Perihan Ergun

Şeriata Dönme Çabaları mı?

14 Kasım 2013 Perşembe

AKP iktidarı, siyasette en önemli malzemesi olan türban, laiklik karşıtlığına rağmen serbestleştirilip kamudan sonra TBMM’ye de girince mağduriyeti kullanma konusu elinden alındı ve yeni bir konu bulma gereğini duydu. Öyle ki usta karikatüristimiz Musa Kart’ın gazetemizdeki 2 Kasım günlü yapıtında R. T. Erdoğan’ın “Gitti gittiii! Dağ gibi istismar konusu gitti” çığlığı bunun en güzel tanımıydı. İşte bu nedenle yeni ve çarpıcı bir konu gereksinimiyle üniversiteli öğrencilerimizin yaşamına karışmayı, “Kimsenin yaşam tarzına müdahale etmediğini” söyleyegelen Başbakan, devlet yurtlarının yetersizliği ve yükselen kiralar nedeniyle birkaç arkadaşın birlikteliğiyle kiraladıkları mekânlarda barınan, özellikle kız çocuklarımızın yaşamlarına hem de onları karalayarak müdahaleyi iş edindi. “Kız ve erkekler aynı evde kalıyor” diye örneklediği Denizli’de, medyadan öğrendiğimize göre 50 bin üniversite öğrencisi bulunuyor ve devlet yurtlarının yetersizliği nedeniyle 50 öğrenciye bir yatak düşüyormuş. Bu durumda tek başlarına kira ödeyemeyeceklerinden gruplaşarak ev tutabiliyorlar. Bu koşullarda devletin başı olduğunu sık sık dile getiren Sayın Başbakan’ın öncelikle çözmesi gereken sorun, devlet yurtlarını çoğaltarak öğrencilerin barınmalarını sağlamak değil midir?
Ayrıca; pedagojik ve psikolojik yönleriyle toplumda kız ve erkek arkadaşlığının kınanacak hiçbir yanı yoktur. Müsaadenizle; kendimi örnekleyerek bunu kanıtlayabilirim. İnönü Kız Lisesi’nin 1. sınıfındayken beden eğitimi öğretmenimizin spora yatkın bir grup öğrenciyle birlikte, ailemin de izniyle götürüp kaydettirdiği, İstanbul YİK-Yüzme İhtisas Kulubü’nde yaşıtımız olan erkek arkadaşlarla antrenmanlarda birlikte çalışırdık. Bizler için cinsiyet farkı hiçbir zaman söz konusu olmazdı. Aksine bu arkadaşlık beraberliğinin yasaklandığı baskı altındaki kız arkadaşlarımızda, tepkinin getirdiği ruh haliyle kınanası davranışlar oluşurdu.
Üniversitedeyken de bu rahatlığı erkek arkadaşlarımdan gördüğüm kendilerinden saymalarının güvenilirliğiyle dertlerini paylaşmalarının dostluklarını yaşadım. Bunları yazmamın nedeni devletin başının sosyolojik açıdan, bilimsel yollarla çağdaşlığa yönelip laikliği benimsemesini arzulamamdır.

***

Bizlere bu çağdaş yaşantıyı getiren ulu önderimiz M. K. Atatürk’ü 2013’ün 10 Kasım’ında Hakk’a yürüyüşünün 75’inci yıldönümünde ulusça borçlulukla andık. Bu yılki anma geçmiştekilerden birçok yönleriyle çok daha farklıydı. 7’sinden 70’ine tüm ulusu kapsadı. Öyle ki; 1 milyon 89 bin 615 kişi Anıtkabir’e koşarak, ona özlemle, borçluluklarını son nefesini verdiği saat olan 09’u 5 geçe saygı duruşlarıyla kanıtladılar.

***

Her yıl olduğu gibi bu yıl da varlığımızı borçlu olduğumuz önderimiz Atatürk’ü yitirdiğimiz günkü kadar acılarla cennette olduğuna inanarak anılarını yaşayarak andım.
Kendisini yitirdiğimiz 1938 yılında ilkokul 4. sınıftaydım. Öğretmenimiz Nuriye Çakoloz koyu bir M. Kemalci ve Cumhuriyet tutkunuydu. Kasımın başlarında, o zamanlar az bulunan kendisinin seyyar radyosunu yanında getirir dersi Atamızın sağlık haberleri eşliğinde yaşamını, kurtuluş ve kuruluştaki canını feda edercesine özverili çalışmalarını, heyecanlarını dersleştirerek bizlere de yansıtırdı. Bunu yaparken elinde olmaksızın sık sık gözyaşlarını da tutamazdı. Bizlere de O’nunla, Kurtuluş Savaşı’yla ilgili şiirleri okuturdu.
10 Kasım’da kaybından sonra Dolmabahçe Sarayı’nda halkının saygı geçişine sunulan katafalkını ziyareti, ailemle gidişimden önce öğretmenimizle yapmıştık. Hiç unutamadığım bir izlenim de ziyaretçilerin tüm sessizlikleriyle girdikleri salondan çıkarlarken hıçkırıklarıyla seller gibi akıttıkları gözyaşlarıydı. O çocukluğumda yaşadığım günleri öğretmenliğim süresince de öğrencilerimle birlikte aralıksız canlandırmayı hep görev bildim. Gözlemlerime dayanarak övünçle belirtmeliyim ki Atatürk’e ve ilkelerine ters düşen öğrencim hiç olmadı. Ne yaparlarsa yapsınlar bu ulusun içinden ve beyninden O’nu ve ilkelerini çıkaramazlar. Zaten Cumhuriyeti emanet ettiği gençliği hazirandan beri bunu kanıtlamakta...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Torbadan Öcü Çıktı 18 Eylül 2014

Günün Köşe Yazıları