Pınar Öğünç

Hologram suretiyle hükümete darbe

11 Nisan 2015 Cumartesi

İspanya’dan gelen bir eylem haberi, dün dünyanın dört bir tarafında derdine derman olunduğunu düşünen milyonlar tarafından ayrı bir sevinçle karşılandı. Kendilerine “Özgürlük İçin Hologram” adını veren bir grup, İspanya’da bir süre önce görüşülen Güvenlik Yasası’nı protesto için, tam da yasakların ruhuna uygun bir eylem biçimi bulmuştu. Kamusal alanlarda gösteri yürüyüş hakkına kısıtlamalar getiren yasaya itirazı bulunanlar “O zaman biz de hologram olarak geliriz” diyordu.

Bir süre önce aynı isimle açılan sitelerinde muhtelif biçimde katılım çağrısı mevcuttu. İnsan hak ve özgürlüklerini kısıtlayan bu yasaya dair mesajı olanlar yazılı yollayabiliyor ya da ses kaydı iletebiliyordu. Dileyen kendi “eylem” görüntüsünü hologramlaştırılmak üzere kaydedip yollayabilirdi. Bazıları ise çığlık ya da slogan atan ses kayıtlarıyla bu eylemin parçası oldu. Tam da yasaklanan yere, parlamentoya göstericilerin hologram görüntüleri yansıdı.

Hükümetlerin bireysel özgürlüklerden çalan güvenlikçi politikaları, emniyet güçlerinin kullandıkları teçhizattan topyekûn zihniyete militerleşmesi ve aynı esnada bunlara muhalefet olanaklarının kısıtlanması, dünya halklarının büyük bir kısmının derdi. Bu eylem sevinç yarattı, çünkü zamanın olanaklarını iktidarlara terk etmeyen bir yaratıcılıkla, suç ve cezayı, özgürlükleri felsefi manada tartışabileceğiniz bir mecraya davet ediyorlardı herkesi.

Tarihteki ilk hologram eylemin iktidarların paçasını nasıl tutuşturduğunu, buna hazırlıksız yakalanmaktan doğan öfkeyle derhal önlemler almaya çalışacaklarını tahmin etmek zor değil. Hologram gibi bir görsel yanılsamadan suç unsuru yaratma gayretlerini merakla izleyeceğiz.

Taze iç güvenlik paketi nihayetlenmeden hükümetin de hologram eylemlere karşı torbaya atacağı bir önlem olabilir mi? En azından gönüllerinde bunun olduğundan eminiz. Fakat buradan suç unsuru yaratırken işlerin biraz karışması mümkün. Çünkü malûm Türkiye’de hologram teknolojisini ilk kullanan da AK Parti olmuştu. Son yerel seçim öncesi o dönem başbakan olan Tayyip Erdoğan, devasa hologram görüntüsüyle bir toplantıya katılmıştı. Bir kez görenin unutması mümkün değildir zaten. İzmir Büyükşehir Belediyesi adayı Binali Yıldırım’ın mitingine hologram olarak katılmak, bu “devrimi” biraz boşa harcamak sayılabilir. Dünyada, misal Hindistan’da, siyasi maksatlı hologram kullanan oldu, bu bir ilk değildi. Ama neticede “yeni Türkiye” için mühimdi, böyle geçti gitti. Dev bir Erdoğan hologramının “en kalbi duygularla” bizi selamlamasının ardındaki felsefi tartışmayla yetindik. O salonda bizzat bulunanların şuuraltlarına tesirini ise bilemeyiz.

Emniyet güçlerine her fırsatta, tıpkı bir hologram gibi “Arkanızda ben varım” mesajını veren Erdoğan ve hükümet, “hologram suretiyle milli iradeye darbe” suçu icat etmekte de zorlanmayacaktır. Hukukun iktidarların elinde vatandaş alehine eğilip bükülmesinin tarihi, hukukun tarihiyle denktir. Diğer yandan çağ, kendi hukuk problemlerini önümüze atıyor işte tam böyle. Biz Melih Gökçek’in robot heykeliyle uğraşırken, dünyanın başka bir yerinde bir robotun işlediği suç hangi mahkemede yargılanır tartışması yapılıyor mesela. Robot askerler üzerinden militarizmi konuşuyor. Bunlar bugünün meselesi. Şu kesin, iktidarlara muhalefetin tarihi de iktidarların tarihine denk.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir tava bir kepçe 19 Nisan 2017

Günün Köşe Yazıları