiyat zamanla artırılıp yine kâr maksimizasyonu yapılmaya çabalanır.

Kısaca pazarda 1 lira kâr ile tüm ürünü 10 dakikada satmaktan ya da çok yüksek kâr ile sadece bir kısmını satmak yerine aslolan çalışmaya ayrılmış süre içinde tüm işi en yüksek kazançla yapmaktır.

Devlet yönetimi ise yapmakla görevli olduğu hizmetler neticesinde vergi toplarken serbest piyasayı bozmamalıdır. Ağırlıklı olarak malın kümülatif olarak çoğalması ve doğası gereği lüks olanın yüksek maliyetle pahalı olması ile vergi; malın fiyatı üzerinden artan oranlarla uygulanır.

Türkiye'de işveren sahip, işçi köle olarak konumlanıyor, devletse sahiplerin biraz daha köleyi besleyebilmesi için keyfini yerine getirebilmeye çalışıyor.

Bundan başka tek yapılansa vergileri artırıp sahiplerin yanında halka iki kırbaç daha atmak.

Fakat yönetimin tek yaptığı 'yüksek vergi uygulama' dahi doğru uygulanmıyor. Yurtdışından ithal edilen pick-up araçlara yüzde 4 Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) alınırken yine yurtdışında üretilen pek çok ticaridense yüzde 15 ve altında ÖTV alınıyor. Yurtiçinde de üretilen binek otomobillerdense yüzde 80 ÖTV alınıyor.

Bu uygulama neden yapılır diye sorulsa yurtiçindekiler özelinde ilk akla gelen ''Ülke ekonomisine zarar vermek'' değil de nedir? Bu durumu yalnızca cehaletle açıklamak mümkün mü?

İşte bu çarpık düzende devreye otomobil satıcıları giriyor.

Birbirlerine gelişen teknoloji ile ikame edebilen ticari ve binek modellerin arasındaki yüksek vergi farkları nedeni ile haklı olarak firmalar arz talep dengesini korumak amacı ile bu kez düşük ÖTV uygulanan modellerdeki kâr marjlarını yükseltiyor. Yani devletin ipin ucunu kaçırdığı vergilerin gölgesinde kalanların üzerine bir de bayiler biniyor ve fark kapanıp piyasa dengeleniyor.

Bu durum yalnızca ticari modellerde de işlemiyor. Elektrikli modellerde de aynı durum söz konusu.

Örneğin yüzde 40 ÖTV'ye tabi arkadan itişli 218 beygir gücündeki BMW i5 eDrive40 vergiler çıkarıldığında aynı tasarım paketine sahip (luxury line - m sport) 394 beygirlik 4 çeker i5 xDrive40'tan daha pahalıya satılıyor. Çünkü ÖTV ve KDV toplamı birinde 68'iken diğerinde yüzde 92. Sonuç luxury line ve m sport sırasıyla şöyle oluyor: i5 eDrive40 4 milyon 153 bin 800 TL - 4 milyon 339 bin 900TL; i5 xDrive40 ise 4 milyon 751 bin 900 TL - 4 milyon 950 bin 800 TL. 

Daha basit şekilde ifade etmek gerekirse bu iki aracın aynı tasarım paketine sahip modelleri vergisiz olarak aynı fiyata satılsa aradaki fiyat farkı daha yüksek oluyor. Markanın 394 beygirlik modeli zararına satmadığını düşünürsek demek oluyor ki düşük vergi alınandan yüksek kâr elde ediliyor.

Yanlış sistemle aşırı yükselen fiyatlar aşırı yükselmeyenleri de beraberinde sürüklüyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çarpılmayı başardık... 29 Haziran 2024

Günün Köşe Yazıları