Öztin Akgüç

Şayan-ı itimat zevat

09 Kasım 2022 Çarşamba

Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele’yi başlatırken “Amasya Tamimi” olarak bilinen kolordu kumandanlıklarına adresli yazısında “Milletin esaretten kurtulması, hâkim ve müstakil olarak topraklarımızda yaşayabilmesi ancak azimkâr ve namuslu ellerin milleti kısa ve doğru yoldan müdafai hukuk ve istiklâle şevkiyle kabil olacaktır. Mülkiye memurlarının şayan-ı itimat zevatı ile el ele vererek istiklâlimizin müdafaası emrinde gereken teşkilatı zaruri addediyorum. Bu husus, ihtisas dolayısıyla biz askerlerin uhde-i vatanperverliğine terettüp etmektedir.”

Mustafa Kemal Paşa Milli Mücadele’yi başlatırken yoldaşlarında namus, dürüstlük güvenilir olma (şayan-ı itimat), vatanseverlik nitelikleri aramıştır. Bu nitelikler, günümüzde de başarılı olmak, badireleri, tehlikeleri atlatmak için aranmaktadır.

Günümüz genel davranışıyla tezat oluşturan üç yaşanmış olayı, bu bağlamda aktarayım.

Olay, Mülkiye’de (SBF) üçüncü sınıf öğrencisiyken (1953-4) Prof. Dr. Bedri Gürsoy’un maliye dersinde yaşanmıştır. Hocamız derse ilgiyi artırmak, hazırlıklı gelinmesini sağlamak amacıyla sözlü bilgi yoklaması, “quiz” yapardı. Hoca yine derste rastgele bilgi yoklaması yaparken numarasını okuduğu arkadaş sınıfta olduğu halde “Yok” yanıtı verdi. Arkadaş hocamızın dikkatini çekmiş olacak ki numarasını sordu. Aldığı yanıt üzerine arkadaşa biraz da ağır dilde ahlak, onur üzerine eleştirirken Harabe Turgut sıradan fırladı. “Arkadaşımı bu dille aşağılayamazsınız, ben artık bu sınıfta kalamam” diyerek kapıya yöneldi. Üstü eğreti camlı kapıyı o denli şiddetli çarptı ki çat ve ardından şangırtı işitildi.

O yıllarda Mülkiye’ye sayılı öğrenci alınır, hemen hemen herkes tanışır, kişiye özelliğine göre lakap takılır, lakabı ile tanınır, anılırdı. Turgut “harabe” lakaplı idi. Hoca, derse devam etti, arkadaşları disipline vermedi, sınavlarda da sorun yapmadı, arkadaşlar geçer notlar aldı. Beni Mülkiye’de etkileyen olay olarak Turgut’u ve hocamızı saygı ile anarım.

Yılını tam anımsamıyorum. Sosyal Bilimler Enstitüsü’ndeki derse yetişmek için İstanbul Üniversitesi’nin merkez binası önündeki mermer merdivenleri tırmanıyordum ki ağlama sesi işittim. Bir çocuk ağlıyordu. Midye dolmaları merdivene saçılmış, tepsisi bir yana savrulmuştu. Çocuk tüm sermayesini, günlük gelirini yitirmenin üzüntüsüyle ağlıyordu. Para vermeye kalkıştım, şiddetle başını geri çekti. Midye dolmalarını satın almaya çalıştım. Çocuk eliyle “Git başımdan” diyerek beni kovaladı. Midye dolmalarını alamadım, çocuğun gururunu da kırdım. Onurlu davranış denilince hep o çocuğun vücut diliyle sert tepkisini anımsarım.

Birkaç yıl önce ağustos ayında eşimle öğle sonrası araba ile İzmir’e girerken sağ ön tekerlek patladı, bir süre yol aldıktan sonra, arabayı Alsancak-Karşıyaka ayrımındaki köprünün sağına çektik. Reflektörleri yerleştirerek iki yaşlı kişi yardım beklemeye başladık. Yardım gelmediği gibi, reflektörler de ezildi. Ümidi kesmiştik ki hafif ticari araç, biraz ilerimizde park etti. Mavi gömlek giymiş 30-35 yaşlarında tahmin ettiğim sürücü yardıma geldi, tekerleği değiştirdi, uyumu sağladı. Ter içinde de kaldı. Teşekkür ederek para vermeye yeltendim. Fizik olarak beni iteledi. Gecikmişti, hızla aracına yönelip tam çalıştırırken ancak açık pencereden para atabildim.

Dürüst, onurlu, güvenilir zevat önemli. Bağımsızlık savaşı onların mücadelesiyle kazanıldı. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında ancak şayan-ı itimat kişilerle başarılı olabileceğiz. Tarih nankörlük ve yalakalık yapmaz. İlk yüzyıldan tarihte Mustafa Kemal Paşa (Atatürk), İsmet Paşa (İnönü) kalır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları