Ataol Behramoğlu
Ataol Behramoğlu ataolbehramoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Cezaevi mektuplarına gecikmiş yanıtlarım ve özürlerim

20 Kasım 2024 Çarşamba

Cezaevlerinden gelen mektuplara köşe yazılarımla verdiğim yanıtlarda geciktiğim oluyor.

Başlıca neden gazete adresine gelen mektuplara ulaşmada gecikmelerdir.

Tabii başkaca nedenler, araya yaz aylarının girmesi, ihmaller de var.

Şimdi önümde duran birkaç mektuba bakarken içimden, “Bu arada inşallah çıkmışlardır” dileği geçiyor.

Nitekim 06.03.2024 tarihli mektubun yazarı, Grup Yorum gitaristi Rezzan Şengül, kuyu tipi zindanda uzun süren ölüm orucu sonrasında artık özgür.

Onunla ve kardeşinin özgür kalması için uzun süre savaşım veren sevgili ablası Zozan Birgül Aydemir’le bu yaz, Rezzan’ın özgürlüğe kavuşması sonrasında, sevinçli bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik. İlk fırsatta da elbette görüşeceğiz.

Buna karşılık bana geçen yıl şubat ayında Silivri’den yazan, eski Hava Harp Okulu öğrencisi, mektubu yazdığı sırada 28 yaşında olan Burak Okka’nın hâlâ hapiste ve aklımda yanlış kalmadıysa Burdur’a (ya da bir başka yere) gönderildiğini annesi Fatma Okka’dan öğrendim.

Burak çok ilginç bir delikanlı ve şair. Mektubunda benim “Bir Gün Mutlaka” şiirime bir “nazire”si de var ve hiç fena değil. Benim “Bu gün seviştim...” diye başlayan şiirime yapılan nazire, şu acıtıcı iki dizeyle başlıyor:

“Bu gün sevişmedim kimseyle/ Ellerim şahit” derken şu daha da karamsar dizeler: “Saçlarım uzuyor, uzasınlar/ Asılırız belki bu bahara/ Yakışıklı görünmeliyim urganda sallanırken.”

Yaşamlarının baharında bu çocuklara yaşamı zindan eden adaletsizliğe lanet olsun!

Çiçeği burnunda Hava Harp Okulu öğrencisinin kime ne kötülüğü olabilirdi! 

Kuşkum yok ki çok az sayıda kurunun yanında (ki onların insanlık haklarını savunmak da bize düşer) çok sayıda yaşın yanmasına hükmeden adaletsizlik yerin dibine batsın!

Sevgili Burak, “nazire”nde “Bir gün mutlaka yeneceğiz”i, “Bir gün mutlaka öleceğiz” yapmanı anlıyorum kuşkusuz ve şairce cesaretini alkışlıyorum da! 

Fakat yine de karamsar olma derim. Zaten bu kara mizah ustalığın ve şair yeteneğinle karamsar olamazsın! 

Bir gün mutlaka özgür günlerde ve omuz omuza olacağız.

Senden yeni şiirlerini dinleyeceğim günlerin uzak olmadığına inanıyorum.

HHH

Aydın Üniversitesi’nden meslektaş olduğumuz Yardımcı Doçent Dr. Muhammed Nacar’ın 20.7.2022’de Diyarbakır 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’ndan gönderdiği mektubu da ne yazık ki yanıtsız kalmış olanlardan.

Sakin, değerli kişiliğiyle tanıdığım genç bir bilim insanının, üstelik yüksek güvenlikli bir cezaevinde olmasının bence hiçbir açıklaması olamaz.

Muhammed Nacar’a değerli mektubunda, üniversitedeki ortak çalışma yıllarımıza ilişkin olarak beni onurlardıran güzel sözleri için teşekkür ediyor, yanıt vermede geciktiğim için özürlerimle birlikte, aradan geçen sürede artık ailesine, çoluk çocuğuna ve bilimsel çalışmalarına kavuşmuş olmasını diliyorum. 

***

Ankara Sincan “2 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu”ndan yazan Nedim Öztürk kısa ve özlü mektubunda, zaten zindandaki insanı köleleştirmek, teslim almak için yapılanları protesto etmek için 24 Nisan 2023’ten itibaren süresiz açlık grevi eylemine başladığını bildiriyor. “Abim” hitabındaki içten seslenişi çok duygulandıran Nedim Öztürk’ten, çığlığını bunca geç duyurduğum için beni bağışlamasını, içeriden ya da dilerim dışarıdan haberlerini bekliyorum.

***

Van’daki yüksek güvenlikli (!) cezaevinden yazan, adını doğru okuduysam Rabbena Hanedar, benim üniversitede sözleşmemin uzatılmamasından ötürü duyduğu üzüntüyü belirtirken o sırada bana destek olan sevgili dostum, kardeşim Müjdat Gezen’e sevgilerini, övgülerini gönderiyor.

Sen Van’da, yüksek güvenlikli duvarların arkasına gömülü, yüreğin burada bizlerle çarpsın!

İnfaz kurumcularının ve efendilerinin sonsuzca uzak ve yabancı oldukları bir yürek ve vicdan! 

Hanedar’a da yanıtta geciktiğim için özürlerim ve bütün bu baskı altındaki yaşamların sözcüsü ve şairi olmanın onuruyla.

***

Bu arada 12 Kasım Salı Silivri Cezaevi’nde ziyaret ettiğimiz Prof. Dr. Ahmet Özer, elden gönderdiği mektubunda ziyaretçi-sanatçı arkadaşları tek tek sevgiyle, teşekkürle kucaklıyor. Dileğimiz, beklentimiz, ilk duruşmada adaletsizliğin sona ermesidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları