Pınar Öğünç

Polislere özel park

01 Haziran 2015 Pazartesi

31 Mayıs’tan bir gün önce Gezi Parkı’nda çimenlere yayılmış insanlar vardı; banklarda sohbet edenler, bir de fotoğraf çekenler. Bu hep olur. Başka şehirlerden gelenler, Gezi’yi duyan turistler ve de Gezi’yi hatırlamak isteyenler başka türlü çekerler Gezi’nin fotoğrafını. Sadece bir park değildir, bir tür halk anıtı gibidir Gezi.

Yine bir gece önce, Galatasaray taraftarları Taksim’i hıncahınç doldurmuş, şampiyonluğu kutluyordu serbestçe. Ortalığı saran beyaz ama göz yakmayan meşale dumanı, nedense bazılarının boğazını eski bir hatırayla yakıyordu; her patlama sesiyle başka türlü irkiliyorlardı.

Gezi Parkı’nın ve ona çıkan yoların kapalı olduğu bir 31 Mayıs’a uyandı İstanbul. Etrafı saran yüzlerce sivil polisin “yerlilere” parkın kapalı olduğunu söylemesi kafiydi ama “yabancılarla” hakikaten ilginç diyaloglar yaşandı. Mesela bir çift “Ama içeride insanlar var” diye kapalı olduğuna ikna olmayınca, “Onların hepsi polis” cevabını aldılar İngilizce. Gerçekten içerde pikniğimsi hallerde yüzlerce polis vardı. Kadın şöyle dedi sonra: “Ne yani, polislere özel park mı var burada?”

Orta yaşlı bir erkeğin turist olduğuna inanılmamıştı. “Abi Bağcılar’da bir kahveden gelmiş gibisin. Valla mı turistsin, where are you from?” diyordu polis. Adam anlamaz bakıyordu.

Çimenlerden kalkmakta ve pasaportunu göstermemekte uzun müddet direnen sırt çantalı bir gençse zorlama bir nezaketle yerinden edildi. İtalyan bir fotoğrafçıymış. Sonradan yanına yanaşıp konuştuğumuzdan, polis o turisti Türk ve benim arkadaşım sanıyor. Genç ise muhtemelen sivil polis olduğumu düşünüyor.

Her yerdeyiz mesajı

Gezi’nin ikinci yılı için kullanılan bir slogan var: “Her yerdeyiz.” Bu aslında Gezi’nin heterojen bileşenlerinin tamamının uzlaşabileceği, başından beri bir araya gelme, yayılma ve örgütlenme biçimlerine denk düşen bir slogan. Gezi’nin taleplerini, yerelin söz hakkı arzusunu ve yataylık iddiasını sürdürülebilir kılan bir tavır

Çok da kalabalık sayılmayacak bir grubun Taksim’de toplandıktan sonra inatla kapalı tutulan Gezi’ye girmek için diretmemesinin nedeni, öğleden sonra Beşiktaş Abbasağa, Göztepe Özgürlük Parkı gibi Türkiye’nin birçok parkında ve meydanında buluşmayı tercih etmesiydi. “Sık bakalım”lı sloganlarla Gezi hatırlandı ama sonra herkesin gideceği bir adresi vardı.

Abbasağa Parkı konser, etkinlik programıyla, katılım çeşitliliğiyle hakikaten Gezi günlerini anımsatıyordu. Kurulan standların arasında belki o dönem bulunmayan “Oy ve Ötesi” vardı sadece. Sandıkta görev almak için isimlerini yazdıranlar çıkıyordu.

Abbasağa Parkı'nda bazı yerlere spreylenmiş iki yıl önce olmayan yeni bir slogan daha vardı: "Seni başkan yaptırmayacağız". Sanki Gezi bu yıl "Size biber gazı sıktırmayacağız" kararı almış gibiydi. Sıkan her durumda sıkıyor da, başka türlü bir inat... "Her yerdeyiz", büyük bir iddia. Devlet, hükümet ve güçleri gözünden bakınca daha da irkiltici olmalı. Yoksa halkın vergisiyle beş kat fazla biber gazı alıp herkesi bir meydandan dağıtmak kolay. Bundan sonra "Gezi'nin" ne olacağıysa, ne kadar "her yerde" olabileceğine bağlı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir tava bir kepçe 19 Nisan 2017

Günün Köşe Yazıları