Olaylar Ve Görüşler

Etik, tıp ahlakı ve hekimlik - Op. Dr. Murat Molu

28 Kasım 2024 Perşembe

“İşimde veya özel hayatımda insanlarla ilgili gördüğüm veya öğrendiğim gizli bilgileri kimseye açmayacağım ve sır olarak saklayacağım.” - Hipokrat

Hekimlik mesleği; tıp bilimi, hekimlik sanatı ve ahlaki normların bir sentezidir. Ahlaki normlar ile düşünme ve davranış pratiği, ahlak felsefesi olan etiği oluşturur. 

Milattan önce Mısır’a kadar giden tıp etik kavramı, antikçağda Hipokrat ile “mutlulukçu etik” olarak, 11. yüzyılda İslam dünyasında İbni Sina ile yol alırken Aydınlanma çağında ise Kant ile kapsamlı etik, metafizik, epistemolojik ve estetik çalışmalarla “evrensel yasalar” yani “deontolojik etik” kabul görmüştür. 20. yüzyılda Max Scheler ve Nicolai Hartman ile değerler etiğine ulaştığı gözlenir ve günümüzde ise “metaetik” kavramı ile eylemlerle ilgili yargılar önermelerle analiz edilmekte ve temellendirilmeye çalışılmaktadır. 

Felsefi disiplinin alanına giren etik konusu nedeniyle, tıp etiği de felsefenin bir kolu olarak kabul edilebilir. Etik tarihçesinin ışığında, hekimlik sanatının insana yakışır bir biçimde yapılabilmesi için hekimlere yol gösteren kurallar; önce zarar vermemek, sonra yararlı olmak, hastanın istemesi ve sağlığına kavuşturulması ise en yüksek buyruktur. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre önemli olan yalnızca daha uzun süre nasıl yaşayabileceğimiz değil, başkalarına daha az bağımlı kalarak daha sağlıklı bir yaşamı nasıl sürdürebileceğimizi öğrenmektir. Diğer taraftan, etik bir yaşam yaşamaya kararlıysak etik değerler bilgisine gereksinimimiz vardır.

TEKNOLOJİK GELİŞMELERİN ETKİSİ

Sosyal ve kültürel yaşam alanlarında ahlak anlayışımız çerçevesinde, kişisel yaşamımızda ve kamuda karşılaştığımız etik problemlerini ele alırken, insan onurunu koruyarak eylemde bulunmak en çıkar yoldur. Hekim karar verirken hastanın lehine olan tercihleri seçmelidir. Ahlaklı bir insan, gerçekleri nasıl ahlaklı olmayan bir insandan farklı görüp öyle davranacaksa etik bakan vicdan sahibi bir hekim veya sağlık çalışanı da aynı şekilde hareket edecektir. Pratik uygulamalarda tıp etiği, hekim-hasta ilişkisi, hasta hakları ve hasta özerkliğine saygı, yasalara saygı, özel yaşam ve gizlilik, ötanazi, kürtaj, organ nakli, gibi konulara katkı sağlar.

Diğer yanda teknolojik gelişmeler, gen mühendisliği, tüp bebek, klonlama gibi günümüzde yapay zekânın, güçlü bilgisayarların devreye girmesi ile büyük veri dizileri onam, gizlilik ve mülkiyet konularındaki güçlükleri, hem bilimin hem de felsefenin ortak farklılaşmış bakış açısı olan biyoetiğin akıl yürütmesi ile çözmeye çalışmaktadır.

Günümüzde, gerek teknolojik gelişmelerden, gerekse kültürlerarası işbirliği ve çatışmalardan doğan zorluklar geçerliliğini korumaktadır. Birbirinden çok farklı dini, toplumsal değerleri ve adetleri olan kültürler, karşılıklı fayda sağladıkları alanlarda işbirliği yapmaya çabaladıkça, büyük ihtimalle tüm ülkelerde etikle alakalı önemli değişimler meydana gelecektir. Tıbbın her üç alanında; temel sağlık hizmetleri, koruyucu ve tedavi edici hekimlik uygulamalarında teknik, pragmatik ve ahlaksal bakış açılarının ortak paydada buluştukları noktada hastaya daha doğru tedaviler uygulanacaktır. 

‘HASTA’ ARTIK ‘MÜŞTERİ’

Ne var ki ülkemizde sağlık hizmetleri tamamen serbest pazar, piyasa düzeninde koşulsuz olarak küresel düzeyde teşvik edilerek rehin alınmış ve SGK sağlık ödemelerini yapamaz hale getirilmiştir. Hastanının müşteri olarak görülmesi, sayısı artan tekelleşmiş özel sağlık zincirleri, yalnızca nicelik bakımından değerlendirilen devasa şehir hastaneleri, koruyucu sağlık hizmetlerinde ve birinci basamakta aile hekimlerinin yaşadığı haksız uygulamalar, sağlıkta yaşanan şiddet, onurları kırılan, meslek aşkını yitirilen hekimleri ve sağlık çalışanlarını mutsuz, özverisiz çalışmanın eşiğine hatta uçurumuna sürüklemektedir. 

Yetiştirdiğimiz hekimlerin yurtdışına gitmeleri, sığınmacılara sağlanan ücretsiz sağlık hizmetleri, merdiven altı sağlık kabinleri, yakınlarda gün yüzüne çıkan ve tedavi için yatırılan yenidoğan çocukların yoğun bakımlarda gördüğü insanlık dışı uygulamalar, sağlıkta dönüşümün getirdiği çöküntünün en üstte görünen, tıbbi etik dışılığın ve kurumsal ahlaksızlığın yanı sıra, büyük bir yolsuzluğun yalnızca bir yüzüdür. 

Sonuçta, günümüzde sağlıkta yaşadığımız sorunların, tıp etiği ve ahlaksal boyut açısından diğer meslekler ve kurumlardan bağımsız olması düşünülemez. Unutmayalım ki ülkemizde tüm kurumları ve insanları ile değer yargılarında yaşadığımız yozlaşma ve ahlaki çöküş için gerekli önlemler bugünlerde alınmaz ise gelecek için fiziksel ve ruhsal sağlığı yerinde ahlaklı nesiller yetiştirmek hayalden öte gidemez. 

Ayrıca küresel boyutta düşünecek olursak Hans Küng’in dediği gibi, “Küresel bir etik, bağlayıcı değerler vazgeçilmez ölçütler ve kişisel tutumlar üzerine temel bir konsensüs anlamına geliyor, bunlar olmaksızın bir topluluk er geç anarşi ya da yeni bir diktatörlüğün tehdidi altında kalır”.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları