Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Vekâlet savaşı mı?
Ortadoğu kargaşası, bataklığı hakkında yorum, değerlendirme yapabilmek için en azından aşağıdaki olguları, gelişmeleri göz önünde bulundurmak gerekiyor. Gelişmeler, “Niçin İdlib’deyiz” sorusunun yanıtına da ışık tutabilir.
- Kuzey Afrika ülkelerini de kapsayacak şekilde geniş Ortadoğu, üç kıtanın birleştiği jeopolitik açıdan önemli, enerji kaynaklarının büyük bölümüne sahip beş yüz milyona yakın nüfusu ile kârlı pazar oluşturan coğrafi bir bölge olup, emperyal güçlerin hegemonya kurmak için sürekli çatıştıkları bir alandır.
- I. Dünya Savaşı sonlarına doğru İngiltere, Fransa, Rusya Osmanlı topraklarının paylaşımı amaçlı üçlü anlaşma yapmış; Büyük Britanya’yı Mark Sykes, Fransa’yı Georges Picot temsil ettiğinden, anlaşma Sykes -Picot olarak anılmıştır. Anlaşmada Anadolu’nun paylaşımı da yer almış; Rusya’da devrim sonrası gizli tutulan anlaşma açıklanmış, nihai bölüşümde Rusya’ya pay verilmemiştir... Bölgenin Batı Akdeniz kıyıları Fransız; petrol yatakları ağırlıklı bölümü de İngiliz nüfuz bölgesi olarak ayrılmıştır. I. ve II. dünya savaşları sonraları bölgede “böl -yönet” kuralı uyarınca çok sayıda sözde bağımsız, gerçekte yayılmacı güçlerin güdümünde Arap devletleri kurulmuştur. Bu devletlerin yöneticileri yayılmacı (emperyal) güçlerle birlikte hareket etmekle beraber Filistin, Kudüs sorunlarında halklarının tepkisinden çekindiklerinden takıyye yaparak, emperyal güçlere karşıtmış görüntüsü vermektedirler. Nitekim Natenyahu da Trump Planı konusunda Arap ülkeleri ile kolayca anlaşabileceklerini öngörmektedir.
- İran, Ortadoğu da önemli bir figür olarak, etkisi Irak, Suriye üzerinden Lübnan’a değin uzanmakta, Hizbullah örgütü ile de İsrail için tehdit oluşturmaktadır. ABD’nin Ortadoğu’ya yerleşmesini varlığı için tehlikeli gördüğünden, Rusya ile iyi ilişkiler kurmakta, Şanghay İşbirliği Örgütü’nde gözlemci ülke statüsünde bulunmakta, Suriye de Esad rejimini desteklemektedir.
- ABD’nin BOP (GOP) planınd, bölgenin örnek siyasal düzeni ılımlı İslam olarak belirlenmiş, uygulamada Türkiye pilot ülke olarak seçilmiş, askeri darbelerin açtığı yoldan MHP kılavuzluğunda AKP iktidara getirilmiş, Sayın Erdoğan projenin eşbaşkanı olarak onurlandırılmış, kendisinden Suriye sorununun çözümü beklenmiştir. Bu bağlamda sıralı olarak üç planın uygulandığı gözlenmektedir.
- Beşşar Esad’ın ikna yoluyla iktidarı bırakmasını sağlamak.
Sayın Erdoğan’ın misyonu Beşşar Esad’ı ikna ederek iktidarı bırakmasını sağlamak, “demokratik seçim” sonucu ABD güdümünde hükümet kurulmasına katkıda bulunmak olarak belirlenmiştir. Bu amaca yönelik olarak Erdoğan ve Esad aileleri arasında yakın ilişkiler kurulmuş, vizeler kaldırılmış, ziyaretler, ortak kabine toplantıları yapılmıştır. Esad’ın direnmesi sonucu planın başarısızlığı, Sayın Erdoğan’nın prestij kaybına yol açmış; soruna duygusal bir boyut da eklenmiştir.
- Suriye de iç kargaşa çıkarılarak Esad’ı uzaklaştırma planı.
İkna planının başarısızlığı üzerine, Suriye’deki terörist, tedhişçi, cihatçı rejim muhalifleri, Batı TV’lerince “rebel” asi olarak nitelendirilen gruplara lojistik destek sağlanarak, iç kalkışma yoluyla Esad’ı ekarte etmek planlanmıştır. Önceleri başarılı gözüken plan, Rusya ve İran’ın olaya müdahil olmaları sonucu akim kalmış, silahlı gruplar İdlib’e sığınmak zorunda kalmıştır.
- TSK’nin vekâlet savaşlarında devreye sokulması planı.
Stratejik öneme sahip İdlib’in rejim güçlerinin denetimine geçmesiyle Suriye’nin toprak bütünlüğü büyük ölçüde sağlanmış olacağından, ABD de kendi adına vekâlet savaşına girmiş olan silahlı grupları terk etmiş durumuna düşeceğinden, BOP’u gerçekleştirme olanağı sonlanacaktır. Bu olasılığa karşı TSK’ye İdlib’i yayılmacı güçler yararına koruma görevi verilmeye çalışılmaktadır. ABD, bir yandan “İdlib şehidimiz, Türkiye’ye destek olanakları arıyoruz, dost müttefik Türkiye, NATO Türkiye’nin arkasındadır” sözleri ile sırtımızı sıvazlamakta; öte yandan tehditlerle ödün koparmaya çalışmaktadır. Ülkemizde milliyetçi olarak yaftalanan Amerikofiller de hamasi nutuklar atarak TSK’yi vekâlet savaşına girme konusunda tahrik etmektedir.
İç ve dış çevrelerin iğvasına, ayartısına kapılıp deke, oyuna düşmemek, tüm yayılmacı güçlere uzak durmak, tarafsız ve bağımsızlığımızı korumak, akılcı strateji olarak görülmektedir.
Ortadoğu da yayılmacı güçler arasında çatışma, rekabet sürecek, ABD, Rusya ve AB Ortadoğu’dan ellerini çekmeyecek, olanak bulduklarında vekâlet savaşlarını tetikleyeceklerdir. Kurucu olunmayan bir oyunda paylaşım sürecinde sahada ve masada bulunmaya hevesli olmamak gerekir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Mahruki yine yandı
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı